23 Kasım 2010 Salı

Kim Suçlu?


Fenerbahçe taraftarı... Değişik bir kitledir, yedi yaşında olanı ile yetmiş yaşında olanı hemen hemen aynıdır. Çubuklusu kutsaldır, stadı mabed. Rıdvan'ı yönetimini kırk defa yanlış yönlendirse de Rıdvan'ıdır, efsanesidir. Her sene, sezon ortasında ruhsuz yıldızlardan şikayet eder ama sezon sonunda beklenen yine Rivaldo'dur, yakın zamanda ise Ronaldinho. Anelka havuzdan çıkmaz onlara göre, Roberto Carlos Fenerbahçe'yi çok önemsemez. Ama Robinho çok şey katabilir takıma. Aslında stadı dolduran elli iki bin kişi tek bir kişidir, kolay kolay bir arada tribün yapamasalarda beklentileri açısından tek bir insan..Ama; biz kolay vazgeçebiliyor muyuz ki alışkanlıklarımızdan? Cevabınız hayırsa bekleyemeyiz tüm bunların bir anda kenara bırakılmasını. Zordur çünkü terketmek alıştıklarını. Bir de güçlü değilsen yanında başını okşayacak sana güç verecek birisi yoksa imkansız...
Gömülmeye çalışılan anlayış Alkmaar maçıyla hortlamıştı birkaç sene evvel. Sene sonunda; belki uçağına bindiği anda ''gitme!'' diye yalvaracak binlerce kişi yuhalamıştı Alex'i. Yer etmiş bir kere bünyede; zor vazgeçmek. Ancak o an bunlara karşı duracak birisi vardı kaptanını ayakta alkışlayan. Sözleşmesini yenilerken '' Alex'in burada verecek daha çok şeyi var, bunu herkes görecek'' diyen... Haklıydı, dün birkez daha haklı çıkmıştı. Ama...
Ama dün söyleyecek sözü yoktu. Çünkü sene başından beri söylüyorlardı söyleyeceklerini. Fenerbahçe'nin gerçekten spor klubü olduğunu, ilginin yoğun olduğu branştaki başarısızlığın giderilmesi için çalıştıklarını söylememişti sene başı. Daum haksızdı, kötüydü. Tıp kı Zico ve Aragones gibi. Yine cesaret edilememişti hatalarla yüzleşmeye... O da insandı nihayetinde, keza yönetimdekilerde... Alışkanlıkları vardı günah keçisi seçmek gibi. Dün hoca, bugün hem hoca hem Brezilya !

Onlarda sindiremiyordu futboldaki başarısızlıkları, bakmayın spor klubü söylemlerine; inanmıyorlardı Gamova'nın smaçlarının Trabzon'da kalenin içine girmeyen ikinci top kadar önemli olduğuna. Gözlerine uyku girmiyordu günlerce son anda kaçan şampiyonluklardan sonra. Ama amatör branşlar denilmeliydi, spor klubü denilmeliydi, Gamova-Taurasi-Lavrinoviç denilmeliydi. Hatta ve hatta Daum denilmeliydi, Zico denilmeliydi. Anti-Brezilya denilmeliydi. Yeni bir hedef lazımdı. Kendilerini aklamak için yeni hedef... Klup tarihinin lokomotif spor branşının kazandığı en büyük başarıyı Capello kazandırmıştı zaten. Zico değil... O takımın neredeyse tüm yabancıları şimdi cephe alınan Brezilyalılar değildi zaten... Kovulan tüm hocaları da Adnan Polat getirmişti Aziz Yıldırım yönetimi değil !
(Bknz: Kastamonulu Fanatik Galatasaraylı Aziz Yıldırım)

Evet, dün yine gömülmeye çalışılan anlayış hortladı yeniden. Sene başında hedef Brezilya idi çünkü... Temposuz , vurdumduymaz Brezilyalılar...

Olsun, hocanın medyadaki yakın arkadaşlarından tutun da başkanın medyadaki birinci adamına kadar herkes şikayetçi değil miydi bu Brezilyalılardan?

Aykut Kocaman sene başında altı senede bir kez şampiyon yapan oyunculardan, onların bedenlerine işlemiş kaybetme alışkanlıklarından kurtulmayacak mıydı zaten? Kafasındaki oyun planını anlatırken Brezilyalı karşıtı bir duruş sergilemiyor muydu ? Herkese böyle birşeyin olmadığını bin kere gösterme gösterme imkanına sahipken Kayseri'ye bile Bilica'sız gidip Selçuk'u stopere atması ile bunların doğru olduğunu göstermedi mi defalarca?
Gazetelerde, televizyonlarda kısacası Fenerbahçe adının geçtiği hemen hemen her platformda başkanın ve hocanın Brezilyalıları sildiği konuşulurken Alkmaar maçında sergilenen duruşun sergilenmemesinin bir amacı yok muydu zaten?

Gelinen noktaya üzülmemek elde değil. Keza zaman zaman taraftara kızmamak ta... Ancak suçlu onlar değil benim nazarımda. Medyada taraftarda ne veriyorsan onu yiyor, onu içiyor. Fenerbahçe'li olan herkeste bir Anti-Brezilya havası yaratılırken bunun karşısında durmayanlar, şuan takım içindeki en büyük değerini bin kere hedef gösterenler boş yere '' Islıklamayın'' demesinler tribünlere artık. Fayda etmez çünkü. Bilinmesini gerekiyor ki sene başından beri belkide istemsiz şekilde açılan yola girdi artık taraftar, başka birşey değil... Kimbilir; belki bizim Aykut Kocaman'ı '' Fenerbahçe gibi karışık ve büyük bir camiayı idare edemiyor, çok fazla taraftar gibi davranıyor '' şeklinde eleştirmemizde bundandır ki dün yaşananlarda ortada...
Bu arada Alex'in yuhalandığı yerde Bilica, Andre ve Cris şükretmeli ıslıklandıklarına demiş bir büyüğüm ki ben bunu Fenerbahçe adına senenin sözü ilan ediyorum kendimce. Bu ortamı sözleriyle, davranışlarıyla besleyenlere söylenecek en güzel söz bu olsa gerek...




Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails