28 Eylül 2012 Cuma

Fenerbahçe-Karşıyaka A2 Maçının Ardından

Sol açıktan akın akın geliyordu. İlk yarıda rakip defansı bayıltarak boş kaleye yuvarladığı  top onu kesmemişti. Boleslavlı savunmacılar çaresizdi...Zira karşılarında aklı ayakları ve bedeninden daha hızlı bir adam vardı. Şöyle bir baktı... Defans oyuncusunun arkasındaki kalecinin yerini kesiyordu... Ölçüyor derken defans oyuncusunu geçmeye dahi girişmeden kalecinin soluna yuvarladı topu. Direk dibine. Maç 4-0 olmuştu. Ama sahada skordan daha güzel birşey vardı parçalılar için. '' Ben buradayım. '' diyordu. Tam o an Ribery'i yok pahasına kaybetmenin hüznü Arda'nın ayaklarında kayboluyordu parçalı severler için. Bir yandan rakip savunmacıları bağlıyordu birbirine... Bir yandan da sınırı olmadığını gösteriyordu. Bordeaux maçında rakibine attığı kafada da bir yıldızlık vardı; basın karşısındaki gevşek tutumlarında da... O oradaydı. Ve adım adım büyüyordu...

Kimi futbolcular vardır. Belki çok fazla skor üretmezler ve sahada gözükmezler ancak takımları için çok önemli parçalardır. Onlar olmadan da olabilir ancak onlar varken daha iyidir herşey. Yardımcı oyuncu olmak için doğmuşlardır. Kimisi rolünü bir türlü benimseyemez ve zamanla başrole kadar yükselir. Ama bu başarı hikayeleri bile '' başrol için doğmuş olanlar '' kadar ilgi çekici değildir. Arda gibidir başrol için doğmuş olanlar.   Yaşı ya da tecrübesi ne olursa olsun sahada farklı bir tat verirler. Bazen ilk resmi maçında gol atma şansına sahiptirler ama çoğunlukla zamanla gelişim katederler. Ve bu gelişimleri esnasında ne kadar formsuz olsalar da sahada dikkat çekmeyi başarırlar. '' Şu 16 numarayı görüyor musun? Ne kadar farklı duruyor sahada diğerlerinden '' dedirtirler en alakasız pasında bile.

Bugün oyuna girdiği dakikadan itibaren '' alakasız '' diye nitelendirebileceğimiz hiç bir icraati olmadı Beykan'ın. Bilakis her hareketi akıl, yetenek ve yıldızlık kokuyordu. Top ayağında iken konsantrasyonu ve isteği yeterli seviyede ise topu almak imkansız gibiydi ancak bunlar olmasa dahi topu ayağından almak epey zor 95 doğumlu A Takım adayının. Aslında geçtiğimiz sezonlarda A Takıma alınmasını beklediğim bir isimdi Beykan, zira 3 senedir A2 takımda ki bu da yaklaşık 14-15 yaşlarından itibaren burada olduğu anlamına geliyor. Beklenilen bir türlü gerçekleşmemesine karşılık Beykan bu yolda ilerlemekte ne kadar kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi bugün. Üst yapıya dahil olmak isteyen oyuncuların buralarda ciddi farklar yaratması gerektiğini düşünen birisi olarak oyunda kaldığı neredeyse yarım saatte verdikleri ile mest etti izleyenleri. İki sene önce bağladığı dört stoper maç sonunda hala çözülemezken kendisine '' Messi golü attın '' diyen arkadaşına '' aa, böyle gol atabilen başkalarıda mı var '' demesi de farklı, bugün ipe dizdiği 3. oyuncunun dayanamayıp kendisini biçmesi sonrasında sahada onu kovalaması da... Keza oyuna girer girmez yaptığı inceden sonra biçilmesine pis pis sırıtarak karşılık vermesi de...Gökay abisi gibi çok iyi bir yardımcı oyuncu adayı değil kesinlikle Beykan. Bilakis Recep Niyaz gibi katıksız bir yıldız adayı. Okan Alkan gibi farklı  meziyetlere sahip ancak bunun yanında saha görüşü Gökay gibi... Yaşına rağmen gücü ve sahada soyunduğu rol böyle yazdırıyor işte kendisini... Ek olarak 1,78 olan boyuna rağmen çok iyi bir hava hakimiyetine sahip Beykan ki adam geçme özelliğinden filan bahsetmiyorum bile. Bugün hem '' getiren '' hem de '' bitiren '' rollerini çok iyi oynadı. Böyle devam etmesini umut ediyorum. Eminim onu kuşbakışı izleyen Aykut Kocaman' da böyle düşünüyordur.

