Tamamen dolu tribünler, HD kalitesinde yayın, geçtiğimiz sezonun şampiyonu ve en az onun kadar gol atmayı arzulayan rakibinin maçı. Skordan da anlaşılıyor zaten bu durum; 4-2. Ancak birşey eksikti bu mücadelede.
TRT Ankara Korosundan olduğunu tahmin ettiğim spiker aslında gayet iyi niyetli ve Misimovic'in Sırp olduğunu iddia etmesine rağmen belli ki günler önceden bu maçı anlatacağını haber almış, dersine çalışmıştı. Gereksiz bilgilerden uzak duruyor, oyuncu isimlerini düzgün telaffuz ediyordu. Ancak sesi maç heyecanından o kadar uzak, sanki önünde bir orkestra şefi varmışçasına pes seslerde ve do majörde dolaşıyordu ki, maçı izlediğim sırada biri bana İstanbul-NewYork arası uçak seferini tamamladığımı söylese hiç sorgulamazdım.
Kanal ( TRT 3 ) aynı zamanda ekranda gereksiz detay olmasın diye üstün bir mücadele ortaya koyan, Bundesliga logosunu dış hatları ile dekupe edip opacity değerini %20'lere çektiğini tahmin ettiğim yayıncı kuruluşun bu gayretini de baltalayarak bizlere iletti. Sol üst köşedeki kanal logosunun kalkmasını beklemek hayalperestlikten öteye geçmez tabii ki ancak sağ üstteki görsellikten uzak, artık yerel kanalların bile kullanmaktan utandığı skor/süre barı ile HD kaliteye adeta ihanet edildi.
Oysa bugün Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligindeki rakibinin bir iki zayıf noktasını ve henüz 22 yaşındaki Djakpa'nın TSL takımları için ne kadar verimli ve ileride geri dönüşü olabilecek iyi bir transfer olabileceğini irdelemek isterdim. Hanke'siz Hannover96'da Mehmet Yıldız'sız Sivas Spor'a benziyormuş, bunu da görmüş olduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder