26 Ağustos 2009 Çarşamba

Turkcell Süper Lig Takımları ve Transferleri Hakkında Notlar(4.Bölüm;Fenerbahçe ve Galatasaray)







Türk futbolunun lokomotifleri ve en çok şampiyonluk yaşayan iki takımına geldi sıra.


Geçen sene ligi daha üst sırada bitirmesinden dolayı Fenerbahçe’den dalalım lafa.

Geçen sezon Fenerbahçe için bir enkaz vardı ortada.İki çıkar yolu vardı.Ya dışarıdan bakıldığında macera gibi gözükecek sistem hocaları ile yeni bir yapılanma.Ya da bu ülkeyi tanıyan hocalar ile kalınan yerden devam etme.Fenerbahçe bence doğru olanı yaptı.Tarihin çoğu kesitinde (Fenerbahçe tarihi boyunca da denilebilir aslında)müthiş sistemli bir yapıda (gerek futbol takımı, gerek idari) yönetilmeyen Fenerbahçe’nin geçen senenin kan uyuşmazlığından dolayı üzerlerinde toz olan değerli taşlarını çöpe atıp yeni taşlar değerli parçalar bulması,bunların Fenerbahçe camiasına alışması,yeni bir takım ve sistem oluşması zor gerçekleşecek bir olaydı.Uzun vadede olabilitesi tabi ki var ancak Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın buna sabrı yoktu.Doğru bir analiz ile geçen seneki kötü performansın sebepleri ortaya döküldü,takımda fazlalığın %90’ı temizlendi ve modern futbolun hemen hemen her sisteminde oynayabilitesi olan oyuncular alındı.Bu oyuncuların Anadolu’nun en klas oyuncuları olduğunu belirtmekte de fayda var.


Geçen sene ki kötü performans demişken…Şampiyonlar liginde çeyrek final nasıl kimi eksiklikleri örtüp takıma çok az takviye ile yeni sezona girilmesine sebep olmuşsa geçen sene ki tablo da farklı açıdan benzer bir sonuç doğurdu bence.En azından Fenerbahçe taraftarına bakınca bu gözüme net bir şekilde çarpıyor.Öyle ki Fenerbahçe geçen sene 4. olacak kadroya sahip takım değildi.Zaten önemli maçlardaki performansı gücünün is

patı şeklinde önümüzde duruyor.Anadolu takımlarına karşı oynanan maçlardan motivasyon eksikliği Fenerbahçe’ye 0 puan olarak döndü ki bu ligde şampiyonu Anadolu Takımları belirliyor,bunu belirtmekte fayda var.Tabi ki takımda aksayan kimi bölgeler vardı,kimi oyuncular Fenerbahçe klasında değildi.Ancak yine de kadro kalitesi olarak geçen sene iyi durumdaydı Fenerbahçe.Bu sene de…


Birçok önemli transferi oldu Fenerbahçe’nin.Ancak bunlardan en önemlileri (ki birbirinden ayıramıyorum) C.Daum ve Aykut Kocamandır gözümde.Daum kazanması kaybetmesi bir yana Alman disiplinini Güney Amerika’lı oyuncularla birleştirerek farklı bir tat bırakacak bundan eminim.Herşeyi geçtim kaybetse de 90. dk da gol kaçırarak kaybedecek Fenerbahçe.Geçen seneden sonra bunu görmek taraftarı sevinçten ağlatır herhalde…

İlk olarak kadroda çürümeye yüz tutan gençler ayrıldı Fenerbahçe’den.İçlerinden ayrılması en çok acıtan da Özgür Çek oldu ancak Ankaraspor ile Fenerbahçe’nin yakınlığı göz önünde bulundurulursa bu transfere kiralık gözüyle bile bakabiliriz.Sahne Özgür’ün bundan sonra.Fenerbahçe’de en iyi ihtimal 18’e girebilirdi ki o da çok zordu.Ancak orada geleceğini kendisi belirleyecek.Ya Özer Hurmacı gibi damgasını vuracak takıma…Ya da bir dahaki transferini Antalyaspor’a yapacak.

Transferi lig bitmeden kesin gibi gözüken Bilica’ya karşılık iyi bir para ve Yasin Çakmak verildi Sivasspor’a.Bilica değerlendirmesini daha sonra yapacağız ancak Yasin hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.Yasin’in Rize performansı Bekir İrtegün’ün Gaziantep performansı kadar etkileyici olmasa da bu formanın ağırlığını kaldırabiliyordu.Şuan Bekir’in yaşadığı en temel problemi hiç çekmemişti Yasin.Belki gözü kapalı yazılmıyordu takıma ancak çıktığında belirli bir standartı vardı ve bu şaşmıyordu.Bilica’ya karşılık verilen para zaten iyiydi,+ olarak Yasin’in verilmesi hata denilebilir zira Yasin Sivas’a alışabilirse Servetvari bir transfer yapabilecek kapasiteye sahip.Servet kadar çalışma aşkı var mı yok mu onu göreceğiz.Tabi bu transferde Gaziantep-Fenerbahçe restleşmesi sonucu netleşen Bekir transferi ve Yasin’in Tahir Kıran ile

olan yakınlığı etkili oldu muhtemelen içinde olmadan bilemiyoruz.Biz sadece saha içi performansa bakarak birkaç not düşelim dedik.

Gökhan Emreciksin senenin yılan hikayesinde Mehmet Topuz karşılığında Kayserispor’a gönderildi ki bence de doğru bir iş yapıldı.Fenerbahçe Gökhan için fazla büyük bir klup maximum’u Trabzonspor olabilir Gökhan’ın.

Burak Yılmaz Es-Es ‘e kiralandı ki bu da doğru yapılan işlerden bir tanesi bence.Fiziği bu kadar müsaitken kendisinin neden Luca Toni rolüne soyundurulmadığını epey merak etmişimdir Burak’ın.Hızsa bir yere kadar var,hızlanması da iyidir.Hava topuna çıkar,güçlüdür.Elden çıkartılmaması ona verilen bir şanstır,Es Es’de kendisini ispatlarsa Guiza’nın World Cup sonrası muhtemel transferinden sonra seneye Fenerbahçe forvet rotasyonunda yer bulması muhtemeldir.


Gelen isimlere gelirsek…


Brezilya’dan futbolcu izlemek ayrı bir olay sanırım bunu belirterek konuya girmemiz lazım.Zira Alper Öcal ve birkaç arkadaşım Cristian ve Andre Santos’u överken benim indirdiğim

maç videolarında pek övülesi yanlarını bulamamıştım.Tamam Andre topla çok iyiydi ancak temposuzdu,topsuz oyunda çok iyi değildi,Avrupa futbolunda ne yapabilirdi?Cristian ise iki stoper arasında değişik bir roldeydi o maçlarda.Bir Fenerbahçe’li olarak karalar bağlamamak zordu.Aykut Kocaman ve Daum’a güvenmekten başka çare yok gibiydi.

Ancak Kadıköy’de ki tüm maçları stadtan izleyen birisi olarak Cristian’ı beğenmemek zordu.Pas yüzdesi,oyun bilgisi,Emre’yi rahatlatması takıma ‘’cuk ‘’ diye oturmasına sebep oldu.Sertlik konusunda ki eksikliklerini yavaş yavaş çözüyor.Kendisi ön liberoya bakış açımı yavaş yavaş değiştiriyor.Çok faydalı bir transfer oldu.Ancak çözülmesi gereken bir denklem var onuda Cristian&Bilica ekseninde değerlendireceğiz.

Andre ise değişik bir futbolcu.Örnek vermek gerekirse Rizespor maçında Deivid kafa golünden önce Uğur’un defans arkasına yaptığı koşuyu yapmadı bugüne kadar.Her yerde Brezilya’da oynandığı gibi sanıyor futbolu.Öyle ki Brezilya’da bek oyuncuları tüm kanadı kullanır açık kavramı yoktur,zaman zaman açığa gelen oyuncular 4/2/2/2 nin forvet arkası ikilisinden biridir.Andre’de o kanadı bekin kullanacağı yerleş

miş olsa gerek Carlos çıktığı zaman direkt içeri kaçıyor ya da defans arkasına atması gereken koşuları atmıyor.Ancak top tekniği,sırtı dönük topu alabilmesi,driblingi,şutu, ortalamanın epey üzerinde.Muhtemelen World Cup sonrası epey talibi olur.Abidal’e Maxwell’e selam olsun.


Bu iki transfer belki futbolun sadece show yönüyle ilgilenen futbolseverler için ya da futbol’u youtube ve maç özetlerinden sayanlar için Keita ve Elano transferi kadar müthiş transferler değildir.Ancak Fenerbahçe’nin son zamanlarda oturan pas üzerine kurulu takım tertibi için bulunmaz nimetler.Kaldı ki sadece bunlarla sınırlı değil takıma katkılar bu oyuncuların.Arkalarında ve yanlarında oynayan oyuncuları(Roberto Carlos ve Emre) inanılmaz rahatlatıyorlar.

Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı gibi oynadıkları takımlar onların isimlerinden ibaret olan oyuncular alındı.Mehmet Topuz transferinin bu noktadan sonra tartışılacak mantıki bir boyutu yoktur,bu bir büyüklük savaşıdır,gövde gösterisidir ki Aziz Yıldırım bu gösteriyi fazlasıyla yaptı.Mesajı alması gereken adresler gerekli mesajı tahmin ediyorum ki almıştır,Beşiktaş bu transferi yüzüne gözüne bulaştırdığı ile kaldı.


Özer Hurmacı’ya ayrı bir paragraf açmak lazım tabi.Kendisi gördüğüm en yetenekli Türk oyuncusudur piyasada.İbrakadabra’nın Carew’e verdiği ayarın benzerini ilerleye senelerde birçok oyuncuya vermesi muhtemeldir.(Bknz:Ben Carew’in topla yaptıklarını portakalla yapıyorum.)Apayrı bir yetenek.Türk futbolunun son zamanlarda en büyük yıldızı gibi gösterilen Arda’dan bence daha yetenekli

ve komple oyuncu.Arda Turan’ın şüphesiz çok önemli meziyetleri var.Ancak Arda’nın şuan Türkiye’de bu kadar önemli yerlere gelmesinin bende ki en temel sebebi futbol aklı ve olgunluğudur.Öyle ki ortalama bir hızı ve gücü olduğu tartışıladursun Arda karşısında oynayan oyuncuları senelerdir aynı çalımlarla paçavraya çevirmektedir.Zaten kendisi de ifade etmektedir solda oynamak üzere geliştirdiği çeşitli planları vardır bunlara bağlı kalarak oynamaktadır orada.Sağda oynamasının süre alacağını belirtmiştir.Ancak Özer’in saha içinde ki her hareketi doğaçlamadır.Budur onu ayrı kılan sağ kanat sol kanat ayırt etmeksizin oynamasına imkan veren.Karşısındaki adam kim olursa olsun Özer Hurmacı’nın yapacağı birkaç numarası her zaman vardır.Ancak dediğimiz gibi Özer’in koluna şuan bir kaptanlık pazubandı verilse muhtemelen Arda gibi taşıması çok zor olacaktır.Özer sadece kriz anlarında Arda gibi insiyatif almayı becerirse futbolculuk özellikleri bakımından (Çift ayak,daha iyi bir çalım yeteneği,daha iyi bir hız) önde bulunduğu Arda’dan 1 gömlek üstün futbolcu olacaktır.Eğer ki bu söylediğimiz hususlarda sıkıntı yaşar ise Milli Takım’da Arda’yı izlemeye ve piyasada ki en iyi oyuncu olarak Arda’nın lanse edilmesine mahkumdur.Tabi ilk olarak sakatlığını tam olarak atlatmasını(Zihinsel olarak) beklemek durumundayız.Sonra da formasını alması gerekiyor.

Fenerbahçe ikili bazında (bek-açık ,göbek oyuncuları,forvet arkası-forvet)stoper ikilisi hariç çok dengeli takım.Ancak stoper ikililerinin alışma süreci için en az 1ayları vardır gözümde.Kimilerine göre bu süre daha çoktur,doğrudur da max alamazsın yeni bir ikiliden 1 ay içerisinde.Ancak ne verecekleri aşağı yukarı kestirilebilir hiç olmazsa.


Carlos-Andre ikilisi oyunun iki tarafınıda layıkıyla oynayan bir ikili ki Andre’nin Avrupa futboluna daha bir uyum sağladığı ve Carlos’un bildiğimiz performansını sergilediği zaman(Bayadır da o bildiğimiz performans yok ya,herneyse)çok daha iyi olacaktır.

Türkiye’nin Arda ile beraber Avrupa’ya gitmesi en yakın oyuncusu olan Gökhan Gönül o kanadı tek başına bile kullanacak fizik kondüsyona sahip.Ancak önünde ki Kazım Kazım ile alışılagelmişin dışında bir uyum sergiliyorlar ki Kazım’ın Daum’un gazlamaları sonucu(Bknz:Kazım ilk geldiğim gün bana defans yapmadığını söyledi ancak bu benim direktiflerim dışında savunmayada çok yardım etti defansa ettiği yardım göz yaşartacak cinsten.Geçtiğimiz senelere göre göze C.Ronaldo gelecek şekilde etkin.


