Quaresma transferi yoğun zamanımıza rastgeldiği için kendisine yönelik bir mesaj atamadık vakt-i zamanında. Galatasaray'da Quaresma gibi takımıma alınmasını iki seneden beri istediğim lider bir oyuncu alınca aradan ikisini de çıkartayım dedim.
Quaresma'nın nesini anlatayım bilemiyorum. Birazcık futbol takip eden herkes nasıl sıradışı bir yetenek olduğunu bilir zaten. Ancak benim için yeri fazlasıyla özel..Benim '' İzlemekten keyif duyduklarım'' sıralamamda ilk 3 tedir mesela... Sadece bu sebeple dahi Beşiktaş maçı kaçırmamak için ekstra çaba sarfedilir bu sene. Nitekim İnönü'ye de gidilir... '' Beşiktaş'ta oynar mı, oynamaz mı '' tartışmalarına hiç girmeyeceğim, beni oynamaması için ikna edecek tek bir sebep yok çünkü. Olsa da ilgilenmiyorum, futbolu seviyorum...
Cana transferi ise ikinci darbe oldu. Senelerdir Fenerbahçe forması altında görmek istediğim, tartıştığım insanların gelmemesi adına '' Adam İngiltere'de oynuyor, neden gelsin Türkiye'ye '' gibi abuk subuk sebepler ürettiği ve hepsinden önemlisi Galatasaray'ın Mehmet Topal'ın yokluğunda Mustafa Sarp'ın çapsız futboluna muhtaç kalmaması için yapılması gerekilen bir transferdi, nitekim yapıldı da. Rijkaard'ın sistemi işlemesi için Elano gidecekse bir sağ bir de sol iç, Elano kalacaksa ise bir adet sol iç gerekiyor ama bu da Galatasaray'ın derdi olsun, beni alakadar etmiyor tabii... Oldum olası taptığım '' lider oyuncu'' sınıfının değerli bir üyesidir Cana. Bir oyuncu her gittiği takımda lider olmayı beceriyorsa, lider olarak kabul görüyorsa ziyadesiyle kalitelidir zaten... Saha içindeki çılgınlığını, oynadığı kasap havasını her zaman çok sevmişimdir. Keşke sarının yanına lacivert koysaydı ancak iyi oldu yanıbaşımıza gelmesi, şimdi sabırsızlıkla ruh ikizlerinin buluşmasını beklemek kaldı bize...
Lugano VS Cana
Sözün özü şudur ki Galatasaray'da, Beşiktaş'ta kendi sistemleri içinde bence iş yapmaları kuvvetle muhtemel isimler alıyorlar. Bu ligin daha iyi yerlere gelmesi için bu transferlerden daha iyileri yapılamazdı. Yaprak kımıldamayan bir klubün destekçileri olarak bize de tebrik etmek düşer.
Quaresma'nın nesini anlatayım bilemiyorum. Birazcık futbol takip eden herkes nasıl sıradışı bir yetenek olduğunu bilir zaten. Ancak benim için yeri fazlasıyla özel..Benim '' İzlemekten keyif duyduklarım'' sıralamamda ilk 3 tedir mesela... Sadece bu sebeple dahi Beşiktaş maçı kaçırmamak için ekstra çaba sarfedilir bu sene. Nitekim İnönü'ye de gidilir... '' Beşiktaş'ta oynar mı, oynamaz mı '' tartışmalarına hiç girmeyeceğim, beni oynamaması için ikna edecek tek bir sebep yok çünkü. Olsa da ilgilenmiyorum, futbolu seviyorum...
Cana transferi ise ikinci darbe oldu. Senelerdir Fenerbahçe forması altında görmek istediğim, tartıştığım insanların gelmemesi adına '' Adam İngiltere'de oynuyor, neden gelsin Türkiye'ye '' gibi abuk subuk sebepler ürettiği ve hepsinden önemlisi Galatasaray'ın Mehmet Topal'ın yokluğunda Mustafa Sarp'ın çapsız futboluna muhtaç kalmaması için yapılması gerekilen bir transferdi, nitekim yapıldı da. Rijkaard'ın sistemi işlemesi için Elano gidecekse bir sağ bir de sol iç, Elano kalacaksa ise bir adet sol iç gerekiyor ama bu da Galatasaray'ın derdi olsun, beni alakadar etmiyor tabii... Oldum olası taptığım '' lider oyuncu'' sınıfının değerli bir üyesidir Cana. Bir oyuncu her gittiği takımda lider olmayı beceriyorsa, lider olarak kabul görüyorsa ziyadesiyle kalitelidir zaten... Saha içindeki çılgınlığını, oynadığı kasap havasını her zaman çok sevmişimdir. Keşke sarının yanına lacivert koysaydı ancak iyi oldu yanıbaşımıza gelmesi, şimdi sabırsızlıkla ruh ikizlerinin buluşmasını beklemek kaldı bize...
Lugano VS Cana
Sözün özü şudur ki Galatasaray'da, Beşiktaş'ta kendi sistemleri içinde bence iş yapmaları kuvvetle muhtemel isimler alıyorlar. Bu ligin daha iyi yerlere gelmesi için bu transferlerden daha iyileri yapılamazdı. Yaprak kımıldamayan bir klubün destekçileri olarak bize de tebrik etmek düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder