19 Ağustos 2010 Perşembe

Paok-Fenerbahçe Maçının Ardından

Maç öncesinde Selçuk-Baroni göbeği ve Caner-Mehmet kanatlarının fiziksel bir direnç getireceğinden, ancak takımın yaratıcılık açısından tamamen Alex'e bağlı olduğundan bahsetmiştim. Esasında Caner ve Mehmet tehlike yaratabilecek oyuncular olsada ne yazık ki beni haksız çıkarmadılar ve Yunanistan deplasmanında ateşli seyirciler önünde silik bir performans sergilediler ki Caner sahada mıydı değil miydi hala anlayabilmiş değilim. Mehmet Topuz'un ise sürekli içeri katederek zaten kalabalık olan yeri adım atılmayacak hale getirmesi ise Türk futbolcularının zihinsel özelliklerine yapılan eleştirilerin doğruluğunu kanıtladı bir kez daha...
http://fenerbahce.org/pic_lib/2010-08-19_mac003.jpg
Şuna değinmek lazım ki Paok oyun anlayışı itibari ile Young Boys gibi ters bir takım değil. Ne yaptıkları, ne yapabilecekleri, golü nasıl atabilecekleri herhangi bir sürpriz taşımıyor. Oyunun başında önde basmaya çalışsalarda bunu Young Boys gibi çok büyük riskler alarak yapmıyorlar... Geçmişe dönüp geçen sene içerdeki Lille maçına çıkan takımdaki oyuncuların pas yeteneklerine puan verip bugün oynayanlarla karşılaştırırsak muhtemelen bugünki takım açık çekerdi. Ancak sahadaki takım ilk yarı boyunca Young Boys maçında olduğu gibi rakip tarafından sürekli hırpalandı. Pas yapamadan... En acı tarafta Fenerbahçe'nin çıktığı Chelsea deplasmanında, Chelsea gibi takımın bile Paok'un ilk yarı ekranlara yansıyan %64 lük topla oynama yüzdesine ulaşamaması idi. Bu işte bir gariplik var...
http://users.sch.gr/stoug/photos/paok/paok5.jpg
Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki silik performansı üzerine uzunca konuşulabilir, Chelsea gibi takıma bile daha müteazi kadrolarla verilmeyen top hakimiyetinin '' topa sahip olma''yı temel hedef olarak benimsemiş bir hocanın takımı tarafından Paok gibi ortalama ile iyi arasında sayılabilecek bir takıma verilmesindeki mantık hatası irdelenebilir. Ancak ben Fenerbahçe'nin rakip basarkende, rakip kapanırkende pozisyon bulamamasına daha doğrusu bulduğu pozisyonları Mehmet Topuz'un karambol şutu ile Andre ve Mehmet'in uzaktan gelen şutuyla bulmasına şaşırdım. Türk hocaların elde ettiği başarıların %60'ını şans ve taktikten teknikten öte, önemli kişilerle olan samimi ilişkilere bağlamamda bundandır. Aykut Kocaman ismi bu konuda meslektaşlarına göre çok daha dolu olabilir, değişim sebebiyle futbolcuların yeni görevlerini tam anlamıyla kavrayamamış olmaları söz konusu olabilir. Ama ben böylesine kapanan takıma karşı herhangi bir planlı hücum girişimi görmemekten dolayı endişeliyim. Ama, rakip basarken eksikliklerden dolayı kontra yapacak oyuncuların olmaması sebebiyle kontra planları olmamasına değil eleştirim; bilakis kontra yapacak elemanlar yokken mevkilerin tamamı ile fiziksel direnç ile kapatılması ve aslında bunun pas yapamamak gibi dezavantajlar yapamamasına... Tüm bu söylenenler için erken olabilir ancak Daum ve Zico'ya 2 ayda yapılan muameleden sonra bu soruların sorulmaması, aksine medyadan korkunç bir Aykut Kocaman desteği çıkması beni işkillendiriyor. Bugüne kadar hemen hemen tüm teknik direktörleri yalnız adamdı Fenerbahçe'nin, sen yine yalnız ve dik durmaya çalış Aykut Kocaman... Altan Tanrıkulu'ların satırlarından daha büyük destekçin varsa , onlarda seni kimseye yedirmemeye söz vermiş taraftardır. Bizim yaptığımız ise ilerleyen dönemlerde ne değişti, ne değişmedi muhasebesini yapmak adına not almak, ötesi değil.
http://fenerbahce.org/pic_lib/2010-08-19_mac002.jpg
Sakat ve cezalı oyuncuların çokluğu Young Boys maçlarını etkilediği gibi bu maçıda etkiledi. Şüphesiz bir Dia ve Stoch bu maçta büyük farklar yaratabilirdi. Ancak her kura sonrası '' Rakibinin 3 misli bütçesi, değeri var'' denilen Fenerbahçe için bu eksiklikler bahane olmamalı. Ve bir eleştiri getireceksek eğer bunu Kazım Richards gibi bu atmosferlerden etkilenmeyecek karakterde oyuncuyu bu yokluk ortamında kullanmayacak kadar fevri tavırlar sergilemesine, taraftar gibi davranmasına getirebiliriz Aykut Kocaman'ın. Kazım gibi yetenekli bir oyuncunun sadece sorunlu olmasından ötürü yollanmasına karşıyım, bir oyuncunu sorunları kadar yeteneği varsa o sorunların üstünü kapatıp yeteneğine dikkat çektirecek kişi o takımın teknik direktörüdür. Genel olarak takip ettiğim kadarıyla taraftar gibi hızlı ve sert tepkiler görüyorum Aykut Kocaman'dan ki bu taraftarın hoşuna gidiyor olsa da daha politik ve ılımlı olması kendisi ve Fenerbahçe adına çok daha olumlu olacaktır.

Deplasmanda alınan 1/0 mağlubiyet çok karalar bir sonuç değil elbet... Karalar bağlatan içeride yenilecek bir golden sonra takımın üç tane atacak gücünün, saha içi organizasyonunun ve disiplininin olmadığını görmek. Ancak ben yinede Paok'un Fenerbahçe'nin dengi bir takım olduğunu düşünmüyorum, sakatların iyileşmesi, cezalıların dönmesi ile Fenerbahçe bu takımı Kadıköy'de elemeli... Hiç bir bahaneye sığınmadan...

Son sözü Özer Hurmacı ve İlhan için söyleyelim. Özer oyuna sonradan girmesine karşın kısa sürede bugün iş yapabileceğini gösterdi. Stoch ve Dia transferleri Özer'i çok fazla arka plana itmemeli çünkü gerçekten sahada duruşu ve kendine güveni çok farklı. İlhan'ın ise faul yapmadan keseceği pozisyonları büyük bir merakla ve özlemle bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails