28 Ağustos 2009 Cuma

Tuncay Şanlı-Sercan Yıldırım ve Son Dakika Transferleri




Tuncay Şanlı ile ilgili haberi vermiştik daha önce.Son dakikalara girilen maçda yüksek bonservis bedeli ödendi ve söylediğimiz-düşündüğümüz gibi M'Boro oyuncusunu kiralama yerine satmayı tercih etti.

Bu transferin gerçekleşmemesine sevinenlerdenim.Tuncay Şanlı kadroya kadroya bir derinlik katacaktı bunu inkar etmemiz yalan olur.

Ancak Tuncay'ın olduğu yerde Tuncay oynar prensibinden dolayı şuan bile takıma girmekte zorlanan Özer ve Mehmet Topuz gibi isimler 1 sene kaybedecekti yok yere.Fenerbahçe'de kaybedecekti dolayısı ile zira Özer ve Mehmet'in alışma süreci denilen hadiseleri seneye sarkacaktı.Üstüne bu oyuncuların özgüveni kaybolacaktı.Tuncay kiralık gelip gidecekti ancak Fenerbahçe sözleşmeli olan bu oyuncuları belki kaybedecekti...

Andre sol beke geçecekti bir ihtimal önünde ise Tuncay oynayacaktı.Dengeli dediğimiz takımın dengesini bozabilecek bir hamle olacaktı muhtemelen.

Ve en olumsuz yanıda takımın pas üzerine kurulu oyununu sekteye uğratacaktı Tuncay.Pas yüzdesi yerlerde olan bir oyuncunun pas trafiğine katkıda bulunmasını kimse beklemiyordu zaten.Amaç Galatasaray'ın sansasyonel transferlerinden çekinen ''transferci'' taraftarları gazlamaktı ama Tuncay transferi gerçekleşmedi.

Şimdi de Sercan transferi gündemde.Kendi kaynaklarıma dolayısı ile bu transferin detaylarına ulaşamadım ancak ateş olmayan yerden duman çıkmaz demişler,muhtemelen bu işin bitmesi yakındır.

Sercan iyi transferdir hoş transferdir de...

Dünya Kupası arifesinde Guiza'nın kesilmeyeceğini sakatlığında Semih'in oynayacağını bilmiyor mu acaba?Durum böyle iken Sercan gibi büyük potansiyel taşıyan oyuncu yedek kalacağı yere neden geliyor?

Fenerbahçe Sercan Yıldırım'a neye dayanarak 7 milyon euro civarı teklif yapıyor acaba?Sercan'ın oynadığı Bursaspor;Özer Hurmacı'nın Ankaraspor'u,Mehmet Yıldız'ın Sivasspor'u,Mehmet Topuz'un Kayserispor'u şeklinde Sercan ile özdeşleşti mi acaba?Sercan bu yükün altına girip taşıdı mı ki Sercan'ı daha ağır Fenerbahçe formasının altına sokacaklar transferi yapanlar?

Sercan Yıldırım gibi yaşı genç oyuncular oynayarak gelişim katederler.Fenerbahçe'de yazık olmayacak mı Sercan'a mevcut şartlar göz önünde bulundurulursa?Bir de Daum'un genç oyunculara olan bakış açısını göz önünde bulundurursak yandı gülüm keten helva...Semih ve Guiza olmadığı taktirde bile Daum'un o mevki için Kazım'ı düşüneceğini düşünüyorum kendi adıma.Kaldı ki diyelim tüm şartlar oluştu Sercan oynadı.Tüm olumsuz şartların bir araya gelmesi ile oynayacak Sercan Yıldırım'a o forma normalden 3 kat daha ağır gelmeyecek mi kendini ispatlama amacını güderken?Peki Bursaspor'u kendisi ile özdeşleştiremediğimiz Sercan yedekten gelip belirli bir standartta katkı verecek kendisini gösterecek olgunluğa sahip midir acaba?Fenerbahçe 'nin sıkıntılı ortamında forma şansı bulur dedik,peki bu sıkıntılı durumlarda Fenerbahçe'yi sıkıntıdan alabilir mi Sercan ?

Kısacası Fenerbahçe içinde Sercan içinde en yararlısının Sercan'ın alınıp bir sene daha Bursa'da bırakılması olduğunu düşünüyorum.Evet Sercan fazla yetenekli oyuncu ama ortada bir Guiza gerçeği var.Seneye büyük paralara satabileceği oyuncuyu kimse yedek bırakamaz.

Seneye gelsin dedik Sercan için çünkü muhtemel Guiza transferine Avrupa'da oynama isteğinden dolayı 2 senelik sözleşme yapan Semih Şentürk'de eklenebilir Fenerbahçe forvet rotasyonundan.

Evet,Fenerbahçe'nin yedek santrafora ihtiyacı var,doğrudur.Ancak bu isim ne vereceği kestirilemeyen ,oynamadıkça geriye gidecek isimden ziyade belirli standartı olan yedek kalmasının iki taraf içinde sorun olmayacağı bir isim olmalıdır bence.Mesela Fatih Tekke ,mesela Mehmet Yıldız.Seneye de Sercan muhtemel transferler sonrası oynayabileceği bir ortama gelmiş olur hem Fenerbahçe için iyi olur hem Sercan için bence...



Tabata transferi ve Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi Macerası


Nereden girsem konuya bilemiyorum.Tasarlama yapmadan rastgele gideyim bari;
1-8 Milyon Euro bonservis bedeli ve senelik 1,3 milyon euro.8 Milyon euro 3 seneye bölünmüş haberleri var bu da 2,6 eder senelik.1,3 de Tabata.Etti 3,9.Carlos'un parası ile dalga geçenlere selam olsun.Adam 4,2 alıyor ancak ismi Roberto Carlos ve bonservisi 0.(Evet sıfır)
2-Bu Tabata'yı Reggina'da görseler 8 Milyon euro verirlermiydi acaba?Ya da Catania 'da ya da Cagliari'de?Gaziantep'te ki oyuncular neden abuk fiyatlarla transfer ediliyor ve adres hep Beşiktaş oluyor?Hala ödenen birşeyler mi var acaba?Mesela Sivasspor-Gaziantepspor maçının borcu?
Bu iyi ihtimal olanı tabi. Bu kadar paralar birçok amaç için kullanılabilir ancak biz düşündüğümüzü ne yazık ki buraya yazamıyoruz siz anladınız.

Herneyse;Tabata iyi oyuncu olmakla beraber bu kadar para etmeyecek oyuncudur.3 sene içinde Manchester'a karşı top oynayacak Tabata'da hakaten şanslı adammış.Artık para havuzuna girme vaktidir .

Son olarak Beşiktaş'ın grubuyla bitirelim postu.

1- Besiktas JK - Manchester United FC
2- CSKA Moskva - Besiktas JK
3- VfL Wolfsburg - Besiktas JK
4- Besiktas JK - VfL Wolfsburg
5- Manchester United FC - Besiktas JK
6- Besiktas JK - PFC CSKA Moskva

Fikstür böyle,grup fikstüre bakıldığında anlaşılıyor haliyle...Mantıken 3. torbadan giren bir takımın rakibi ikinci torbadır oradan da gelebilecek en kötü takım geldi denilebilir.Ancak 4. den Almanya şampiyonu geldiğinde işler değişiyor tabi.Bir de üstüne bu rezalet fikstür .Beşiktaş hakaten şanssız takım.Moskova'da ki maç Beşiktaş'ın kaderini belirler.Oradan en kötü beraberlik çıkarmak zorundalar.Manchester'dan alınan her puan extradır İnönü'de tahminim net skorlu Manu galibiyeti olsa da neden olmasın?

Şuan ki görüntüsü çok kötü olsa da Beşiktaş bu grupta 3. olmalı en kötü diyeyim ben.Ne yapacak beraber göreceğiz.

Uğur, Selçuk ve Eziyet



Gerçekten ortasahada presi ile, pasları ile, çalımları ile keyif verebilen bir Fenerbahçe izliyoruz bu sezon zaman zaman. Umut veriyor, keyif veriyor(du) takım. Ancak çok değil, ilk 11'de yapılan iki değişiklik tüm futbol hevesini almaya yetiyormuş Fenerbahçe'liden. Uğur Boral ve Selçuk Şahin. Takım dinamiği olgusunda en fazla dinamit olarak görev alabilecek bu iki ismi hala bünyesinde barındıran ve yedek kulübesinde maç ritmini kazanmak için yanıp tutuşan Özer Hurmacı'yı 89'da oyuna alanlara selam olsun.

Bu arada kim ne derse desin, son vuruşları tartışılsa da Semih Şentürk'ün asisti isteyen koşuları yapmak konusunda Güiza'dan özel ders alması şarttır.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Turkcell Süper Lig Takımları ve Transferleri Hakkında Notlar(4.Bölüm;Fenerbahçe ve Galatasaray)







Türk futbolunun lokomotifleri ve en çok şampiyonluk yaşayan iki takımına geldi sıra.


Geçen sene ligi daha üst sırada bitirmesinden dolayı Fenerbahçe’den dalalım lafa.

Geçen sezon Fenerbahçe için bir enkaz vardı ortada.İki çıkar yolu vardı.Ya dışarıdan bakıldığında macera gibi gözükecek sistem hocaları ile yeni bir yapılanma.Ya da bu ülkeyi tanıyan hocalar ile kalınan yerden devam etme.Fenerbahçe bence doğru olanı yaptı.Tarihin çoğu kesitinde (Fenerbahçe tarihi boyunca da denilebilir aslında)müthiş sistemli bir yapıda (gerek futbol takımı, gerek idari) yönetilmeyen Fenerbahçe’nin geçen senenin kan uyuşmazlığından dolayı üzerlerinde toz olan değerli taşlarını çöpe atıp yeni taşlar değerli parçalar bulması,bunların Fenerbahçe camiasına alışması,yeni bir takım ve sistem oluşması zor gerçekleşecek bir olaydı.Uzun vadede olabilitesi tabi ki var ancak Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın buna sabrı yoktu.Doğru bir analiz ile geçen seneki kötü performansın sebepleri ortaya döküldü,takımda fazlalığın %90’ı temizlendi ve modern futbolun hemen hemen her sisteminde oynayabilitesi olan oyuncular alındı.Bu oyuncuların Anadolu’nun en klas oyuncuları olduğunu belirtmekte de fayda var.


Geçen sene ki kötü performans demişken…Şampiyonlar liginde çeyrek final nasıl kimi eksiklikleri örtüp takıma çok az takviye ile yeni sezona girilmesine sebep olmuşsa geçen sene ki tablo da farklı açıdan benzer bir sonuç doğurdu bence.En azından Fenerbahçe taraftarına bakınca bu gözüme net bir şekilde çarpıyor.Öyle ki Fenerbahçe geçen sene 4. olacak kadroya sahip takım değildi.Zaten önemli maçlardaki performansı gücünün is

patı şeklinde önümüzde duruyor.Anadolu takımlarına karşı oynanan maçlardan motivasyon eksikliği Fenerbahçe’ye 0 puan olarak döndü ki bu ligde şampiyonu Anadolu Takımları belirliyor,bunu belirtmekte fayda var.Tabi ki takımda aksayan kimi bölgeler vardı,kimi oyuncular Fenerbahçe klasında değildi.Ancak yine de kadro kalitesi olarak geçen sene iyi durumdaydı Fenerbahçe.Bu sene de…


Birçok önemli transferi oldu Fenerbahçe’nin.Ancak bunlardan en önemlileri (ki birbirinden ayıramıyorum) C.Daum ve Aykut Kocamandır gözümde.Daum kazanması kaybetmesi bir yana Alman disiplinini Güney Amerika’lı oyuncularla birleştirerek farklı bir tat bırakacak bundan eminim.Herşeyi geçtim kaybetse de 90. dk da gol kaçırarak kaybedecek Fenerbahçe.Geçen seneden sonra bunu görmek taraftarı sevinçten ağlatır herhalde…

İlk olarak kadroda çürümeye yüz tutan gençler ayrıldı Fenerbahçe’den.İçlerinden ayrılması en çok acıtan da Özgür Çek oldu ancak Ankaraspor ile Fenerbahçe’nin yakınlığı göz önünde bulundurulursa bu transfere kiralık gözüyle bile bakabiliriz.Sahne Özgür’ün bundan sonra.Fenerbahçe’de en iyi ihtimal 18’e girebilirdi ki o da çok zordu.Ancak orada geleceğini kendisi belirleyecek.Ya Özer Hurmacı gibi damgasını vuracak takıma…Ya da bir dahaki transferini Antalyaspor’a yapacak.

Transferi lig bitmeden kesin gibi gözüken Bilica’ya karşılık iyi bir para ve Yasin Çakmak verildi Sivasspor’a.Bilica değerlendirmesini daha sonra yapacağız ancak Yasin hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.Yasin’in Rize performansı Bekir İrtegün’ün Gaziantep performansı kadar etkileyici olmasa da bu formanın ağırlığını kaldırabiliyordu.Şuan Bekir’in yaşadığı en temel problemi hiç çekmemişti Yasin.Belki gözü kapalı yazılmıyordu takıma ancak çıktığında belirli bir standartı vardı ve bu şaşmıyordu.Bilica’ya karşılık verilen para zaten iyiydi,+ olarak Yasin’in verilmesi hata denilebilir zira Yasin Sivas’a alışabilirse Servetvari bir transfer yapabilecek kapasiteye sahip.Servet kadar çalışma aşkı var mı yok mu onu göreceğiz.Tabi bu transferde Gaziantep-Fenerbahçe restleşmesi sonucu netleşen Bekir transferi ve Yasin’in Tahir Kıran ile

olan yakınlığı etkili oldu muhtemelen içinde olmadan bilemiyoruz.Biz sadece saha içi performansa bakarak birkaç not düşelim dedik.