İkili değerlendirmesini takım geneline yaydığımız zaman Fenerbahçe’nin pas trafiğini ve buna bağlı olarak oyun dengesini elinde tutmak isteyen bir yapıda olduğunu görüyoruz.Galatasaray gibi tüm takım hücum etmekten ziyade ‘’set hücumu’’ yapmaya çalışıyor.Bekler atakların %75 inde rakip yarısahanın ortasına kadar geliyorlar.Açık oyuncuları buna bağlı olarak forvet sayısını çoğaltıyorlar.Emre ve özellikle Alex forvetmiş gibi göbekten yüklenirken olası kontralar için Cristian biraz daha geride pozisyon alıyor.Bu Fenerbahçe’nin aklı başında hücum ettiğinin bir göstergesidir benim için.Tüm takım Allah ne verdiyse çıkmak yerine yine bireysel tercih özgürlükleri olan ancak bunu takım yararı için kullanılması için çabalanan bir yapı.Türkiye ligi için ailecek hücum edilmesi daha çok kabul gören bir husus olsa da Fenerbahçe bu işi garantiye alarak yapıyor.Sonuç itibari ile Fenerbahçe bu sene az gol yiyecektir bu dengeli yapısından.Set hücumu denilen olayda hücumda geçen seneye göre inanılmaz çoğalmasından ve yetenekli oyuncularının çokluğundan dolayı golde bulacaktır.Yedek oyuncu bağlamında da sıkıntı yaşayacağını tahmin etmiyorum zira Türkiye’nin en yetenekli oyuncularından dediğimiz Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz için kadroda yer açmakta yaşanan güçlük bunu ispat ediyor ki bu oyuncular sakatlık problemlemlerini atlattıkları taktirde de yedek oturacaklar bir süre.


Takımın kötü olduğu noktalar var mı?Evet var.Bir kere Bilica topla çok extra özellikleri olan bir stoper olsa da havadan Edu’nun yanına yaklaşamayacak bir stoper.Keza birebir adam savunmasında da…Şimdi olaya farklı bir pencerede bakmakta fayda var.Ön liberoda Cristian değil de Selçuk tarzı çapa bir ön libero olsa Bilica’nın olumsuz özellikleri çok fazla ön plana çıkmayabilirdi.Cristian ne kadar gömülü oynamayı sevse de ileriye topla çıkışları Selçuk’la kıyas kabul etmeyecek kadar extra bir futbolcu ki topla da gerçekten yumuşak.Ancak gömülü oynasa da Bilica’nın hava zafiyetini kapatacak bir hava hakimiyeti yok Cristian’ın.Xabi Alonso tarzı pas yüzdesi çok yüksek olsa da bu olumsuz özelliğinden dolayı arkasındaki stoperin topla yumuşak olmak gibi bir extrasından ziyade çok hızlı sert bir süpürücü oynaması gerekiyor.Kaldı ki Lugano’nun da arkasını Edu’nun toparladığı gerçeği vardı Fenerbahçe’de.Lugano ne kadar birebirde tuttuğu adamı canından bezdirse de arkasına seken topları Edu gayet iyi topluyordu ki sürekli hücuma çıkan beklerde söz konusu.

Kısacası Cristian topla iyi olan bir ön libero.Bekler sürekli çıkan topla arası iyi olan bekler.Durum böyle iken arkada topla çok iyi olan bir stoperdense beklerin çıkışlarını daha kontrollü hale getirecek ,Lugano’nun birebir markaj özelliğini daha rahat yapmasını sağlayacak sert,hava toplarında etkin ve hızlı bir stoper olması Fenerbahçe için doğru seçim olacaktı.Ön libero ve beklerin topla olan ilişkileri ve oyun karakterleri(beklerin stoper devşirmesi olmaması,ön liberonun çapa olmaması)bunu bir zorunluluk haline getiriyor.Ancak dediğimiz gibi Bilica’nın Lugano ile sağlayabileceği uyum konusunda şuan sadece takım içi dinamiklere bakarak sistem analizli bir öngörüde bulunuyoruz ne vereceklerini nasıl bir ikili olacaklarını ilerleyen haftalarda daha net göreceğiz.Şuan için hava toplarında ki zafiyeti çözmeleri önceliktir bence ki Fenerbahçe’yi hiçbir zaman her gelen yan topun tehlike yarattığı bir durumda görmeyen birisi olarak bu sene ki durum oldukça göze batıyor.


Bir de Guiza problemi var takımda tabi.Kendisi gözümde ne taraftarın yarısının nefret ettiği kadar kötü ne de yarısının umut bağladığı kadar klas bir forvettir.İyi bir forvet oyuncusudur orası ayrı.Ancak futbol karakterinin Fenerbahçe ile hepsinden önemlisi Türkiye ligiyle uyuşmadığını düşünüyorum.Anelka’nın gol atamayıp Nobre gibi top süremeyen topçuların yağmur gibi gol yağdırdığı ligde bu durum çok garibime gitmiyor açıkçası.

Ancak Anelka&Nobre örneğinin dışında Guiza’yı değerlendirmek gerekirse ortaya koyduğum Fenerbahçe’ye uymuyor iddasını açmam gerekecek sanırım.Bizde gereğini yerine getirelim.

Evet bence Fenerbahçe’nin oyun yapısı ile uymayan bir futbol karakteri var.Pas yüzdesi düşük buna rağmen ilginç şekilde asist özelliği var.Ancak Fenerbahçe ondan gol atmasını bekliyor.Şimdi baktığımız zaman Guiza Fenerbahçe’nin pas organizasyonu(Bknz:Diyarbakırspor maçında ki gol) ya bozan ya da tökezleten isim.Topu saklama gibi bir özelliği olmadığı gibi attığınız top muhtemelen ya kontrol edilemiyor ya da Guiza garip şekilde topun üstünden atlamak suretiyle arkasındaki adamı kaçırdığını sanıyor ki sarkık olan stoper onu büyük ölçüde alıyor.Kısacası Guiza takım içi pas organizasyonunu Semih tarzı bir katkıda bulunamıyor.Topu sırtı dönük alıp kanada aktarma gibi bir özelliği olmadığı gibi Alex ile uyumu Semih&Alex ikilisine göre oldukça düşük.Yukarıda methettiğimiz kontrollü hücumlarını öldüren kişi olarak yerine Semih’in oynaması saha içi pas trafiğinden tutun Alex’in etkinliği hususuna kadar Fenerbahçe’ye katkı sağlayacaktır.Ancak Dünya Kupası arifesinde İspanyol takımları’nın gözde oyuncularının(Kun,Forlan,Villa) transferlerinin önümüzdeki yaz gerçekleşmesi muhtemel iken kimse Guiza’yı kesemez.Bizim burada yazdıklarımızda havada kalır…

Neyse biz ligimize neden uymadığı ile devam edelim.

Guiza tarz itibari ile defans arkasına koşu yapan ileri uç elemanı.Defans oyuncuları için başa bela bir oyuncu karakteridir bu.Ancak ligimizde defansların ceza yayı çevresine kurulmasını göz önünde bulundurursak Guiza’nın en önemli özelliğinin pasifize edildiğini görüyoruz.Üstüne bir de bu defans oyuncuları çok sert olunca fiziksel temasa gelemeyen Guiza’nın etki alanı çok kısıtlanıyor.Gerçi tüm bu saydığımız negatif taraflara rağmen Guiza birçok pozisyona girmekte ve atamamakta ki net pozisyonlarda gol yüzdesi %25 civarıdır en fazla.İşte bu noktada da onun bahsedildiği gibi çok büyük golcü oyuncu olmadığını belirtmek lazım zira Guiza maça kötü başlarsa ikinci yarı beklemeden çıkartılabilecek bir oyuncudur.Ama büyük golcüler bilirler ki her zaman gol atabilirler her zaman pozisyona girebilirler…Baktığımızda Guiza’nın geldiği zamandan beri ligde ilk golü attığı maç sayısı bir elin parmaklarını geçmediğini görüyoruz,bu da açılan defanslara karşı etkili olduğunun ispatıdır Guiza’nın.Büyük takımlara karşı Anadolu takımlarının sahaya yansıttığı oyun karakterinden ise bahsetmeye gerek yok.Hal böyle iken ikinci defa Guiza yedeğe diyebiliriz çaresizce…Guiza belki bu sene 15 gol atabilir belki daha fazlasını.Ancak bir Semih’in terse attığı kontra topları atamadığından ya da ikiye birleri,duvar olmaları çok iyi yapamadığından kanat oyuncularının ve Alex’in verimini aşağıya çekebilir bu 15 gol.Ancak Semih oynayıp 12 gol atsa da Alex ve kanat oyuncularının performanslarının %30 daha fazla artacağını öngörüyorum ki Semih kanat oyuncularını ortalarına vuracak hava etkinliğine de ön ve arka direk koşu bilgisine de sahip.

Tüm taktik ve teknik gözlemlerimdeki dengeli yapısı ve hepsinden önemlisi bu ülkeyi avcunun içi gibi bilen Daum faktörü ile %55 ile şampiyonlukta ki favorim Fenerbahçedir.



Galatasaray’a gelirsek…


Galatasaray Türkiye’nin gerçekten belirli bir sisteme sahip ekol klubü.Fenerbahçe’li olarak bunu kabul etmekte zorlanan birçok arkadaşa sahip olsam da bunu kabul etmemenin tehlikeli olduğunu düşünmekteyim.

Çok fazla konuda ekol olduğunu sistemli yapılarının olduğunu öngörsemde (altyapı organizasyonu vb.) profesyonel futbol takımı ekseninde bir örnek ile konuyu izah etmeye çalışayım.Galatasaray’ın oturmuş futbol kültürü,ekolü vardır en basitinden.Bu futbol kültürünü 6 stoperle oynayan Bülent Korkmaz ile bozsalarda hatalarından ders alıp yine kendi yapıları ile örtüşen bir teknik direktör seçimi yaptılar ki burada da Fenerbahçe’den ayrılan bir olgudan bahsetmek gerek.Rijkard şayet Fenerbahçe’ye gelse idi alışması Aragones örneğini göz önünde tutarsak aylar alacaktı muhtemelen ancak Galatasaray’ın yıllardır süregelen futbol kültürüne uygun bir antrenör olduğu için uyum sıkıntısı konusunda pek fazla zorlanmadığını görüyoruz.Baktığımız zaman beğenilmeyen Skibbe bile hücum oynatmayı seven bir hocaydı ki gerilere gidersek Gerets’in de bu anlayışa sahip bir hoca olduğunu görüyoruz.Kısacası kriz anında yapılan hatalı seçimler harici(Bülent Korkmaz,Georghe Hagi) Galatasaray’ın belirli bir sisteme bağlı kalarak hoca seçimi yaptığını görüyoruz ki bu da büyük kluplerimizin hepsinin özümsemesi gereken bir olaydır bence.


Futbol takımı ve transferlere gelirsek…


Fenerbahçe bölümünde söylediğimiz gibi Galatasaray’ın da ligde 5. olacak takımı yoktu bana kalırsa.Ancak kimi saha içi dinamiklerine doğru ayarı çekmediğiniz takdirde lig sonu sıralamalarda alışılagelmişin dışında sonuçlarla karşılaşabiliyorsunuz.


Galatasaray gerçekten sansasyonel transferlere imza attı bu transfer döneminde beklenenin aksine.Kimse Keita ayarında bir oyuncu beklemez iken yanında extrası olarak Elano’yu da karşılarında buldu Galatasaraylılar.

Dost sohbetlerinde Keita’nın sürekli içeriye olan girişleri epey tartışma konusu oldu oynadığı maçlarda.Keita gerçekten içeriyi çok fazla zorlayan oyuncu ki 4/3/3 ün ileride ki üçlüsündeki forveti üçleyen sarkık kanat oyuncusu tanımına da cuk oturuyor.Hızı,gücü ve top tekniği önemli özellikleri.Pas yüzdesinin düşük olması da olumsuz özelliği.Türk futbolcusunun zihinsel özelliklerinden dem vurarak Keita’yı tutamayacakları öngörüldü bu sohbetlerde ki haklılar Keita gibi gözü kara bir şekilde içeriye giren ‘’bela’’ oyuncular bekler için her zaman sıkıntıdır.Hele ki İsmail Köybaşı ve Roberto Carlos gibi hücumcu bekler için kara bela olabilir Keita.Ancak tutulması imkansız bir oyuncu olmadığını düşünüyorum.Çok extra özellikleri oladursun kapalı ve sert savunmalarda Keita’nın pas yüzdesinin düşüklüğünü göz önünde bulundurursak epey zorlayacaktır Keita’yı.Ancak yine de iyi bir transfer bunu söylememek futbola ihanet olur düşüncesindeyim.Ancak dediğimiz gibi önlem alınırsa pasifize edilebilecek bir oyuncu olduğu düşüncesindeyim.Yine de ortalamanın üzerinde bir katkı bekliyorum Keita’dan.Arkasında ki isim Sabri olsa da…İkili uyumuna da yazının sonlarına doğru değineceğim.


Diğer bir transfer Elano Blummer.Galatasaray için gerçekten yine standartın çok üstünde bir transfer oldu Elano.Fenerbahçe’nin Özer ve Mehmet Topuz’a yer açmakta yaşadığı sıkıntı onun mevkisinde de var,olacaktır da ancak bu tabi ki hocanın işi biz sadece Elano’dan bahsedelim bu postumuzda.Elano Lincoln kadar inceci olmasa da (Alex demiyorum bile) dinamizmi ile Lincoln’den daha fazlasını verecek bir oyuncudur Galatasaray’a.Ortalama üzerinde bir tekniği yaratıcı ara pasları iyi bir pas yüzdesi olan ve Brezilya’lı olmasına rağmen bir Brezilyalı’ya göre daha fazla fiziksel temasa gelebilen yapıda bir oyuncu.Tabi yine de box to box tabirinin içini dolduran bir oyuncu değil.Tarz olarak Delgado gibi şut atabilen oyun kafası iyi olan ancak yine Alex olmayan,mücadelesi iyi olan ancak bir Ayhan olmayan oyuncu.Kısacası modern futbolun getirdiği yeni tarz oyunculardan faydalı ve iyi transfer Galatasaray için.


Fenerbahçe’de bahsettiğimiz ikili uyumuna gelelim Galatasaray’da da.Sonra takım geneline döneriz…


Galatasaray’ın tüm maçlarını izlemiş bir futbolsever olarak Arda&Hakan Balta uyumu en dikkat çekici bölgesi Galatasaray’ın.Sağ tarafta ki Sabri&Keita ikilisine bakarsak sol tarafın dengesini ve hücum etkinliğini teslim etmek lazım bu ikiliye.Arda Turan hücumunun yanına gitgide koyduğu mücadelesi ile Hakan Balta ile gayet uyumlu bir ikili görüntüsü çiziyor.Pas yüzdesi yüksek olan iki futbolcu Galatasaray’da.Ancak Galatasaray’ın genel itibari ile Fenerbahçe gibi çok pas yerine tabir-i caizse Allah ne verdiyse hücum tercihi göz önünde bulundurulursa hücum özelliklerini değerlendirmek lazım ki hakkını veriyorlar.

Sağ tarafta Keita&Sabri ikilisi Hakan&Arda ikilisine göre daha tempolu olsalar da pas yüzdesi bakımından olsun denge bakımından olsun sol taraftaki takım arkadaşlarına göre oldukça gerideler.Galatasaray’ın bahsettiğimiz oyun karakterinden dolayı çok açık gözükmese de güçlenen ve ayağa iyi top yapabilen Anadolu takımları ile Avrupa maçları için ciddi tehlikedir Galatasaray için.Üstüne üstlük Galatasaray takımının savunma zafiyeti de göz önünde bulundurulursa Uğur gibi stoper devşirmesi bir bekin hem savunmayı hem Keita’yı rahatlatacağını hem de Galatasaray’ın görünen en büyük problemini bir nebze çözebileceğini belirtmek lazım.

Gökhan Zan normal şartlarda iyi bir transferdir Galatasaray için.Ancak bahsettiğimiz normal şartın ne olduğu önemli tabi…Bu normal şartları belirleyen en temel olay Gökhan Zan’ın alacağı para ve takımdaki statüsüdür.Eğer ki Gökhan Zan 1,750.000 euro yıllık alıp 11 oyuncusu olursa Galatasaray’ın baskın hücum gücünün kırıldığı dakikalarda zararını çekebileceği bir stoperdir.Ki bu baskın hücum gününün kırıldığı zamanlar elbette olacaktır.Geldiğinden beri ‘’Milli Takım stoperi iyi transferdir’’ denilmesi bir tarafta dursun Milli Takım’ın en zayıf bölgesi neresidir acaba?Senelerdir defans hattında problemi olan Milli Takım’ın stoperini aldık denilmesi benim gözümde sadece göz boyasıdır.Gökhan Zan Beşiktaş için 11 oyuncusu olabilir ancak Fenerbahçe ve Galatasaray standartında iyi bir yedektir ancak.Yoklukta Milli Takımda oynayan oyuncunun transferi gerçekten Galatasaray’lı yöneticilerinde gözünu boyadıysa Elano ve Keita ile başlayan Avrupa rüyalarının sonu beklenenden erken gelecektir.Not düşelim dedik.

Servet&Gökhan Zan ikilisi de Bilica ve Lugano gibi her an hata yapabilecek bir ikilidir.Ancak Bilica’nın topla olan extra özelliklerinden dolayı(ki farklı özelliklerinden dolayı epey yerdik yukarıda) Lugano’nun da birebir markajından dolayı tercihim Bilica&Lugano ikilisidir bir mukayese söz konusu ise.Gökhan’ın girdiği ikili her türlü bozar diyerek bitirelim stoper analizini.

Orta sahada Ayhan &Mustafa Sarp ikilisine gelirsek ise iyi bir ikili olduğunu görüyoruz.Ancak Mustafa Sarp ne kadar performans verse de Avrupa’da başarı hayalinde yer alabilecek bir ön libero olup olmadığı tartışılabilir.İlerleyen zamanlarda daha net bir hükümde bulunabiliriz bu konuda.Ayhan karakter olarak sevmesem de gerçekten iyi bir futbolcu,iyi bir profesyonel.