Biraz da maça değinmek gerekirse...A2 takımı İsmail Aslan, Gökay, Okan, Berk Elitez, Hasan Erbey, Görkem Kulbay'ın olduğu takım kadar potansiyelli değil ancak kesinlikle daha takım gibiler. Bunda hocanın payı da önemli gibi. 96 doğumlu Aziz Ceylan'ı maç boyunca kenardan teşvik eden ve istisnasız her golde oyuncuların büyük bir mutlulukla kucağına zıpladıkları hoca bir an bile yerine oturmadı. Stoper Koray Gülsüm, ortasaha Oğuz Mataracı ve iki gol atan Eren Yeniçeri'nin gelişimleri izlenmeye değer. Tabi 16'lık Aziz Ceylan'da... Henüz bu seviyeye tam oturmuş bir görüntü çizmese de pas kanallarına yaptığı koşular ve santrafor hareketleri ( ön direk koşusu gösterip arkadan skor üretmek gibi ) ilgi çekici Aziz'in. U14 takımından beridir kendisini izlediğim için üstüne koyarak devam edeceğinden şüphem yok. Umarım hepsi için sakatlıksız bir sezon olur ve 2-3 senedir kaydettikleri hızlı gelişime devam ederler.

Karşıyaka'ya dair de birşeyler yazmak isterdim ancak epey vasat bir takım Karşıyaka A2 takımı. Bakalım, belki Perşembe günü Manchester City maçında hakkında birşeyler yazdıracak oyuncu olur rakipte... Beykan'ı daha fazla zorlayacak oyuncular...

Manchester City maçından sonra görüşmek üzere.

25 Eylül 2012 Salı

Dereağzında Altyapı Haftası

Bu hafta sonu sözünü verdiğimiz gibi Dereağzı yolundaydık. U16 ve U17 takımlarının Galatasaray derbilerini izleyip buraya birşeyler karalamak niyetinde idik. Gerek Fenerbahçe'nin dolu gündemi gerekse fırsat bulamamamdan dolayı birkaç gün geçti üstünden ancak yine de önemli gördüğüm birtakım detayları paylaşmak istedim.

Öncelikle U16 takımı çıktı sahaya. Gelecek vadeden önemli bir takım U16 takımı. Mehmet Eray Karadağ, Tarık Çalışkan, Muhammed Samet Karakoç, Tugay Anavatan gibi yetenekli oyunculara sahip. Nitekim bu oyunculardan Tarık Çalışkan iki tane gol atarak dikkatleri üzerine çekti. Ancak asıl üçüncü golde Muhammed Samet'in attığı olağanüstü pas görülmeye değerdi. Rakip yarısahanın sol bölümünden cezasahasının sağ iç tarafına sağ açık oyuncusunun koşu alanına öyle bir top indirdi ki görülmeye değerdi. Bu maçta dikkatimi çeken yetenekli açık oyuncusu Çihan Kasımoğlu'da oyun boyunca vadettiklerine yakışır şekilde bitirdi pozisyonu. İlk yarı sonunda tabela oyun temposundan daha süratli şekilde Fenerbahçe lehine şekillendi. İkinci yarı 3-0'a gelen oyunun daha büyük bir farka taşınacağını düşünüyordum ancak o sırada sahada açık bir şekilde sırıtan Galatasaray'ın açık oyuncusu Doğuş Can İncedere çıktı. Sağ açıktan aldığı topu slalomlarla bitirdi. Galatasaray oyuna tutunacaksa o ve Galatasaray'ın 8 numaralı oyuncusu Birhan Vatansever fark yaratmalıydı ki ikinci yarı ikisi de epey hareketli ve tehlikeli oldular. Ancak karşılarında da iyi bir grup olduğundan oyun 3-2 Fenerbahçe'nin üstünlüğü ile sonuçlandı. Galatasaray'dan Birhan ve Doğuş Can, Fenerbahçe'den ise Çihan , Muhammed Samet ve Tarık Çalışkan sahada diğer oyunculardan daha dominant bir oyun sergilediler. Özellikle Muhammed'in epey özel bir oyuncu olduğunu vurgulamakta fayda var. Keza Galatasaray'dan Birhan'ın oturmuş fiziksel yapısı ve oyun görüşü ile fark yarattığını söylemek mümkün. Sol açık Doğuş Can'da topla ne kadar iyi ve etkileyici ise fiziksel olarak da o kadar zayıf duruyor sahada. Ancak doğru bir yükleme programı ile daha iyi yerlere gelebileceği açık.

Maç boyunca tribünlerde saçma sapan, bu kademede olmaması gereken tartışmalar ve küfürleşmeler yaşandı. Muhtemelen sosyal medyada antrenörcülük oynayan tiplerin saha içinde Galatasaraylı oyunculara ettiği küfürler  tiksinti verici idi. Bunun yanında Galatasaray U16 takımının 4 numarası Umut Yavaş'ın da öncelikle Pascal Nouma hareketi yapıp sonra sürekli tribünleri tahrik etmesi de yakışmadı genç oyuncuya. Umarım bu yazı aracılığı ile Galatasaray'ın altyapısından herhangi bir hocaya ulaşırız da bu gencimizin dikkatini çekme iyiliğini yapmış oluruz.

Maç bitiminde sahaya U17 takım çıktı. Bu yaş grubunda da çok özel bulduğum oyuncular olması itibari ile daha net bir maç bekliyordum. Ancak futbolun bir rakiple oynandığı gerçeğinden bağımsız olan bu beklenti sahaya pek yansımadı. Ortada olan oyunun beklenmeyen bir dakikasında öne geçti Fenerbahçe. Hakemin çaldığı ( belki de göremediğim ) garip penaltı Anıl Demir'in eldivenlerinde erirken dahi oyunun farklı bir noktaya taşınmasının muhtemel olduğunu düşünüyordum ki daha garip bir frikik golü geldi Galatasaray adına. Ve maç bence bitmesi gerektiği şekilde bitti. Bu maçta fark yaratmasını beklediğim ve tribünde ailesi ile beraber oturduğum Ramazan Civelek başta olmak üzere yine çok beğendiğim Bertuğ potansiyellerinin altında performans sergilediler. Ancak yine de takipte olmakta fayda var. Avrupa Şampiyonluğu kazanan Tamer Sivrikaya yönetimindeki U14 takımı çok fazla dağıtılıp oyuncular farklı yaş kategorilerinde mücadele etmek durumunda kalsalar da bu iki oyuncunun U17 kategorisinde önemli bir gelişim yakalayabileceklerini düşünüyorum. Bertuğ oyunun iki yönünü de oynayabilen , temposu, hırsı ve oyun karakteri itibari ile ciddi bir gelecek vadeden iyi bir solak. Topla olan münasebeti ve pas kalitesi iyi durumda. Ramazan ise ofansif anlamda tam bir joker oyuncu. En önemli özellikleri pas kalitesi, adam eksiltme-gol becerileri ve oyun zekası. Bu iki oyuncuyu fırsatını bulduğunuz zaman biraz daha farklı izlemenizi öneririm. Yine kalecimiz Anıl Demir'de önemli bir aksilik olmazsa A takıma çıkması çok muhtemel olan kaliteli bir kaleci. Ki kalitesini daha 14 yaşından beridir gösteriyor zaten... Galatasaray'da ise Berk Yıldız oyunda sırıtan oyunculardandı... O da Galatasaray adına bahsedildiği gibi gelecek vadeden bir oyuncu olarak dikkat çekti.

Dereağzında oynayacağımız sezonun ikinci A2 maçı olan Kasımpaşa maçından sonra görüşmek üzere.

Related Posts with Thumbnails