Gökhan Emreciksin senenin yılan hikayesinde Mehmet Topuz karşılığında Kayserispor’a gönderildi ki bence de doğru bir iş yapıldı.Fenerbahçe Gökhan için fazla büyük bir klup maximum’u Trabzonspor olabilir Gökhan’ın.

Burak Yılmaz Es-Es ‘e kiralandı ki bu da doğru yapılan işlerden bir tanesi bence.Fiziği bu kadar müsaitken kendisinin neden Luca Toni rolüne soyundurulmadığını epey merak etmişimdir Burak’ın.Hızsa bir yere kadar var,hızlanması da iyidir.Hava topuna çıkar,güçlüdür.Elden çıkartılmaması ona verilen bir şanstır,Es Es’de kendisini ispatlarsa Guiza’nın World Cup sonrası muhtemel transferinden sonra seneye Fenerbahçe forvet rotasyonunda yer bulması muhtemeldir.


Gelen isimlere gelirsek…


Brezilya’dan futbolcu izlemek ayrı bir olay sanırım bunu belirterek konuya girmemiz lazım.Zira Alper Öcal ve birkaç arkadaşım Cristian ve Andre Santos’u överken benim indirdiğim

maç videolarında pek övülesi yanlarını bulamamıştım.Tamam Andre topla çok iyiydi ancak temposuzdu,topsuz oyunda çok iyi değildi,Avrupa futbolunda ne yapabilirdi?Cristian ise iki stoper arasında değişik bir roldeydi o maçlarda.Bir Fenerbahçe’li olarak karalar bağlamamak zordu.Aykut Kocaman ve Daum’a güvenmekten başka çare yok gibiydi.

Ancak Kadıköy’de ki tüm maçları stadtan izleyen birisi olarak Cristian’ı beğenmemek zordu.Pas yüzdesi,oyun bilgisi,Emre’yi rahatlatması takıma ‘’cuk ‘’ diye oturmasına sebep oldu.Sertlik konusunda ki eksikliklerini yavaş yavaş çözüyor.Kendisi ön liberoya bakış açımı yavaş yavaş değiştiriyor.Çok faydalı bir transfer oldu.Ancak çözülmesi gereken bir denklem var onuda Cristian&Bilica ekseninde değerlendireceğiz.

Andre ise değişik bir futbolcu.Örnek vermek gerekirse Rizespor maçında Deivid kafa golünden önce Uğur’un defans arkasına yaptığı koşuyu yapmadı bugüne kadar.Her yerde Brezilya’da oynandığı gibi sanıyor futbolu.Öyle ki Brezilya’da bek oyuncuları tüm kanadı kullanır açık kavramı yoktur,zaman zaman açığa gelen oyuncular 4/2/2/2 nin forvet arkası ikilisinden biridir.Andre’de o kanadı bekin kullanacağı yerleş

miş olsa gerek Carlos çıktığı zaman direkt içeri kaçıyor ya da defans arkasına atması gereken koşuları atmıyor.Ancak top tekniği,sırtı dönük topu alabilmesi,driblingi,şutu, ortalamanın epey üzerinde.Muhtemelen World Cup sonrası epey talibi olur.Abidal’e Maxwell’e selam olsun.


Bu iki transfer belki futbolun sadece show yönüyle ilgilenen futbolseverler için ya da futbol’u youtube ve maç özetlerinden sayanlar için Keita ve Elano transferi kadar müthiş transferler değildir.Ancak Fenerbahçe’nin son zamanlarda oturan pas üzerine kurulu takım tertibi için bulunmaz nimetler.Kaldı ki sadece bunlarla sınırlı değil takıma katkılar bu oyuncuların.Arkalarında ve yanlarında oynayan oyuncuları(Roberto Carlos ve Emre) inanılmaz rahatlatıyorlar.

Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı gibi oynadıkları takımlar onların isimlerinden ibaret olan oyuncular alındı.Mehmet Topuz transferinin bu noktadan sonra tartışılacak mantıki bir boyutu yoktur,bu bir büyüklük savaşıdır,gövde gösterisidir ki Aziz Yıldırım bu gösteriyi fazlasıyla yaptı.Mesajı alması gereken adresler gerekli mesajı tahmin ediyorum ki almıştır,Beşiktaş bu transferi yüzüne gözüne bulaştırdığı ile kaldı.


Özer Hurmacı’ya ayrı bir paragraf açmak lazım tabi.Kendisi gördüğüm en yetenekli Türk oyuncusudur piyasada.İbrakadabra’nın Carew’e verdiği ayarın benzerini ilerleye senelerde birçok oyuncuya vermesi muhtemeldir.(Bknz:Ben Carew’in topla yaptıklarını portakalla yapıyorum.)Apayrı bir yetenek.Türk futbolunun son zamanlarda en büyük yıldızı gibi gösterilen Arda’dan bence daha yetenekli

ve komple oyuncu.Arda Turan’ın şüphesiz çok önemli meziyetleri var.Ancak Arda’nın şuan Türkiye’de bu kadar önemli yerlere gelmesinin bende ki en temel sebebi futbol aklı ve olgunluğudur.Öyle ki ortalama bir hızı ve gücü olduğu tartışıladursun Arda karşısında oynayan oyuncuları senelerdir aynı çalımlarla paçavraya çevirmektedir.Zaten kendisi de ifade etmektedir solda oynamak üzere geliştirdiği çeşitli planları vardır bunlara bağlı kalarak oynamaktadır orada.Sağda oynamasının süre alacağını belirtmiştir.Ancak Özer’in saha içinde ki her hareketi doğaçlamadır.Budur onu ayrı kılan sağ kanat sol kanat ayırt etmeksizin oynamasına imkan veren.Karşısındaki adam kim olursa olsun Özer Hurmacı’nın yapacağı birkaç numarası her zaman vardır.Ancak dediğimiz gibi Özer’in koluna şuan bir kaptanlık pazubandı verilse muhtemelen Arda gibi taşıması çok zor olacaktır.Özer sadece kriz anlarında Arda gibi insiyatif almayı becerirse futbolculuk özellikleri bakımından (Çift ayak,daha iyi bir çalım yeteneği,daha iyi bir hız) önde bulunduğu Arda’dan 1 gömlek üstün futbolcu olacaktır.Eğer ki bu söylediğimiz hususlarda sıkıntı yaşar ise Milli Takım’da Arda’yı izlemeye ve piyasada ki en iyi oyuncu olarak Arda’nın lanse edilmesine mahkumdur.Tabi ilk olarak sakatlığını tam olarak atlatmasını(Zihinsel olarak) beklemek durumundayız.Sonra da formasını alması gerekiyor.

Fenerbahçe ikili bazında (bek-açık ,göbek oyuncuları,forvet arkası-forvet)stoper ikilisi hariç çok dengeli takım.Ancak stoper ikililerinin alışma süreci için en az 1ayları vardır gözümde.Kimilerine göre bu süre daha çoktur,doğrudur da max alamazsın yeni bir ikiliden 1 ay içerisinde.Ancak ne verecekleri aşağı yukarı kestirilebilir hiç olmazsa.


Carlos-Andre ikilisi oyunun iki tarafınıda layıkıyla oynayan bir ikili ki Andre’nin Avrupa futboluna daha bir uyum sağladığı ve Carlos’un bildiğimiz performansını sergilediği zaman(Bayadır da o bildiğimiz performans yok ya,herneyse)çok daha iyi olacaktır.

Türkiye’nin Arda ile beraber Avrupa’ya gitmesi en yakın oyuncusu olan Gökhan Gönül o kanadı tek başına bile kullanacak fizik kondüsyona sahip.Ancak önünde ki Kazım Kazım ile alışılagelmişin dışında bir uyum sergiliyorlar ki Kazım’ın Daum’un gazlamaları sonucu(Bknz:Kazım ilk geldiğim gün bana defans yapmadığını söyledi ancak bu benim direktiflerim dışında savunmayada çok yardım etti defansa ettiği yardım göz yaşartacak cinsten.Geçtiğimiz senelere göre göze C.Ronaldo gelecek şekilde etkin.


İkili değerlendirmesini takım geneline yaydığımız zaman Fenerbahçe’nin pas trafiğini ve buna bağlı olarak oyun dengesini elinde tutmak isteyen bir yapıda olduğunu görüyoruz.Galatasaray gibi tüm takım hücum etmekten ziyade ‘’set hücumu’’ yapmaya çalışıyor.Bekler atakların %75 inde rakip yarısahanın ortasına kadar geliyorlar.Açık oyuncuları buna bağlı olarak forvet sayısını çoğaltıyorlar.Emre ve özellikle Alex forvetmiş gibi göbekten yüklenirken olası kontralar için Cristian biraz daha geride pozisyon alıyor.Bu Fenerbahçe’nin aklı başında hücum ettiğinin bir göstergesidir benim için.Tüm takım Allah ne verdiyse çıkmak yerine yine bireysel tercih özgürlükleri olan ancak bunu takım yararı için kullanılması için çabalanan bir yapı.Türkiye ligi için ailecek hücum edilmesi daha çok kabul gören bir husus olsa da Fenerbahçe bu işi garantiye alarak yapıyor.Sonuç itibari ile Fenerbahçe bu sene az gol yiyecektir bu dengeli yapısından.Set hücumu denilen olayda hücumda geçen seneye göre inanılmaz çoğalmasından ve yetenekli oyuncularının çokluğundan dolayı golde bulacaktır.Yedek oyuncu bağlamında da sıkıntı yaşayacağını tahmin etmiyorum zira Türkiye’nin en yetenekli oyuncularından dediğimiz Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz için kadroda yer açmakta yaşanan güçlük bunu ispat ediyor ki bu oyuncular sakatlık problemlemlerini atlattıkları taktirde de yedek oturacaklar bir süre.


Takımın kötü olduğu noktalar var mı?Evet var.Bir kere Bilica topla çok extra özellikleri olan bir stoper olsa da havadan Edu’nun yanına yaklaşamayacak bir stoper.Keza birebir adam savunmasında da…Şimdi olaya farklı bir pencerede bakmakta fayda var.Ön liberoda Cristian değil de Selçuk tarzı çapa bir ön libero olsa Bilica’nın olumsuz özellikleri çok fazla ön plana çıkmayabilirdi.Cristian ne kadar gömülü oynamayı sevse de ileriye topla çıkışları Selçuk’la kıyas kabul etmeyecek kadar extra bir futbolcu ki topla da gerçekten yumuşak.Ancak gömülü oynasa da Bilica’nın hava zafiyetini kapatacak bir hava hakimiyeti yok Cristian’ın.Xabi Alonso tarzı pas yüzdesi çok yüksek olsa da bu olumsuz özelliğinden dolayı arkasındaki stoperin topla yumuşak olmak gibi bir extrasından ziyade çok hızlı sert bir süpürücü oynaması gerekiyor.Kaldı ki Lugano’nun da arkasını Edu’nun toparladığı gerçeği vardı Fenerbahçe’de.Lugano ne kadar birebirde tuttuğu adamı canından bezdirse de arkasına seken topları Edu gayet iyi topluyordu ki sürekli hücuma çıkan beklerde söz konusu.

Kısacası Cristian topla iyi olan bir ön libero.Bekler sürekli çıkan topla arası iyi olan bekler.Durum böyle iken arkada topla çok iyi olan bir stoperdense beklerin çıkışlarını daha kontrollü hale getirecek ,Lugano’nun birebir markaj özelliğini daha rahat yapmasını sağlayacak sert,hava toplarında etkin ve hızlı bir stoper olması Fenerbahçe için doğru seçim olacaktı.Ön libero ve beklerin topla olan ilişkileri ve oyun karakterleri(beklerin stoper devşirmesi olmaması,ön liberonun çapa olmaması)bunu bir zorunluluk haline getiriyor.Ancak dediğimiz gibi Bilica’nın Lugano ile sağlayabileceği uyum konusunda şuan sadece takım içi dinamiklere bakarak sistem analizli bir öngörüde bulunuyoruz ne vereceklerini nasıl bir ikili olacaklarını ilerleyen haftalarda daha net göreceğiz.Şuan için hava toplarında ki zafiyeti çözmeleri önceliktir bence ki Fenerbahçe’yi hiçbir zaman her gelen yan topun tehlike yarattığı bir durumda görmeyen birisi olarak bu sene ki durum oldukça göze batıyor.


Bir de Guiza problemi var takımda tabi.Kendisi gözümde ne taraftarın yarısının nefret ettiği kadar kötü ne de yarısının umut bağladığı kadar klas bir forvettir.İyi bir forvet oyuncusudur orası ayrı.Ancak futbol karakterinin Fenerbahçe ile hepsinden önemlisi Türkiye ligiyle uyuşmadığını düşünüyorum.Anelka’nın gol atamayıp Nobre gibi top süremeyen topçuların yağmur gibi gol yağdırdığı ligde bu durum çok garibime gitmiyor açıkçası.

Ancak Anelka&Nobre örneğinin dışında Guiza’yı değerlendirmek gerekirse ortaya koyduğum Fenerbahçe’ye uymuyor iddasını açmam gerekecek sanırım.Bizde gereğini yerine getirelim.

Evet bence Fenerbahçe’nin oyun yapısı ile uymayan bir futbol karakteri var.Pas yüzdesi düşük buna rağmen ilginç şekilde asist özelliği var.Ancak Fenerbahçe ondan gol atmasını bekliyor.Şimdi baktığımız zaman Guiza Fenerbahçe’nin pas organizasyonu(Bknz:Diyarbakırspor maçında ki gol) ya bozan ya da tökezleten isim.Topu saklama gibi bir özelliği olmadığı gibi attığınız top muhtemelen ya kontrol edilemiyor ya da Guiza garip şekilde topun üstünden atlamak suretiyle arkasındaki adamı kaçırdığını sanıyor ki sarkık olan stoper onu büyük ölçüde alıyor.Kısacası Guiza takım içi pas organizasyonunu Semih tarzı bir katkıda bulunamıyor.Topu sırtı dönük alıp kanada aktarma gibi bir özelliği olmadığı gibi Alex ile uyumu Semih&Alex ikilisine göre oldukça düşük.Yukarıda methettiğimiz kontrollü hücumlarını öldüren kişi olarak yerine Semih’in oynaması saha içi pas trafiğinden tutun Alex’in etkinliği hususuna kadar Fenerbahçe’ye katkı sağlayacaktır.Ancak Dünya Kupası arifesinde İspanyol takımları’nın gözde oyuncularının(Kun,Forlan,Villa) transferlerinin önümüzdeki yaz gerçekleşmesi muhtemel iken kimse Guiza’yı kesemez.Bizim burada yazdıklarımızda havada kalır…

Neyse biz ligimize neden uymadığı ile devam edelim.

Guiza tarz itibari ile defans arkasına koşu yapan ileri uç elemanı.Defans oyuncuları için başa bela bir oyuncu karakteridir bu.Ancak ligimizde defansların ceza yayı çevresine kurulmasını göz önünde bulundurursak Guiza’nın en önemli özelliğinin pasifize edildiğini görüyoruz.Üstüne bir de bu defans oyuncuları çok sert olunca fiziksel temasa gelemeyen Guiza’nın etki alanı çok kısıtlanıyor.Gerçi tüm bu saydığımız negatif taraflara rağmen Guiza birçok pozisyona girmekte ve atamamakta ki net pozisyonlarda gol yüzdesi %25 civarıdır en fazla.İşte bu noktada da onun bahsedildiği gibi çok büyük golcü oyuncu olmadığını belirtmek lazım zira Guiza maça kötü başlarsa ikinci yarı beklemeden çıkartılabilecek bir oyuncudur.Ama büyük golcüler bilirler ki her zaman gol atabilirler her zaman pozisyona girebilirler…Baktığımızda Guiza’nın geldiği zamandan beri ligde ilk golü attığı maç sayısı bir elin parmaklarını geçmediğini görüyoruz,bu da açılan defanslara karşı etkili olduğunun ispatıdır Guiza’nın.Büyük takımlara karşı Anadolu takımlarının sahaya yansıttığı oyun karakterinden ise bahsetmeye gerek yok.Hal böyle iken ikinci defa Guiza yedeğe diyebiliriz çaresizce…Guiza belki bu sene 15 gol atabilir belki daha fazlasını.Ancak bir Semih’in terse attığı kontra topları atamadığından ya da ikiye birleri,duvar olmaları çok iyi yapamadığından kanat oyuncularının ve Alex’in verimini aşağıya çekebilir bu 15 gol.Ancak Semih oynayıp 12 gol atsa da Alex ve kanat oyuncularının performanslarının %30 daha fazla artacağını öngörüyorum ki Semih kanat oyuncularını ortalarına vuracak hava etkinliğine de ön ve arka direk koşu bilgisine de sahip.

Tüm taktik ve teknik gözlemlerimdeki dengeli yapısı ve hepsinden önemlisi bu ülkeyi avcunun içi gibi bilen Daum faktörü ile %55 ile şampiyonlukta ki favorim Fenerbahçedir.



Galatasaray’a gelirsek…


Galatasaray Türkiye’nin gerçekten belirli bir sisteme sahip ekol klubü.Fenerbahçe’li olarak bunu kabul etmekte zorlanan birçok arkadaşa sahip olsam da bunu kabul etmemenin tehlikeli olduğunu düşünmekteyim.

Çok fazla konuda ekol olduğunu sistemli yapılarının olduğunu öngörsemde (altyapı organizasyonu vb.) profesyonel futbol takımı ekseninde bir örnek ile konuyu izah etmeye çalışayım.Galatasaray’ın oturmuş futbol kültürü,ekolü vardır en basitinden.Bu futbol kültürünü 6 stoperle oynayan Bülent Korkmaz ile bozsalarda hatalarından ders alıp yine kendi yapıları ile örtüşen bir teknik direktör seçimi yaptılar ki burada da Fenerbahçe’den ayrılan bir olgudan bahsetmek gerek.Rijkard şayet Fenerbahçe’ye gelse idi alışması Aragones örneğini göz önünde tutarsak aylar alacaktı muhtemelen ancak Galatasaray’ın yıllardır süregelen futbol kültürüne uygun bir antrenör olduğu için uyum sıkıntısı konusunda pek fazla zorlanmadığını görüyoruz.Baktığımız zaman beğenilmeyen Skibbe bile hücum oynatmayı seven bir hocaydı ki gerilere gidersek Gerets’in de bu anlayışa sahip bir hoca olduğunu görüyoruz.Kısacası kriz anında yapılan hatalı seçimler harici(Bülent Korkmaz,Georghe Hagi) Galatasaray’ın belirli bir sisteme bağlı kalarak hoca seçimi yaptığını görüyoruz ki bu da büyük kluplerimizin hepsinin özümsemesi gereken bir olaydır bence.


Futbol takımı ve transferlere gelirsek…


Fenerbahçe bölümünde söylediğimiz gibi Galatasaray’ın da ligde 5. olacak takımı yoktu bana kalırsa.Ancak kimi saha içi dinamiklerine doğru ayarı çekmediğiniz takdirde lig sonu sıralamalarda alışılagelmişin dışında sonuçlarla karşılaşabiliyorsunuz.


Galatasaray gerçekten sansasyonel transferlere imza attı bu transfer döneminde beklenenin aksine.Kimse Keita ayarında bir oyuncu beklemez iken yanında extrası olarak Elano’yu da karşılarında buldu Galatasaraylılar.

Dost sohbetlerinde Keita’nın sürekli içeriye olan girişleri epey tartışma konusu oldu oynadığı maçlarda.Keita gerçekten içeriyi çok fazla zorlayan oyuncu ki 4/3/3 ün ileride ki üçlüsündeki forveti üçleyen sarkık kanat oyuncusu tanımına da cuk oturuyor.Hızı,gücü ve top tekniği önemli özellikleri.Pas yüzdesinin düşük olması da olumsuz özelliği.Türk futbolcusunun zihinsel özelliklerinden dem vurarak Keita’yı tutamayacakları öngörüldü bu sohbetlerde ki haklılar Keita gibi gözü kara bir şekilde içeriye giren ‘’bela’’ oyuncular bekler için her zaman sıkıntıdır.Hele ki İsmail Köybaşı ve Roberto Carlos gibi hücumcu bekler için kara bela olabilir Keita.Ancak tutulması imkansız bir oyuncu olmadığını düşünüyorum.Çok extra özellikleri oladursun kapalı ve sert savunmalarda Keita’nın pas yüzdesinin düşüklüğünü göz önünde bulundurursak epey zorlayacaktır Keita’yı.Ancak yine de iyi bir transfer bunu söylememek futbola ihanet olur düşüncesindeyim.Ancak dediğimiz gibi önlem alınırsa pasifize edilebilecek bir oyuncu olduğu düşüncesindeyim.Yine de ortalamanın üzerinde bir katkı bekliyorum Keita’dan.Arkasında ki isim Sabri olsa da…İkili uyumuna da yazının sonlarına doğru değineceğim.


Diğer bir transfer Elano Blummer.Galatasaray için gerçekten yine standartın çok üstünde bir transfer oldu Elano.Fenerbahçe’nin Özer ve Mehmet Topuz’a yer açmakta yaşadığı sıkıntı onun mevkisinde de var,olacaktır da ancak bu tabi ki hocanın işi biz sadece Elano’dan bahsedelim bu postumuzda.Elano Lincoln kadar inceci olmasa da (Alex demiyorum bile) dinamizmi ile Lincoln’den daha fazlasını verecek bir oyuncudur Galatasaray’a.Ortalama üzerinde bir tekniği yaratıcı ara pasları iyi bir pas yüzdesi olan ve Brezilya’lı olmasına rağmen bir Brezilyalı’ya göre daha fazla fiziksel temasa gelebilen yapıda bir oyuncu.Tabi yine de box to box tabirinin içini dolduran bir oyuncu değil.Tarz olarak Delgado gibi şut atabilen oyun kafası iyi olan ancak yine Alex olmayan,mücadelesi iyi olan ancak bir Ayhan olmayan oyuncu.Kısacası modern futbolun getirdiği yeni tarz oyunculardan faydalı ve iyi transfer Galatasaray için.


Fenerbahçe’de bahsettiğimiz ikili uyumuna gelelim Galatasaray’da da.Sonra takım geneline döneriz…


Galatasaray’ın tüm maçlarını izlemiş bir futbolsever olarak Arda&Hakan Balta uyumu en dikkat çekici bölgesi Galatasaray’ın.Sağ tarafta ki Sabri&Keita ikilisine bakarsak sol tarafın dengesini ve hücum etkinliğini teslim etmek lazım bu ikiliye.Arda Turan hücumunun yanına gitgide koyduğu mücadelesi ile Hakan Balta ile gayet uyumlu bir ikili görüntüsü çiziyor.Pas yüzdesi yüksek olan iki futbolcu Galatasaray’da.Ancak Galatasaray’ın genel itibari ile Fenerbahçe gibi çok pas yerine tabir-i caizse Allah ne verdiyse hücum tercihi göz önünde bulundurulursa hücum özelliklerini değerlendirmek lazım ki hakkını veriyorlar.

Sağ tarafta Keita&Sabri ikilisi Hakan&Arda ikilisine göre daha tempolu olsalar da pas yüzdesi bakımından olsun denge bakımından olsun sol taraftaki takım arkadaşlarına göre oldukça gerideler.Galatasaray’ın bahsettiğimiz oyun karakterinden dolayı çok açık gözükmese de güçlenen ve ayağa iyi top yapabilen Anadolu takımları ile Avrupa maçları için ciddi tehlikedir Galatasaray için.Üstüne üstlük Galatasaray takımının savunma zafiyeti de göz önünde bulundurulursa Uğur gibi stoper devşirmesi bir bekin hem savunmayı hem Keita’yı rahatlatacağını hem de Galatasaray’ın görünen en büyük problemini bir nebze çözebileceğini belirtmek lazım.

Gökhan Zan normal şartlarda iyi bir transferdir Galatasaray için.Ancak bahsettiğimiz normal şartın ne olduğu önemli tabi…Bu normal şartları belirleyen en temel olay Gökhan Zan’ın alacağı para ve takımdaki statüsüdür.Eğer ki Gökhan Zan 1,750.000 euro yıllık alıp 11 oyuncusu olursa Galatasaray’ın baskın hücum gücünün kırıldığı dakikalarda zararını çekebileceği bir stoperdir.Ki bu baskın hücum gününün kırıldığı zamanlar elbette olacaktır.Geldiğinden beri ‘’Milli Takım stoperi iyi transferdir’’ denilmesi bir tarafta dursun Milli Takım’ın en zayıf bölgesi neresidir acaba?Senelerdir defans hattında problemi olan Milli Takım’ın stoperini aldık denilmesi benim gözümde sadece göz boyasıdır.Gökhan Zan Beşiktaş için 11 oyuncusu olabilir ancak Fenerbahçe ve Galatasaray standartında iyi bir yedektir ancak.Yoklukta Milli Takımda oynayan oyuncunun transferi gerçekten Galatasaray’lı yöneticilerinde gözünu boyadıysa Elano ve Keita ile başlayan Avrupa rüyalarının sonu beklenenden erken gelecektir.Not düşelim dedik.

Servet&Gökhan Zan ikilisi de Bilica ve Lugano gibi her an hata yapabilecek bir ikilidir.Ancak Bilica’nın topla olan extra özelliklerinden dolayı(ki farklı özelliklerinden dolayı epey yerdik yukarıda) Lugano’nun da birebir markajından dolayı tercihim Bilica&Lugano ikilisidir bir mukayese söz konusu ise.Gökhan’ın girdiği ikili her türlü bozar diyerek bitirelim stoper analizini.

Orta sahada Ayhan &Mustafa Sarp ikilisine gelirsek ise iyi bir ikili olduğunu görüyoruz.Ancak Mustafa Sarp ne kadar performans verse de Avrupa’da başarı hayalinde yer alabilecek bir ön libero olup olmadığı tartışılabilir.İlerleyen zamanlarda daha net bir hükümde bulunabiliriz bu konuda.Ayhan karakter olarak sevmesem de gerçekten iyi bir futbolcu,iyi bir profesyonel.

Forvet Milan Baros’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor.Arkasında Arda ve Elano değişmeli olarak oynayacağından ikili bazında bir analiz yapamasam da Baros her eve lazım bir forvet.Guiza 5 saniye içinde kaleye bir şut atabiliyorsa o iki tane atabiliyor,fiziksel temasa gelebiliyor,gücü ortalamanın üzerinde keza hızı da…Galatasaray’ın oyuncularını mevki mevki Fenerbahçe’de ki oyuncuları ile değerlendirirsek üstün olan ve daha önemlisi takım tertibine uyup denge yaratan oyuncularından biridir.(Bknz :Diğeri Arda Turan)

Parantez içi kısmı için Keita Kazım’dan daha iyi değil mi tarzı itirazlar alabileceğimi düşünerek kalın olarak yazdım bir önceki cümleyi ancak şu açıklamayı yapayım kısaca;Gökhan ile Kazım hücum savunma dengesi bakımından Keita Sabri’ye göre daha dengeli ikilidir gözümde.Fenerbahçe’nin ilerleyen zamanlarda açığının Mehmet bekinin Gökhan olacağı düşünülürse kapı gibi bir sağ kanat ikilisi olması muhtemeldir ki Keita’nın extralarını göz önünde bulundurup Uğur’un yapacağı katkıyı düşünsek de ;gerek pas trafiğine katkısı gerek oyunun çift yönünü oynama becerisi bakımından Fenerbahçe’nin sağ taraf ikililerinin Galatasaray’ın ikililerinden daha iyi olduğu düşüncesindeyim.Aynı şekilde göbek ve savunma ikilisininde.Carlos ile Andre’nin oyuna katkısını Arda&Hakan Balta ikilisi ile aynı ölçüde görüyorum.Alex gözümde Elano’dan daha klas oyuncu olsa da(En olmadı top sürüşündeki zerafet) Elano&Baroş ikilisini de Galatasaray’ın ikili bazında daha üstün olduğu tek mevki olarak gördüğümü belirteyim.Zira Baroş Guiza’dan daha golcü ve takımına uygun, Elano ise daha dinamik ve takım içi yardımlaşmayı daha iyi beceren bir isim.Tabi Alex’in önünden bir Gignac olsa idi bunun tartışması bile olmazdı diyelim son olarak…


Takım geneline gelirsek...


Bahsettiğimiz futbol sisteminin varlığını özümsemiş birisi olarak Galatasaray’ın bu seneki başlangıcı ve oyun karakteri benim için çok farklı gelmedi.Klasik ileride basan çoğalan takım halinde hücum yapan bir Galatasaray var.Hollandalı çalıştırıcının Barcelona’da ki oyun sisteminin temeli olan pas olgusu elbet belli ölçüde Galatasaray’da da yer edecektir ancak Fenerbahçe Diyarbakırspor maçında ki gibi bir set hücumunu Galatasaray’dan beklemek hayalcilik olacaktır.Şüphesiz çok gol atacaktır Galatasaray.Bu kadar hücumcu takımın gol atamamasının beceriksizlikten başka izahı olamaz zira.Ancak geriye bakarsak dediğimiz gibi Uğur Uçar tercihi bu toplu hücumdan dönen topların yaratacağı zafiyet için bir noktaya kadar çözüm olsa da gerçek çözümün çok kaliteli bir stoper ve kaliteli bir ön libero olduğunu düşünmekteydim.Tabi ki Galatasaray mevcut oyun karakteri ile yıldız statüsündeki oyuncuları ile ligin tepesinde olacaktır ve şampiyonluk adaylarından biridir.Ancak pas ekseninde değişen ve gelişen modern futbolun bu temel prensibini yerine getirmeyen karakterdeki hücum varyeteleri ile sağlam defansı ve ayağa iyi top çeviren oyuncuları olan takımlar karşısında zorlanacaktır.Kuşkusuz Türkiye liginde bu dediğimi yapacak takım sayısı azdır bundan dolayı çoğu maç gol sağanağı olacaktır.Fakat Galatasaray’ın daha önce bahsettiğim 5-9 sıraları arasındaki takımlara karşı zorlanacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok bence.Gaziantepspor maçı da buna örnektir.Gelgelelim kaliteli ayakların yanına sağlam bir stoper ve ön libero almayan Galatasaray’ın Avrupa maçlarında zorlanacağını çok net bir şekilde söyleyebilirim.

Sözün özü kaliteli beklentilerin üzerindeki transferlerine rağmen hücum savunma ve ikili bazında çok dengeli bir takım olmadığını düşündüğüm Galatasaray şampiyonlukta benim gözümde % 45 oranında bir şansa sahiptir.

25 Ağustos 2009 Salı

Futbol Şiddet Midir?

Tribünlerin böyle bir sloganı vardır; "Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbol adam bıçaklamaktır." ( Devamı epey var. )

Dün Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçının ardından konuşulası en son gelen konu sahadaki futbol. Asıl olan ise tribünler. Bütün biletlerin tek gişeden satılması, özel güvenliğin yetersizliği, turnikelerin bozulması üzerine kapıların açılması işin yönetim boyutu. Stadyumun tansiyonu ve tavrı üzerinde hiçbir etkisi bulunmayan tribün grupları ve taraftar dernekleri işin bir başka boyutu. Yaklaşık 3bin kişinin ortasına (tribüne) biber gazı atan resimdeki polis güçleri ise bambaşka bir boyut.

Diyarbakır ne yazık ki bir kez daha deplasman tribününün dolu olması durumunu tahammülde sınıfta kaldı. Biri Diyarbakırsporun artık Süper Lig'de olduğunu hatırlatsın..

20 Ağustos 2009 Perşembe

Turkcell Süper Lig Takımları ve Transferleri Hakkında Notlar(3.Bölüm;Beşiktaş)







Sezona Mustafa Denizli'nin ayrılık iddaaları ve Mehmet Topuz transfer krizi ile girdi Beşiktaş.Bu kadar dolu bir giriş hakkında iki kelam etmeden takım değerlendirmesine ya da transferlere geçmek olmaz diye düşünüyorum.

Mustafa Denizli benim açımdan her zaman 6 aylık teknik direktördü sıkışık programlar için.Fazlasında ise sanki konsantrasyonunu kaybediyor.Asaletinden midir rahatlığından mıdır bilinmez ancak idman yaptırayım,takımla içli dışlı olayım gibi hususlar ona göre değil sanırım ki yakın zamanda kendisini Sir Alex'liğe terfi ettirecek bir proje ile geldi Yıldırım Demirören'in yanına.Öyle ki sözde yardımcı antrenörler istiyordu ki bu isimler Güvenç Kurtar tarzı bildiğiniz teknik direktörler olunca detaydan çok genelle ilgilenme fikrini benimsediği kolayca anlaşılabilir diye düşünüyorum.Öyle ki antremanları dışarıdan izleyecekti maçlarda Alex Ferguson gibi taktiğini verip maç bitince evine gidecekti.Ancak Yıldırım Demirören bu fikre sıcak bakmadı ki Türkiye için milat olabilirdi bu teklifin kabulu.

Mehmet Topuz transferinde ise Beşiktaş yönetimi ve Yıldırım Demirören'in Aziz Yıldırım merkezli transfer yapma alışkanlığı hortladı.Öyle ki Mehmet Topuz için Ocak'ta görüşülüp söz alındığı söylenir Fenerbahçe kanadından yönetime yakın kişilerce.Olay şudur;sezon bitince birkaç husus netleştirilip Mehmet Fenerbahçe formasını giyecektir ki bundan Mehmet Topuz'un da haberi vardır ancak sabırsızlığı başına iş açmıştır.Kurnazlık yapmak isteyen Yıldırım Demirören Mehmet'i ikna edip hem Fenerbahçe'nin güçlenmesini engellemek hem de standarttan aşağı bir bonservis vermek istemişti ancak beceremedi sezona başlarken hanesine eksi puan olarak döndü bu olayda...

Kadroya ,transferlerlere ve ilk iki maçta izlediğim Beşiktaş'a gelirsek geçen sezon Türkiye'nin iki egemen gücünün çok az rastlanır şekilde bir arada kötü olmasından dolayı mücadelesi ile şampiyon olmuştu Beşiktaş.Haklı bir şampiyonluktu.Ancak bu sene durum böyle olmayacak gibi.Fenerbahçe'de Galatasaray'da çok çok iddaalı takımlar kurdular ki izlerken Beşiktaş ile aralarındaki farkı görmek zor olmuyor.

Öncelikli olarak 10,5 numara tartışmalarına değinmek gerekirse 1990lara kadar yer eden ''mevkiye göre numara'' sistemindeki 8 numarayı istiyor Mustafa Denizli.Box to box bir oyuncu olacak,pas organizasyonunu yönetecek,şutu olacak,driblingi olacak,koşacak mücadele edecek.Kısacası Gerrard,Kaka bekliyor.Alabilecekleri en hali hazırda oyuncu Deco idi onu da almak 8-0 ın imajından dolayı zor olsa gerek.Böyle ufak detaylar transferde yön veren unsurlardan oluyor ne yazık ki.

Kendi fikrim sistemini değiştirmeyecekse yanlış bir istekte bulunuyor Mustafa Denizli.Tabi ki ben bunu Fink transferi göründüğü kadar kötü olmadığını varsayarak söylüyorum.Zira elinde Tello gibi dribling,şut,ısırganlık,çalım gibi özellikleri olan oyuncu varken pekala 8numara kullanabilir onu.Bir kere böyle bir oyuncuyu gelecek 10,5(?!) numara ile kanada hapsetmek o oyuncunun şut ve çalım özelliğini devre dışı bırakmak demek ki Tello Arda gibi içeri kateden değil dışa ve dike çalım atan oyuncu.Durum böyle iken yetenekli oyuncuyu kanada hapsetmek ona yapılabilecek en büyük ayıptır gözümde.Sadece orta keser sıfıra iner Tello orada fazlasından yararlanamazsın.Oysa ki göbekte oynadığında şutları çalımları ve driblingleri çok etkili oluyor ki 2 maçta da Beşiktaş 'ın en iyi ismiydi ki, bencede; Beşiktaş'ın elle gösterilecek 2/3 oyuncusundan biri.

Durum şunu gösteriyor ki Mustafa Denizli 8 numara (kendi tabiriyle 10,5) alıp Tello'yu kanada atacak.Tello'dan da 4/3/3 ün kanat forveti ne olur ya orasıda ayrı...Orta sahayı transfer,Ernst,Fink şeklinde kuracak .Yeni transfer diye yerine adam almıyor Fink'in,alamaz da...Ancak bende Fink +2 dir hedefleri olan takımda...Tello gibi göbekte çok iyi oynayan adamı(ki 4/3/3 ün orta üçlüsünün iyi sol içidir) kanada atmak pahasına oynayabileceği yere bir oyuncu alınıyor,garip işler...

Oysa ki Beşiktaş 4/3/3 oynayacaksa Keita gibi bir adam bulsa idi(kanattan içeriye kateden) pekala çok hazır bir takım olabilirdi.Kafamda şöyle bir diziliş olurdu benzer bir transferde;
-----Ernst-Uğur-Tello----
Holosko---------------Keita
----------Bobo-------------
ki dengeli ve ısıran bir takımdır bence yukarıdaki takım.Her ne kadar Bobo fenomen Ronaldo'ya benzeyip göbek bıraksa da gezen yapısıyla Nobre'den daha çok uyumludur ilerideki tek oyuncuya.Gerçi ben olsam Nobre+Bobo nun en iyi özelliklerinin sentezini bünyesinde barındıran Batugol'ü kazanmak için uğraşırdım da günü kurtarma peşinde ki Mustafa Denizli 'nin Erhan Güven'i alırken Aydın'ı vermesi ve Batuhan'ı hiç düşünmemesi gençlere bakış açısını zaten özetliyor o yüzden bunu dememiş olalım en iyisi...


Bu arada yukarıda Fink dedikte...Elbet şuanlık bu oyuncuyu değerlendirmek için erken olabilir biz de tersten ,sağdan,soldan kapak yiyebiliriz.Amma velakin benim Olimpiyat stadında izlediğim Fink(Kupa Finalinde) , 2maçtır Tv den izlediğim Fink bonservisi olmaması dışında bir artısı pek olmayan oyuncu.Evet güçlü ve sert ancak Selçuk Şahin'den ne farkı var çözemedim.Yabancı hakkı bu oyuncu ile kullanılır mı koskocaman bir soru işareti.Eğer ki bonservissiz oyuncu istiyorsan Mustafa Sarp'ı bağlasaydın zamanında Fink kadar topçu en az.He bir de Uğur İnceman'a da yazık tipi Alman'a benziyor ama kendisi de Alman olsaydı Fink alınmazdı.Son maçta attığı orta çok ahım şahım olmamakla beraber onu bile Fink'in kesebileceğini düşünmüyorum.Fink'i de çok yerdik ama +2 olabilir pek tabi bizim sorgumuz ŞL 'de oynayacak takımın ''yabancı''oyuncusu mudur dersek daha net anlaşılır herhalde.

Transferlere geçiş yapmışken Ferrari çok müthiş bir adam olmamakla beraber kötü de bir stoper değil.Gökhan Zan'dan sonra Lucio geliyor adama,doğrudur.Ancak 2,5 milyon euroyu eder mi orası ayrı tartışma konusu.

Erhan Güven şanslı doğan futbolculardan.Hep denir ya ''şansım olsa kız doğardım'' diye.Benim de şansım olsa Erhan Güven olurdum diyesim var.Kapatasitesi belli iyi niyetli çalışkan bir oyuncu ancak çalımda yiyor ters kademeyide çok iyi bilmiyor.İbrahim Toraman iyileştiğinde yedek klubesini ısıtır Erhan sanırım.

Sol bek İsmail'in meziyetleri gerçekten bir Türk sol bek oyuncusuna göre çok fazla.Savunma yapamıyor pek,fiziksel temasa çok gelmiyor ancak yaşı çok genç ve çok şey katacaktır üstüne.Tüm maç boyunca bindiren,iyi orta kesen ayağı bu derece düzgün olan bir solbek beni fazlasıyla ümitlendiriyor işallah efendi duruşunu bozup performansını farklı yerlerde fazla göstermek istemez de ; Beşiktaşlı futbolseverler İbrahim Üzülmez'i izlemekten kurtulur demek gerek.

Sağ bek Rıdvan gelecek vadeden bir oyuncu.Öyle ki Fenerbahçe'liyim,Gökhan Gönül'ü çok severim ve beğenirim hatta 15 tane sağ bek say deseniz içine Gökhan Gönül kesinlikle girer ancak Rıdvan'ın top tekniği olsun seriliği olsun Gökhan'ın üstünde,bire bir adam geçme kabiliyetide...Onunda fiziksel eksiklikleri var ancak Beşiktaş 'da yedek oturmak onu çürütmezse 10senenin beklerini aldı Beşiktaş.Oynatılırsa en az Gökhan Gönül olacak kapasite var kendisinde.

Nihat transferi beklenen bir transferdi,bu kadar sakatlık geçirdikten sonra Türk takımlarından başka takım almazdı elbet Nihat'ı ki yuvasına geri döndü.Ben oldum olası Nihat'ın Milli Takımda Çek Cumhuriyeti maçı hariç bir katkısını görmedim hatta bencilliği hep saç yoldurtmuştur bana...Fenerbahçe alsa tüm sistemin içine edebilitesi vardı iyi ki Beşiktaş aldı korkum da üzüntüm de yok bu açıdan.Futbolsever olarak sakatlığını atlatıp önemli Milli maçlar öncesi form tutması en büyük temennim bizi Dünya Kupasına götürsün biz de bu postu bir güzel yiyelim derim.

Kısacası son şampiyon Beşiktaş bence Fenerbahçe ile Galatasaray'ın arkasında kalacak sezon sonunda.4/3/3 oynayacaklarsa açık transferi yapmayıp Yıldıray gibi garip bir iş yaparlarsa bu söylediğimi bir iddaa olarak kabul edebilirsiniz ancak Quaresma tarzı skor üreten pozisyon hazırlayan bir kanat oyuncusu ile iddaalı duruma gelebilir.

Panathinaikos 2 - Atletico Madrid 3


Kendi evinde 3-2 mağlup oldu Yunan ekibi ama bundan daha önemlisi rövanş için hiç de umut vermeyen bir futbol oynadılar. Tribünlerde bunun farkındaydılar ki topun hakeme çarptığı pozisyonlar hariç hiç seslerini çıkarmadılar. Hücumda da savunmada da dengesiz bir takım olmuş Panathinaikos. Standartlarını sağlayamıyorlar ve takım içinde birbirlerini yanıltıyorlar sürekli. Çünkü futbolcu arkadaşının kapasitesini bilmek ister. Hangi durumda başı beladadır, hangi durumun üstesinden gelebilir? Bunları arkadaşlarına yansıtmazsa takım oynu ortaya çıkmaz.

Biraz daha detaylı baktığımızda Panathinaikos'un Galatasaray ile çok büyük benzerlikler gösterdiğini farkediyoruz. Defansif sol, savruk sağ bek ikilisi, göbekte hem kesici hemde yaratıcı oyuncular, solda ve forvette Liverpool eskileri ile Hollandalı bir teknik adam; Henk ten Cate. Durum böyle olunca Galatasaray Şampiyonlar Liginde mücadele etse idi sonuç aynı olurdu iddiası geliyor insanın aklına ama bu Galatasaray'ın Panathinaikos'tan artılarını görmezlikten gelmek olur. Çünkü iki takım için benzer dedik, aynı demedik.

Galatasaray şüphesiz ki kaleci bakımından bir adım önde. Leo Franco her ne kadar asla top class olamamış bir kaleci ise de vasatın altına da kolay kolay düşmedi. Kötü tercihleri takımı zaman zaman yaktı ama ortalama zekanın üstünde bir kalecidir Leo Franco. ( Ortalama zeka derken işin IQ boyutunda değilim. Bizim peder, nam-ı diğer Kaptan şöyle der: "Kalecinin hareketi sana aptalca geliyorsa şaşırma. Her kaleci biraz aptaldır çünkü aptal olmasa herkes oynarken o kaleye geçmezdi." Aslında çok da yanlış değil. Her büyük kalecinin çocukluğunda bir mahalle büyüğünün ona "Pişşt Edwin !! Sen geç bakayım kaleye" demişliği vardır muhakkak. ) Galatasarayın bir diğer artısı sağ kanatta. Leto ve Kewell kumaş bakımından örtüşmese bile en azından Leto sakat değildi diyerek sol kanadı eşleştirebiliyorum. Fakat sağda Keita'nın klasmanında bir topçusu yok Panathinaikos'un.

Bununla beraber, Atletico geçtiğimiz sene yaptıklarından çok da öteye geçemeyecek. Kadrosu neredeyse aynı. Kaleyi uzun yıllar güvenmeyi düşündükleri Asenjo'ya emanet etmişler. Defansa Juanito sol açığa Reyes ve sağ açık Valera takımı bir üst düzeye çıkaracak oyuncular değiller. Yedek kulübesine zenginlik katabilirler sadece ama yerine girdikleri oyuncuların pozisyonlarını doldurabilirler mi tartışılır. Gerçi ben her halükarda Simao yerine Reyes'i oynatırım ya neyse...

Son olarak maçı anlatan spikerin dediği gibi, tek kişilik takım. Artık anlatılması pek lazım görülmeyen adam; Sergio "Kun" Agüero.. Chelsea onun için bir yıl daha beklemek durumunda bugünkü maçtan sonra. Oyuncunun menajerliğini yapan IMG daha fazla tahammül de edemez zaten.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

İkinci Haftanın Karması




Bundesliga'da ikinci haftanın altın karması seçilmiş. Goal.com'un duruma pek itirazı yok ama bu karmaya girdiğinde bu hafta için hiç de sırıtmayacak işler yapan birkaç oyuncuyu da okuyucularına sormuşlar. İşte isimler ve tartışma linki ;

(1) Timo Hildebrand (Hoffenheim)
(2) Nikolce Noveski (Mainz)
(3) Roel Brouwers (Bor. Moenchengladbach)
(4) Sami Hyypia (Bayer Leverkusen)
(5) Artur Boka (Stuttgart)
(6) Christoph Moritz (Schalke)
(7) Eljero Elia (Hamburg)
(8) Elson (Stuttgart)
(9) Mesut Özil (Werder Bremen)
(10) Stefan Kiessling (Bayer Leverkusen)
(11) Mohamadou Idrissou (Freiburg)

Diğer isimler ise; Ze Roberto, Paulo Guerrero, Per Mertesacker, Javier Pinola, Pavel Pogrebnyak, Sascha Riether, Obafemi Martins, Fabrice Ehret, Juan Arango.

16 Ağustos 2009 Pazar

Ve Kabus Geri Döner...






An itibari ile Fenerbahçe yeni stoperini buldu.Tanıdık bir yüz...

Centilmenlik anlayışımı,Fair Play ruhumu asi tavırları ile tam ortadan kıran oyuncudur o.Fenerbahçe'li olarak kolu çıktığı halde top oynayacak bir oyuncunun yokluğunun acısı tarif edilemez,yaşanır herhalde.Ancak o geri döndü.

Bu transfer hakkında yazılacak çizilecek çok şey var ancak doğum tarihi bile meçhul olan ,Brezilya'da Milli Takım'a seçilecek oyuncular için baskı yapan,sayısız bitmemiş davası olan Figer'e kalsın ihale.Bize de Lugano'nun dönüşünü kutlamak kalsın.''Neden uzadı,hani kariyer yapacaktın,ne oldu.'' demeden tadına varalım sahadaki yüreğin dönüşünün.Çünkü biliyorum sahaya çıktığı zaman en büyük Fenerbahçeliden daha büyük olacak.Çünkü biliyorum birisi formasını istediği zaman ''Formam benim için kutsaldır onu değiştirmem.'' diyecek.Ve bunu bilmeyen QTM ''maç sonunda neden formanızı değiştirmiyorsunuz'' diye sorduğunda yapıştırıvercek cevabını:''Benim taşıdığım forma kutsaldır,değiştirilmesini uygun görmüyorum.''

Devamı da var tabi...

Ümit Karan gibi seneleri yerlerde sürünerek,haksız penaltılar almaya uğraşarak geçen futbolcuları sahaya çıktığına bezdirecek.Maçtan sonra ''Lugano ve Edu gördüğüm en kasap ikili sahada yapmadıkları şey kalmadı.'' denildiğinde ''Biz ailemizden aldığımı terbiyede yaptığımız işin iş alanında kalmasını öğrendik.Ayrıca bu oyun erkek oyunudur,sahada bu oyunu yönetecek hakemler mevcuttur.'' diyerek ayarın kralını verecek.

En çok beklediğim ise Elano ile karşılaşması.Biliyorsunuz Brezilya derbisinde yine rakiplerdi,burada yine rakip.Ancak küçük bir anektod var iki oyuncunun geçmişlerinde kesişim noktalarında.

Olay şudur ki Elano bir maç sonrası ''Lugano Brezilya'nın el saldırgan oyuncusu'' der.
Lugano ayarı vermekte gecikmez ve ''Elano bunu benim yüzüme söyleyebilirdi. Basına değil. Biz böyle şeyleri sahada hallederiz.'' diyiverir.

Bilica'nın başına buyruk haline çözüm bulunursa çok iyi bir ikili olacaklar.Ancak şuan için biraz karamsarız tabi iki tane kafayı bozup orta saha semalarında gezen oyuncu var.Daum'a güvenelim der bağlarım postu.

Kısacası; ''Kabus geri döndü.''Fenerbahçeliler için halay vakti yaklaşıyor diyelim.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

Bundesliga'yı Henüz Hazmedemeyenler..


İki haftadan bu yana en çok hoşuma giden detay Almanya'da herkesin ligin değerini yükseltmek için seferber olması ve futbolu güzelleştirmek için elinden geleni yapması. Takımlar pozitif futbol oynuyorlar, hakemler Hoffenheim maçı dışında şimdiye dek hata yapmadılar, tribünler tamamen dolu ve aktif, futbolcular fair-play ruhu içindeler...

Fakat bugün oynanan Köln-Wolfsburg maçında bir kişinin tutumu bu çabaya hiç de uymuyordu. Köln teknik direktörü Zvonimir Soldo. Takımını maç boyunca zaman geçirme yönünde defalarca ikaz etmesi futbolun taktikleri içinde yer bulabilir ama maç 1-0 Köln lehine devam ederken yere düşen ancak herhangi bir sakatlığı olmadığı için ayağa kalkan oyuncusunu "yat yere tekrar, neden kalkıyorsun" şeklinde el işaretleri ile ikaz etmesi, oyuncunun "kalkmış bulunduk artık nasıl yatayım" bakışına hadi ordan jesti ile karşılık vermesinin kameralara yakalanması hiç de şık olmadı. Belki pek çok seyirci bunu farketmedi ama önemli olan herkesin elinden geldiğince marka değerini yükseltmeye çalıştığı Bundesliga'da bu bilince sahip olmayan ve futbolun kirli oyunlarını yansıtmaktan çekinmeyen kişilerin hala bulunmasıdır. Cezasını kesen Dzeko'ya teşekkür, maç boyunca Barragli ve Grafiti diyen TRT spikerine nefretlerim ile..

Bayern Münih 1 - Werder Bremen 1




Sezona zorlu maçlarla başlayan Bayern Münih hala ideal onbirini kurmakta zorlanıyor. Van Bommel'in yükselen grafiği ve Van Gaal'den sonra kaptanlığı sürdürmesi 14 milyonluk Tymoschuk'un gelişi, gönderilmesine kesin gözüyle bakılan Hamit'in hazırlık maçlarında yaptıkları, takımın yıldızı Ribery'nin gidecem(!) diye tutturması ortasahayı bir hayli karıştırmış durumda. Klose ve Gomez'in arkasında bekleyen Toni-Olic ikilisinden bahsetmiyorum bile...

Diğer açıdan Werder Bremen standartlarını korumuş, Diego'nun Juventus'a satılmasından sonra sistem değişikliğine giderek Borowski ve Marko Marin ile 4-4-2'nin bir varyasyonunu elinden geldiğince iyi oynamaya gayret ediyor takım. Frings ve Borowski ortasahanın göbeğinde A milli kalitede bir ikili oluşturuyor. Mesut, Marko Marin ve Aaron Hunt rotasyon içindeler sürekli. Önlerinde ise Bundesliga'ya ağırlığını artık iyice koymaya başlayan Grafite'nin bir beden küçüğü Sanago var. Bu dörtlünün zayıf halkası şüphesiz ki Hunt. Werder bu bölgeye Diego'dan gelen para ile bir transfer daha yapabilir. Yada Rosenberg'in dönüşünü beklemeyi tercih edebilir. Marcelo Moreno sürprizi de var elinde Thomas Schaaf'ın.



Bu sene izlemekten en çok keyif alınacak liglerden bir tanesi şüphesiz Bundesliga. Çünkü bütün bu takımları ve tribünlerin coşkusunun gerçekten çok kaliteli bir de yayıncılık anlayışları var. Şifresiz maç bulmanın eziyete dönüştüğü günümüzde TRT'nin yayın akışı takip edilmeli diyorum.


Turkcell Süper Lig Takımları ve Transferleri Hakkında Notlar(2.Bölüm;Trabzonspor)



Geçen sezon Trabzonspor'un klas forvetleri(!?) Umut Bulut ve Gökhan Ünal daha becerikli olabilselerdi belki bugün Trabzonspor'un başında Ersun Yanal olacaktı.Antreman metodları,duruşu,karizması,konuşması ile Türkiye için fazla gelişmiş bir teknik direktör benim gözümde Ersun Yanal.Bakmayın siz ''Ersun Yanal ile ilk yarı oynanır,sonra takımı düşer'' hurafelerine.Kısa bir araştırma ile böyle bir tablonun çalıştırdığı takımlarda çok az olduğunu;olanın da anahtar oyuncularının sakatlanması sonucu meydana geldiğini göreceksiniz.0'dan kurulmuş bir takım için geçen sene ki tablo benim için fazlasıyla tatmin ediciydi dediğimiz gibi bir de ligimiz seviyesi için first class forveti olsaydı çok daha iyi olabilirdi.

Herneyse Trabzonspor'a dönelim...


Lothar Matthaeus,Sven Goran Eriksson,Klaus Topmöller derken Trabzonspor'un başına Hugo Bross geldi.Açıkçası kendisini çok fazla tanımıyordum ancak şuan ki manzara nokta atışı yapılmış gibi bir hisse kapılmamıza sebep oluyor.Antrenör belli değilken yardımcı antrenör olarak Metin Diyadin'in atanması tartışılacak bir konu.Bross harici bir antrenör gelse idi muhtemelen Metin Diyadin antrenörlük kariyerine 1 aylık bir tecrübe ekleyecekti.Ancak Hugo Bross bahsi geçen antrenörlere göre Dünya Piyasasında adı daha az bilinen bir teknik direktör olduğundan mıdır,huyundan mıdır bilinmez ancak kibirlenmedi ve Metin Diyadin ile çalışmaya devam etti,Metin Diyadin içinde iyi bir deneyim olacak Trabzonspor.

Trabzonspor ortalama üzeri bir kadrosu olan bir takım.Kaleci Tony Silva zaman zaman enteresan işler yapsa da genel itibar ile geride güven veriyor.Yedeği Recep Onur benim Türkiye'de yetenek bakımından ilk 3' koyacağım bir kaleci.Tolga Zengin'de var,iyidir kötüdür orası ayrıca tartışılır ancak Milli seviyede bir kaleci,bu da kalede çok fazla sıkıntı yaşamayacakları fikrinin oluşmasına sebep oluyor bende.

Takıma gelirsek;

sol bek Cale ortalama üzeri bir bek.Trabzonspor için ideal bir isim.Alternatifi konusunda sıkıntı vardı orayıda İsmail ile beraber Türkiye'nin genç ve gelecek vadeden isimlerinden olan Ferhat'ı alıp kapattılar.Defansın ortasında Rigobert Song ve Egemen var.Yedek olan Remzi Giray Kaçar'da gayet iyi bir isim olsa da defans karakteri Song'a benzer olduğu için orada Egemen alternatifsiz kalıyor.Egemen'de Türkiye ligi ve Trabzonspor için gayet iyi bir isim.Korku filminden fırlamış gibi.Sakallarının ürkütücülüğü yeter hiç olmazsa!Sağ bek konusunda sıkıntıları var gibi,Serkan Balcı tam olarak bir bek oyuncusu olmamasına rağmen orayı idare ediyor.Yedeği de Tayfun Cora gibi gözüküyor ki defansın en zayıf bölgesi diyebiliriz.

Orta sahaya geçer isek yaratıcı kanat oyuncularına sahip Trabzonspor.Yattara kendisini ligimizde ispatlamış,Trabzonsporlular için fenomen olmuş bir isim.Enerjisini daha doğru kullanabilse oynayacağı takım Trabzonspor olmazdı muhtemelen,ancak;yetenek olarak olan fazlası başka yerlerden kırpılmış gibi.İlahi adalet..!Kimse mükemmel olamıyor,bu abimizinde başka sorunları var işte.Alanzinho yine opsiyonel bir isim,iki kanatta da oynayabiliyor.Vücudu ligimizdeki sertlik için çok yetersiz olsa da bu sene bu eksikliği yapacağı başka işlerle kapatacak 6 aylık tecrübeye sahip,izleyip göreceğiz neler vereceğini.Bu iki ismi yetenekli ancak çok sorunlu olan Engin Baytar ile yedeklediler.Kendisini verirse Milli Takım'a kadar çıkar Engin Baytar.Ancak tribündekilere hareket yapmayı bırakması şart.Bu arada Avrupa kupasında oynatamayacakları Gabriç'i alanlara selam ediyorum.Bu adam en aşağı bir Alanzinho değilse boş yere iş yapmış sayacağım Trabzonspor'u.Avrupa Kupasında oynatmamayı göze alıyorsan o oyuncun çok kaliteli olacak değil mi?Çok kaliteli olsun ki başkası kapmadan kapmış ol bir Avrupa maceranda yararlanama ama ilerisi için çok iyi bir transfer yapmış ol,lig yarışında önemli bir kozun olsun.

Orta sahanın ortasında defansif olarak oynayan Hüseyin Çimşir'le yol ayrımına gittiler.Hüseyin'de hesapta Rusya'ya gidecekti ancak soluğu Bursa'da aldı.Teksaslılarda saç kalmaz bu sene.(Şaka bir yana Bursaspor için ortalama üzeri bir transferdir Hüseyin.)Hüseyin'in yerine Tjikuzuyı aldılar ki kendisi beğendiğim bir oyuncudur.Karadeniz gecelerine akacak mekan bulamaz ise başarılı olması,katkı vermesi muhtemeldir ki ilk maç itibari ile gayet iyiydi.Yanında çok beğendiğim Selçuk İnan var.Kendisi hakkında garip havadisler alıyoruz;Tjikuzu,Selçuk,Yattara,Engin Baytar çok arıza bir grup olabilirler diyelim.Ancak futbolcuğundan bahsetmek gerekirse Türkiye'de Ayhan'la beraber (ki kendisi Ayhan'dan çoğu konuda üstündür;bknz:şut,pas yüzdesi,hücum özellikleri) çift yönlü orta saha oyuncularındandır.Selçuk İnan 'ı Zafer Yelen'le yedeklediler ki yine çok akıllı bir iş yaptılar.Bu ülkeye gelen gurbetçilerin %80 inin başarılı olduğunu düşünürsek iyi bir transfer Zafer Yelen.Ceyhun Gülselam'ı en sona bıraktım zira takımın jokeri kendisi.Ön libero,stoper,beklerde oynayabilecek bir isim,ilk maçda ki şutlardan sonra ''sen neymişsin be Ceyhun'' dedirtti bize.Ümit Milli Takımda oynarken böyle işlere girmiyordu,topla arası iyi savunma oyuncusu sıkıntısı çektiğimiz şu zamanlarda Milli Takım içinde ilaç olabilir kendileri.

Forvetde alternatif sıkıntısı var gibi.Umut ve Gökhan Trabzonspor için yeterli ancak her an kafada kalan son saçı yoldurabilecek potansiyelde dengesiz isimler.Yedekleri paf takımda epeyce gol atan Göksu Alhas ve yetenekli ancak önünde uzunca yol olan Barış Memiş..Göksu'yu orta saha gösteren transfermarkt sitesi sahiplerine de bir selam yollamadan olmaz tabi.

Futbolda kafa çok önemli bir unsur.Umut Bulut'da Gökhan Ünal'da Semih Şentürk'den daha hızlı,daha iyi adam eksiltebilen isimler.Ancak Semih Şentürk'de bu isimlerde olmayan birşey var.İşte onun adı futbol kafası.Çoğu özelliği 10 üzerinden 5,5/6 olan Semih Şentürk'ün Milli Takım santraforu olmasını başka bir kavramla açıklayamayız herhalde.Bir de çalışma azmi olabilir tabi...Hızı ve hızlanması 10 üzerinden 8,birebirde adam ekarte etme kapasiteleri 10 üzerinden 6,5,karşı karşıya gol kaçırayingi 10 üzerinden 10 olan isimler Gökhan ile Umut.Semih'in ise belki hızlanması 6,5tur,uzun mesafe hızı 5,5,oyun kafası ise 10 üzerinden 10.İşte bunun sayesinde topu nereye ne zaman atacağını,hangi direğe koşacağını,nereye şut atacağını çok iyi biliyor.Geçen sene aralarında Semih Şentürk olsa idi şampiyon olabilirlerdi.

İlk maç itibari ile paslaşan yardımlaşan bir görüntü çizdi Trabzonspor.Sağlam stoper ikilisi,bindiren bekleri,birbirini tamamlayan göbek oyuncuları,yaratıcı kanatları ve dengesiz forvetleri ile çok ummadık galibiyetler alabilir ummadık mağlubiyetlerde alabilirler.Ancak ben oynadıkları oyunu beğendim.Bross akıllı adammış,0 dan bir sistem kurma yerine olanın üstüne koymayı tercih etti.Kendisine notum 10 üzerinden 7,5'tur an itibari ile.Serkan Balcı ile de pas yaptırabiliyor ya tebriği hak ediyor.

En büyük handikapı şehir baskısı ve buna mukabil gelişen istikrarsız sonuçları Trabzonspor'un.Eğer ki bunları aşabilirlerse 3. olmak için Beşiktaş ile beraber %50 şansa sahipler gözümde.Aşamazlarsa 4. olacaklardır bence.

Tuncay Şanlı




















Ada hevesini alan Tuncay için geri dönme vakti yaklaşıyor gibi.Birçok kez ''Türkiye'ye dönersem oynayacağım takım Fenerbahçe olacak.'' şeklinde konuşan Tuncay menajerinin taban tabana zıt açıklamalarına rağmen Fenerbahçe'ye;yuvasına dönmek istiyor.
Şuan için en önemli engel Tuncay'ı bonservissiz kaptıran Fenerbahçe'nin herhangi bir kiralama bedeli ödememe isteği.Tuncay'da klubüne ''Ben yuvamdan size bonservissiz geldim,yapın bir güzellik(!?)'' tarzı baskıda bulunuyormuş.
Boro'nun kararlı tutumu sürer ise veya Almanya&İngiltere kluplerinden iyi bir bonservis bedeli ödenirse Tuncay'ı Fenerbahçe'de görmek epey zor olacaktır.Ancak bu transfer için son ana kadar beklenileceği gelen haberler arasında...
Bilindiği üzere Tuncay'ın askerliğinin süresinin kısalması için yurtdışında futbol hayatını sürdürmesi gerekiyor.Ancak kiralama formülünde Boro'nun işçisi gibi buraya gelmiş olacak ve herhangi bir problem unsuru oluşmayacak.
Fenerbahçe'nin ''Cesur Yüreği'' Tuncay konusunu ve gelişmeleri hep beraber takip edeceğiz,ancak şuan ki durum yukarıda anlatılandan ibarettir.

Bu arada haftaya cuma gününe kadar stoper transferini muhtemeldir Fenerbahçe için.

Tuncay transferi gereksiz gibi gözükse de korkunç bir derinlik oluşacak orta sahanın ilerisi için.Defans için yorumumuzu stoper transferinden sonra yaparız efendim...

Mark Gonzalez


Real Zaragoza'dan sonra düşüşüne şaşırdığım ikinci takım oldu benim için Betis. Ortalamanın üzerinde bir kadroları vardı oysa. Hemen her bölgede ligi tanıyan yada kalbur üstü oyuncuları mevcuttu. Ancak olan oldu, şimdi ikinci ligde bir sene zaman geçirip La Liga'ya geri dönecekler. Bu zaman kaybına tahammülü olmayan oyuncular da var elbette. Bunlardan biri de Mark Gonzalez.

Şili Milli Takımında da forma giyen oyuncu CSKA ile 5 yıllık sözleşmeye imza attı. Resmi sitelerde rakam olmasa da hemen her kaynakta bonservis bedeli olarak 6.5milyon€ geçiyor. Zhirkov'u Chelsea'ye gönderen CSKA böylece sol açıktaki boşluğunu da doldurmuş oluyor. Her ne kadar Zhirkov üst düzey bir futbolcu olsa da Rusya ligi için aradığı yeterli ismi buldu Zico, Caner'in de kulübeden çıkma umutları başka bahara kaldı tabii ki. Son 4 sezonunda da 25 maçı geçemeyen oyuncu da sonuda istikrar yakalayabileceği kulübüne kavuşmuş oldu.


13 Ağustos 2009 Perşembe

Sevgi İnsanı Maradona



















































Arjantin-Rusya maçında Maradona ile Datolo'nun gol sevinci görülmeye değerdi.Kucak kucağa zıpladılar desek yeridir...Güzel bir görüntüydü,teknik direktör oyuncu ilişkilerinin belki bu kadar samimi olması garip gelebilir ama Maradonanın ne derece sevildiğini açık açık gösteriyordu manzara.
Ee meraklandık bizde,sevgi insanı Maradona'nın başka şevkat gösterileri var mıdır diye.Birkaç resim bulduk haliyle.
Gerçekten sevgi insanıymış Maradona...

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Turkcell Süper Lig Takımları ve Transferleri Hakkında Notlar(1.Bölüm)
















Kayıt..!

Ligimizde dört büyük diye adlandırılan takımların transferlerini ayrı ayrı değerlendirmeyi düşündüğüm için şuanlık kalan 14 Süper Lig takımının transferlerinden tanıdıklarım hakkında bilgi vermek,genel bir değerlendirme yapmak ve kafamda oluşan tahmini sıralamalarını belirtmek amacıyla bu postumda büyük takımları es geçiyorum.İlk olarak 14 takımımızdan başlama sebeplerimden bir tanesi de yıldan yıla daha güçlü takımlar kurup transferlerini birkaç takımımız hariç belirli mantık çerçevesi içinde yürütmeleri ve bundan dolayı duyduğum mutluluk oldu.Girişi kısa kesip transferlere dönelim.(Blogun hayırlı olması yapacağımız hataların,sürç-i lisanların affolması dileğiyle… )

Diyarbakırspor:Lige yeniden dönen Diyarbakırspor klasik bir şekilde kadrosuna Süper Lig havası solumuş birkaç futbolcu transfer etti.Şener Aşkaroğlu,Tolga Doğantez,Musa Büyük,Mamadou Diallo ve zamanında Trabzonspor’da top koşturan Erdinç Yavuz bunlardan birkaçı.Birde Ayman Abdelaziz var tabi ancak onun transferini tecrübeden ziyade Mourinho’nun Maniche ‘e yaptığı manevi babalık türevi bir sebepten dolayı yapılan transferlerle aynı kefeye koymak lazım sanırım.Yine zamanında umutlu gözlerle gelişimi takip edilen ancak bekleneni çok fazla ortaya koyamayan Erdal Güneş Diyarbakırspor’un transferlerinden birtanesi…

Yine alt kademe.liginden gelen takımlar için klasik olmuş şekilde kim olduğu bilinmeyen birkaç yabancı isim almışlar ki ne yapacakları ne koyacakları ciddi soru işareti.

Andres Mendoza transferi var bir de tabi…Bu yazıya ilham veren oyunculardandır kendisi.Diyarbakırspor’a Mendozayı getirmek kariyeri ne kadar düşüşte olursa olsun başarıdır benim gözümde.İzlenilesi bir transfer-oyuncudur.Club Bruggeda tanıdık kendisini,gezici tayfadan olduğunu yıllar gösterdi…Bulunduğu takımlardan hangi sebeplerden ayrıldı bilinmez ancak küçük bir polyanacılık oynarsak Brugge da ki performansının %75 i Diyarbakırspor için büyük kazançtır.

Kasımpaşa:Alt kademeden gelen takımların klasik transferleri demiştik Diyarbakırsporda.Olayın özünü eğer ki doğruysa (transfermarkta göre doğru?) Fatih Akyel ve Ali Güneş özetliyor.Galatasaray’da Erkan Ferin alınmış.Yine Diyarbakırsporda belirttiğimiz gibi kim olduğu belirsiz transferleri var Petr Bolek,Martin Maran,Petr Pavlik isimlerinde.Ancak yöneldikleri ülkeler fikrime göre yönelinmesi mantıklı ülkeler.Slovenya,Slovakya ve Çek Cumhuriyetinden az maliyetle kaliteli oyuncular bulmak ara sıra mümkün olabiliyor,işallah beklenileni verirler.

Mendoza tarzı bir transferide Kasımpaşa yapmış.Boukhari ligimiz ve Kasımpaşa için iyi transfer.Kariyerine bakınca zaten bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz.Yine Cristian Keller transferi var ki bu da yıllardır hayalini kurduğum büyükler haricinde kalan takımların yapacağı transferlerden biridir.

Bir de Andre Galiassi ve Diego Ruiz isimli iki transferleri var.Cluj takımından geliyorlar,Cluj’un geçmiş yıllarda Şampiyonlar Liginde ki sürpriz çıkışında pay sahibi olan oyuncuların profillerini göz önünde bulundurursak iyi transferler olabilir bu isimler.

Manisaspor:Ferhat Çökmüş,Mehmet Nas,Kemal Okyay yukarıda bahsedilen mantık ürünü transferler.(Bknz:Süper lig havası solumuş tecrübeli oyuncular almak)İmkanlar dahilinde Rahim Ouedraoğo isimli bir futbolcu transfer etmişler ki tanımamamız doğal sanırım.Jimmy Dixon ve Josh Simpson adlarında,isimleri güzel,geldikleri takımlar umut veren ancak kendileri soru işareti olan isimlerde var transferleri arasında.Takıma katılan ‘’yıldız’’ denilebilecek isim Trabzonspor’un çok fazla kullanmadığı Isaac.Holosko’nun zamanındaki Manisa performansının benzeri bile kademe atlatabilir Manisa’ya…Kadrolarında büyük takımların belalısı Cenk İşler,daha önceki Süper Lig performansı iyi olan Marques,Güven Varol ve Nizamettin Çalışkan gibi iyi isimlerde bulunduruyorlar.Ancak Ufuk Ceylan ve Sezer Öztürk problemini biran önce çözmeleri gerekiyor zira bu oyuncular mevcut kadroda epey önemi olan isimler.Olası bir ayrılık durumu için şimdiden planlamalarının olması şart.

Antalyaspor:Fenerbahçe altyapısından çıkıp Anadolu takımları için yeterli performans veren Kerim Zengin ve Gürhan Gürsoy,Ankaraspor’un tecrübeli stoperi Radoslav Batak,Turkcell Süper Lig’in Cenk İşler gibi daimi figüranı Veysel Cihan,öldürücü driblingleri olan Pini Balili…Ömer Çatkıç,Ali Zitouni,Fatih Ceylan,Orhan Ak kadrolarındaki diğer önemli isimler.He bir de güreşçi Djiehoua var.Ligi nasıl bitirecekleri tamamen Mehmet Özdilek’in yetenekleri ile şekillenecek.

Eskişehirspor:Belki Batuhan için bir formül üretilemedi fakat Youla’nın takımda tutulması,tarz olarak Batuhan’a benzetilebilecek ancak yetenek olarak yanından geçemeyecek olan Mehmet Yılmaz transferi,Ümit Karan transferi ve Fenerbahçe’den Burak Yılmaz’ın kiralanması belirli bir plan sahibi olduklarını gösteren somut veriler.Ek olarak neden böyle olduğu bilinmez ancak sorun adam ilan edilen Ragıp Başdağ transferi Es Es için nokta atışlar denilebilecek transferler.Ortalama bir kadro bu transferlerle bir üst seviyeye taşınmıştır ,lig mücadelesi için yeterli olup olmadığını ise zaman gösterecek.

Ankaragücü:Bu sene enteresan işler yapan takımlardan birisi de Ankaraspor.Vassell’i ikna eden yöneticilerine plaket vermek lazım herhalde…Bugüne kadar bu ligde ne yaptığını pek anlayamadığım takımlardan biri için bu transfer epey zor olsa gerek.Bununla da kalmayıp Ian Henderson isimli Luton Town’da top oynayan bir ismi almışlar ki Ankaragücü tarzı takımlar Afrika’dan değil de İngiltere’den transfer yapınca insanın şaşırmaması ve bu oyuncuyu merakla beklememesi düşünülemez herhalde.Yine yetinmeyip Antwi Godwin’i almışlar Liverpool’dan.Böyle heyecan verici transferler arasına klasik şekilde Sosibo ve Senamela isimli iki Afrikalı vatandaşı eklemişler,iyi midir kötü müdür ben seçemedim,siz karar verin.Sao Caetano’dan gelen Diego Padilha’yı atlamamak lazım ,defans mevkisine aldıkları bu Brezilyalıyı da büyük maçlarda dikkatle izleyeceğim.Cihan Haspolatlı ve Koray Çölgeçen’de Ankaragücü için iyi transferler.Ligin renkli takımlarından olmaları muhtemeldir.

Denizlispor:Fahri Tatan ve Murat Hacıoğlu gibi büyük takımlarda oynamasalar da bulunmuş isimler Denizlispor seviyesinde takımlar için kuşkusuz iyi transferlerdir.Gurbetçi oyuncu Ahmet Cebe’yi de kadrolarına katmışlar ki bu ülkeye gelen gurbetçilerin genel olarak performanslarına bakarsak(Ali Güneş ve Mustafa Doğan’ın bile katkıları ortada) iyi bir transfer olabilir.Ancak ben ilk maçtaki Denizlispor’u yabancılarına ve beğendiğim hocalarına rağmen çok kötü buldum.Ne oynamaya çalışıyorlar,ne yapıyorlar belli değil.Başlık transfer olduğundan ‘’ışık skandalına’’ hiç girmeyeceğim.Kendileri de jenaratörleri gibi ışık vermiyor diyerek bitireyim Denizli’yi.

Gençlerbirliği: Labinot Harbuzi …Klasik İlhan Cavcav transferi.Fm oynarken mi aklına geldi bilmiyorum ancak iyi iş çıkarmış olmaları muhtemeldir.Bir de Tomas haberleri dolanıyor ortalarda o transferde gerçekleşirse İlhan Cavcav bu sene cidden doğru işler yapmış olacak.İlhan Cavcav demişken;Doll’u takım başına getirmesi ne kadar ilginç ise pilot takımı Hacettepe’de ne kadar iyi topçu varsa hepsini toplaması da bir o kadar ilginç .Hacettepe’yi amatöre kadar yollayıp geçen seneki tartışmaların bir daha çıkmamasında kararlı sanırım.Gurbetçi pazarına yöneldiğini görüyoruz .Başkent ekibinde ismi sıkça konuşulmaya başlanan Sinan Ayrancı’yı da merakla bekliyoruz.Aykut Demir yine Ümit Milli takımın stoperlerinden ve önemli bir transfer olabilir,bu iki oyuncuyu birkaç seneye İstanbul’da görmemiz de muhtemeldir.Sezai Zehiroğlu isimli bir oyuncuyu Hoffenheımdan aldıkları gözüküyor transfermark’da.Kimdir,nedir bilmem pek mümkün değil ancak bu gurbetçi oyuncuyu da dikkatle izleyeceğim.Dikkat edeceğim ve dikkat etmeniz bir başka isimde Karşıyaka’dan geri döndürülen Ferhat Kiraz ki eğer ki gelişimini tamamlarsa önemli bir oyuncu olacaktır.Serdar Kulbilge transferi iyi transfer.Türkiye’nin iyi kalecilerindendir kendisi.Genç ve gurbetçi oyuncularının kaderini çizeceği Gençlerbirliğini ve geçen sene iyi bir sıçrama yapan Mustafa Pektemek’in alacağı yolu büyük bir merakla bekliyorum.

İ.B.B:Bu takımı zerre kadar sevmediğimi belirterek başlayayım söze.Haksız penaltıların değişmez adresi Arif Erdem’in teknik kadroda yer almasından mı yoksa transferlerinin kaynağından dolayı mı bilmem ama bu tip oluşumların bu seviyede mücadele etmesi sorgulanılası bir durum bence...

Takıma ve transferlere dönersek Olimpik Milli Takımında gösterdiği performansın benzerini hayatı boyunca gösteremeyip;yerden gelen topa kafa atmak havadan gelen topa karateciler gibi tekme sallamak sureti ile Karate Kid lakabı alan Can Arat bu sene kadroya katılan yeni isimlerden.Herve Tum-Konfory Sylla ikilemesi önemli bir isim kaybetmelerine karşın önemli kazançlar olarak gözüküyor.Batan gemiden kaçan Oğuzhan’ı da havada kapmışlar.Bir de Türk Henry Taner Gülleri var tabi…

Kadrolarında Beşiktaşlı ‘’akıllı’’(?!) İbrahim’in (tahmini olarak)genç hali olan Gökhan Süzen (ki basın ilk maç itibari ile kendisini çok beğenmiş),Vinicius,Fenerbahçe çıkışlı olan kaptanları Efe İnanç,Gustavo Bebbe,Kartalspordan geçen sene alınan ‘’Büyük’’ İskender Alın ve enerjisini hipodromlarda harcarsa kendisine ve Türk Futboluna yazık edecek olan İbrahim Akın gibi isimler mevcut.Ben ilk maçlar itibari ile yetersiz gördüm bu takımı.Ancak Vinicius,Bebbe,Taner’in katılımının bu çehreyi nasıl değiştireceğini görmek lazım.

Ankaraspor:Yukarıda bahsi geçen takımların bir kısmında antrenör değişiklikleri yaşandı ancak bana alışılmışın dışında gelen iki teknik direktör seçimi var.Birisi Gençlerbirliği yaptı diğerini ise Ankaraspor.

Takıma katılan potansiyelli gençlerden ya da başka sebeplerden ötürü Almanya’da gençlere önem verdiği söylenilen bir antrenör getirildi Ankaraspor’un başına ki kendileri Jürgen Röber olur.Bu da dikkat çekici bir gelişme kendi adıma…Ne olduğu belirsiz antrenörlerdense böyle tercihler beni mutlu ediyor.

Transferlere dönersek,bundan önceki takımlar için giden oyunculardan bahsetmedik ancak Ankaraspor’dan çok önemli bir oyuncu ayrıldı,ondan bahsetmezsek olmaz sanırım.Özer Hurmacı…

Kendisini Ankaraspor’da yeterince gösteren büyük yeteneğin Fenerbahçe’ye ne şekilde ve nasıl adapte olacağı şüphesiz merak konusu.Ankaraspor’un onun eksikliğini nasıl kapatacağı ise bende daha büyük bir merak uyandırıyor.

İsmi önemli takımlarla anılan buna istinaden sözleşmesi uzatılan Özgür Çek garip bir şekilde Ankaraspor’a geldi,yetenekli olduğu muhakkak ancak bu seviyede ne derece katkı vereceğini hep beraber göreceğiz.İlhan Parlak’ın son şansı diyebiliriz ,bu onun en önemli maçı ya rüştünü ispat edecek ya da daha alt klasman takımlarından birinde yer bulur kendisine.

Türkiye’nin önemli yeteneklerinden Aydın Karabulut afedersiniz ancak büyük bir kazık sonucu Ankara’ya katıldı,iyi de oldu gelişimini tamamlayıp A Milli Seviyeye ve tekrar büyük takımlara dönmesi için bulunmaz fırsattır bu onun için.Kiradan dönen isimlerde var ancak ben bu üç yetenekli futbolcudan bahsetmek istedim,ligde ne yapacağını merakla beklediğim bir başka takımda Ankaraspordur.Ki Anıl Taşdemir,Umut Sözen ve Theo Weeks gibi potansiyelli oyuncularıda var,dikkatle izleyiniz.

Kayserispor:Bu transfer döneminde ciddi bir atılım yaptığı söylenebilecek takımlardan biriside Kayserispor.Olaylı bir şekilde kendisini çok beğendiğim James Troisi’yi aldılar ki istikrar sağlamayı becerirse kendiside büyük transferler yapabilecek yetenektedir gözümde.Genç Milli takım kaptanı Serdar Kesimal’i Kölnden ,adından bahsedilmeye başlanılan Semih Aydilek’i Birminghamdan,Yaser’i Kartalspordan,Ümit Milli Ömer Şişmanoğlu’nu St Pauli’den alarak önemli bir iş yaptılar zira bahsi geçen oyunculardan minimum ikisi 5 sene içinde İstanbul’a gelecek oyuncular arasındadır.Eren Güngör’ün tadı damaklarında kalmış olacak ki Altay’da ki madeni keşfetmişçesine her transfer dönemi ziyaret ediyorlar İzmir ekibini.Merter Yüce ve çok methedilen Gökhan Değirmenci Altaydan Kayserispor’a katılan isimler.

Bir de transferi yılan hikayesine dönen Mehmet Topuz’un transferinden müthiş karlı çıkarak Gökhan Emreciksin gibi futbolundan daha çok başka yönleri sorgulanan ve futbolunu tekrar göstermek isteyecek bir isim transfer ettiler.

Bombaları ise Ariza Makukula.Puroviç’in bu ülkede kalmasını isterdim ancak Makukula gibi ismi iki sene içinde çokça Galatasaray ve Beşiktaş ile anılan bir oyuncuyu transfer etmeleri de Kayseri için önemli transferdir.

Tolunay Kafkas antrenörlük adına eğer ki azıcık donanımlı ise,gençleri eğitecek bilgi birikimi var ise Kayseri çok dinamik bir takım olabilir.Kaderleri Tolunay Kafkas’a bakar kısaca…

Gaziantepspor:Tolga Seyhan,Recep Biler,Tevfik Köse yi alan Gaziantep’de kaliteli kadrosunu geliştiren ekiplerden.Üstüne Batuhan olsa idi işin kreması olacaktı ancak asi çocuğumuz Batuhan Antep’de takılacağı bir bar olmadığı haberini almasından sebep bu transferi istemedi.(?!) Olayın içyüzü elbette bu değil ancak söz konusu Batuhan Karadeniz olunca durup düşünüyor insan tabi…

Beşiktaş’a İsmail’i vererek İsmail’in gelişimi açısından doğru bir karar verdiklerini düşünüyorum.Aldıkları para muazzam ,üstüne birde Serdar Kurtuluş gibi bir oyuncu alınınca satmasalardı büyük yanlış yaparlardı düşüncesindeyim.

Beşiktaş altyapısından Sezer Sezgin alınmış.Nedir ,necidir pek bilmiyorum ancak Galatasaray altyapısından alınan Gökhan Öztürk bahsedildiği kadar futbolcu ise Gaziantep de çok durmaz diye tahmin ediyorum.

Bursaspor:Belirli bir plan dahilinde iş yapan takımlarımıza bayılıyorum.Bursaspor’da taraftarından dolayı duyduğum sempatiyi buram buram mantık kokan transferleri ile ikiye katladı.

Nedir plan?Başarılı olan kadroyu mümkün olduğunca çok dağıtmadan nokta atışları yapabilmek…

Galatasaray’a bonservisi ile giden Mustafa için bir hamle yapamadılar ancak yine Türkiye’de Mustafa Sarp kadar hatta daha fazla bilinen (oyunculuğu tartışılır) Hüseyin Çimşir’i alıyorlarsa ve bu işi bedelsiz yapıyorlarsa takdiri hak ediyorlar bence.Burada olay Hüseyin’in Maradona olması değil (ki cidden bu yaşına kadar bu alanda var olmasını hayretle karşıladığım oyunculardandır) bonservissiz kaptırılan bir oyuncunun standartında Trabzonspor’un kaptanının alınmasıdır.Kafalarda ‘’Mustafa giderse Hüseyin’i alırız ,Mustafa kadar faydalı olur’’ fikrinin olmasıdır.

Beşiktaş’ın çok bahsettiği etik vb. değerlerini hiçe sayarak daha önceden yaptığı mantıksız , hiçbir kalıba sığmayan oyuncularını şutlama çalışmalarından nasiplenerek Zapotocny’i kadrolarına kattılar ki bence yine Bursaspor için İtalya kariyeri olan bir oyuncu iyi oyuncudur.İvan Ergiç’i nasıl aldılar anlamadım,bu işte bir şey mi var merak etmiyor değilim.O da tarafımca merak edilen oyuncular arasıda.Pablo Batalla’da mantıken doğru isim,Khimkiye giden Romeshenkonun yerine Arjantin’in bilinen takımlarından yapılan bir transfer.Taraftarı ile bütünleşerek çok can yakabilir Bursa.

Sivasspor:Gelen oyuncuların kalitesi mevcut sisteme uyumu tartışılır ancak Bülent Uygun’un iyi teklifler karşısında akılları cidden karışabilecek isimleri elinden çıkartmasını takdir ediyorum.

Belirli bir doygunluğa ulaşmış oyuncuları kadrodan çıkartıp yeni birileri ile mevcut sistemi devam ettirme çabasını takdir ediyorum.

Söylemleri ,tavırları tartışılır ancak modern anlayışı sebebiyle Bülent Uygun’u takdir ediyorum.

Ne kadar bir başarı sonrasında takımının başından ayrılmak isteyen hocaları bugüne kadar garipsesem de Bülent Uygun bunu bana ilk olarak düşündüren ,sindirten hocadır.Başarısız olacağı bir Şampiyonlar Ligi macerası kapı gibi ortadayken, yürekli bir şekilde garip tavırlarını devam ettirmeyip baş koyduğu yolda Sivasspor’u daha yukarılara taşıma gayreti takdir edilir cinsten ancak nacizane düşüncem şudur ki;Bülent Hoca burada misyonunu tamamlamıştır,onun için burada daha fazlası yoktur.Ne şampiyonlar liginde bir başarı,ne Uefa’da ciddi bir başarı…Ne de geçen seneki gibi kötü yakalanabilecek Galatasaray ve Fenerbahçe.Ligde 5 . olması bile bu sene itibari ile başarı sayılabilecek konumdadır Sivas.Durum böyle iken Bülent Hoca’nın da düşünmesi gerekiyor diye düşünüyorum.Kendisi yükseltti bu çıtayı.Onun altında kalması durumunda bugüne söylediği garip sözlere rağmen yaptığı piyasa geçen sene sonundaki gibi olmayabilir.

Transferlere gelirsek kağıt üstünde bana göre çok mantıklı..Bilica’nın kendisine gelen tekliften sonra kafasının karışacağının düşünülüp para+Yasin karşılığında satılması gayet doğru bir hamle mesela…Biraz kantarın topuzu İbb den yana olsa da Erman Kılıç’ın alınması doğru bir hamle…Abdurrahman’ın Uğur ile yedeklenmesi,Mehmet Yıldız’ın Ersen Martin ve tarz olarak kendisine çok benzeyen İbrahim Şahin ile yedeklenmesi Cihan Yılmaz’ın alınması,Hannover’den Ferhat Bıkmaz’ın transferi ve teknik olarak Herve Tum ile kıyaslanmayacak Agbetu’nun transferi mantıklı geliyor ilk bakışta.Sylla yı Mbemba ile değiştirdiler bir tek o soru işareti kafamda.

Tecrübesizliklerinin kurbanı olmayıp Belçika’da karizmayı o derece çizdirmeselerdi (ki bunda Mehmet Yıldız ve Sezer Badur’un olmaması büyük etkendir bana göre) ciddi bir hava yakalayabilirlerdi.Ancak an itibari ile Mehmet’in gelip takımı toplamasından başka yapabilecek bir şey pek gözükmüyor.

Bir de Omotoyossi transferi söz konusuydu ki o da bu yazının ilham kaynaklarındandı.Kendisini merakla bekliyorum,transferinde son aşamada pürüzler çıkmıştı transferinin tamamlanıp kendisini Turkcell Süper Lig de izlememizi temenni ediyorum.(Transferlerin kaynağı Transfermarktdır.)

Son olarak kimi oyuncular var ligimizce geçen sene sıçrama yapmış,kimileri ise beklenileni verememiş...Kimi oyuncular da var, yetenekleri sayesinde adından epey söz ettiren...İşte bunlardan derlediğim bir liste.

Performansını merakla beklediğim Türk oyuncular:

1-Sercan Yıldırım(Bursaspor)
2-Aydın Karabulut(Ankaraspor)
3-Özgür Çek(Ankaraspor)
4-Ferhat Kiraz(Gençlerbirliği)
5-Mustafa Pektemek(Gençlerbirliği)
6-Gökhan Öztürk(Gaziantepspor)
7-Sinan Ayrancı(Gençlerbirliği)
8-Semih Aydilek(Kayserispor)
9-Ömer Şişmanoğlu(Kayserisor)
10-İlhan Parlak(Ankaragücü)
11-Cihan Yılmaz(Sivasspor)
12-Burak Yılmaz(Eskişehirspor)
13-İbrahim Akın(İstanbul Büyükşehir Belediye)
14-Gökhan Emreciksin(Kayserispor)
15-Ferhat Bıkmaz(Sivasspor)

Performansını merakla beklediğim yabancı oyuncular:
1-Darius Vassell(Ankaragücü)
2-Makulula(Kayserispor)
3-James Troisi(Kayserispor
4- Andres Mendoza(Diyarbakırspor)
5-Labinot Harbuzi(Gençlerbirliği)
6- Nourdin Boukhari(Kasımpaşa)
7- Ivan Ergiç(Bursaspor)
8-Antwi Godwin(Ankaragücü)
9-Cristian Keller (Kasımpaşa)
10- Pablo Batalla(Bursaspor)
11-Isaac Promise(Manisaspor)
12-Ian Henderson(Ankaragücü)
13-Diego Ruiz (Kasımpaşa)
14-Calvin Sosibo(Ankaragücü)
15- Josh Simpson(Manisaspor)

Tahmini sıralama gruplarım ise şu şekildedir;

5-9 sıraları arası
Bursaspor
Gençlerbirliği
Gaziantepspor
Kayserispor
Ankaraspor
10-12 sıraları arası
Ankaragücü
Sivasspor
Eskişehirspor
13-18 sıraları arası
Antalyaspor
İstanbul Büyükşehir Belediye
Denizlispor
Kasımpaşa
Diyarbakırspor
Manisaspor
Related Posts with Thumbnails