Forvet Milan Baros’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor.Arkasında Arda ve Elano değişmeli olarak oynayacağından ikili bazında bir analiz yapamasam da Baros her eve lazım bir forvet.Guiza 5 saniye içinde kaleye bir şut atabiliyorsa o iki tane atabiliyor,fiziksel temasa gelebiliyor,gücü ortalamanın üzerinde keza hızı da…Galatasaray’ın oyuncularını mevki mevki Fenerbahçe’de ki oyuncuları ile değerlendirirsek üstün olan ve daha önemlisi takım tertibine uyup denge yaratan oyuncularından biridir.(Bknz :Diğeri Arda Turan)

Parantez içi kısmı için Keita Kazım’dan daha iyi değil mi tarzı itirazlar alabileceğimi düşünerek kalın olarak yazdım bir önceki cümleyi ancak şu açıklamayı yapayım kısaca;Gökhan ile Kazım hücum savunma dengesi bakımından Keita Sabri’ye göre daha dengeli ikilidir gözümde.Fenerbahçe’nin ilerleyen zamanlarda açığının Mehmet bekinin Gökhan olacağı düşünülürse kapı gibi bir sağ kanat ikilisi olması muhtemeldir ki Keita’nın extralarını göz önünde bulundurup Uğur’un yapacağı katkıyı düşünsek de ;gerek pas trafiğine katkısı gerek oyunun çift yönünü oynama becerisi bakımından Fenerbahçe’nin sağ taraf ikililerinin Galatasaray’ın ikililerinden daha iyi olduğu düşüncesindeyim.Aynı şekilde göbek ve savunma ikilisininde.Carlos ile Andre’nin oyuna katkısını Arda&Hakan Balta ikilisi ile aynı ölçüde görüyorum.Alex gözümde Elano’dan daha klas oyuncu olsa da(En olmadı top sürüşündeki zerafet) Elano&Baroş ikilisini de Galatasaray’ın ikili bazında daha üstün olduğu tek mevki olarak gördüğümü belirteyim.Zira Baroş Guiza’dan daha golcü ve takımına uygun, Elano ise daha dinamik ve takım içi yardımlaşmayı daha iyi beceren bir isim.Tabi Alex’in önünden bir Gignac olsa idi bunun tartışması bile olmazdı diyelim son olarak…


Takım geneline gelirsek...


Bahsettiğimiz futbol sisteminin varlığını özümsemiş birisi olarak Galatasaray’ın bu seneki başlangıcı ve oyun karakteri benim için çok farklı gelmedi.Klasik ileride basan çoğalan takım halinde hücum yapan bir Galatasaray var.Hollandalı çalıştırıcının Barcelona’da ki oyun sisteminin temeli olan pas olgusu elbet belli ölçüde Galatasaray’da da yer edecektir ancak Fenerbahçe Diyarbakırspor maçında ki gibi bir set hücumunu Galatasaray’dan beklemek hayalcilik olacaktır.Şüphesiz çok gol atacaktır Galatasaray.Bu kadar hücumcu takımın gol atamamasının beceriksizlikten başka izahı olamaz zira.Ancak geriye bakarsak dediğimiz gibi Uğur Uçar tercihi bu toplu hücumdan dönen topların yaratacağı zafiyet için bir noktaya kadar çözüm olsa da gerçek çözümün çok kaliteli bir stoper ve kaliteli bir ön libero olduğunu düşünmekteydim.Tabi ki Galatasaray mevcut oyun karakteri ile yıldız statüsündeki oyuncuları ile ligin tepesinde olacaktır ve şampiyonluk adaylarından biridir.Ancak pas ekseninde değişen ve gelişen modern futbolun bu temel prensibini yerine getirmeyen karakterdeki hücum varyeteleri ile sağlam defansı ve ayağa iyi top çeviren oyuncuları olan takımlar karşısında zorlanacaktır.Kuşkusuz Türkiye liginde bu dediğimi yapacak takım sayısı azdır bundan dolayı çoğu maç gol sağanağı olacaktır.Fakat Galatasaray’ın daha önce bahsettiğim 5-9 sıraları arasındaki takımlara karşı zorlanacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok bence.Gaziantepspor maçı da buna örnektir.Gelgelelim kaliteli ayakların yanına sağlam bir stoper ve ön libero almayan Galatasaray’ın Avrupa maçlarında zorlanacağını çok net bir şekilde söyleyebilirim.

Sözün özü kaliteli beklentilerin üzerindeki transferlerine rağmen hücum savunma ve ikili bazında çok dengeli bir takım olmadığını düşündüğüm Galatasaray şampiyonlukta benim gözümde % 45 oranında bir şansa sahiptir.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails