31 Ocak 2010 Pazar

Sivasspor-Fenerbahçe Maçının Ardından

http://fenerbahce.org/pic_lib/2010-01-31_semih446.jpg

Rötar yapmış bir uçak , 300/400 km otobüs seyahati , dördü cezalı , birisi sakat, birisi hazır olmayan 6 eksik ve Fatih Terim deyimiyle ''tabela''da ki sonuç... Daha muhteşem bir tablo , daha iyi bir performans olamazdı. Hatta bu sonuç ve performans dahi hayal edilecek cinsten değil.

Emre'siz Fenerbahçe'nin ne derece ısıracağını , ne derece mücadele edeceğini görmek adına çok önemli bir maçtı benim için ki zaten bu sebeple çok farklı bir gözle izledim müsabakayı. Stadtan takip ettiğimiz kadarıyla Emre bu takımın yüreğiydi , en karanlık anlarda çakılan çakmağıydı çünkü...

Şunu gördüm ki taraftar transfer isteyedursun bu takıma yapılan en büyük transfer Kazım Richards'ın gönderilmesi olmuş. Carlos'u da unutmayalım tabi... Öyle ki ilk yarının en başarılı oyuncularından birine disiplinsiz davranışlarından dolayı kapıyı gösterebilmektir benim için farklılık. Evet , işin kolayına kaçılması gibi hususlar eleştirilebilir ama işin kolayı ya da zoru farketmez , bir yola girilmiş ve bu yol takıma olumlu yansımışsa bu işin mimarlarını tebrik ederim. Üstüne üstlük giden oyuncunun yaşı ve ondan kazanılabilecek paralar dahi klup gelenekleri sebebiyle çöpe atılmış olsa da...

Andre'de ki performans artışını solbek mevkisine geçmesiyle açıklamak mümkün müdür? Tabi , kısmen öyledir... Ama suratında gördüğümüz ciddiyet neyin nesidir sizce? Bu ayrılık , gecelerdeki bir numaralı kankasına bile böyle bir ciddiyet getiriyorsa ayrılıktan ziyade farklı şeylerinde olduğunun göstergesidir ki buna da bir tebrik yollayıp maça geçelim...

Fenerbahçe'li taraftarlara ''hayatınızda hiç karşılaşmamak istediğiniz birkaç durum söyleyin '' deseniz ilk üçte kesinlikle ''Uğur Boral, Deniz ve Selçuk üçlüsünün bir arada oynaması'' cevabı olur...İşte dün bu üçlü dahi sahadaydı , Fenerbahçe için oluşabilecek en olumsuz şartlar oluşmuştu çünkü. Defansın nefesi , orta sahanın zerafeti yoktu sahada. Sadece ve sadece mücadele vardı, sadece ve sadece ruh. Sonunda ise zafer!

Deniz Barış profesyonel bir oyuncu nasıl olur sorusunun cevabını verdi , yaşanılan binbir sıkıntıya rağmen mesleğe nasıl saygı duyulur ve nasıl bağlı olunur... Çok iyi bir stoper performansı çizdi ki bu benim Deniz'den beklemediğim birşey değildi zira bana göre o alan bilgisi ve farklı pozisyonlara adaptasyonunun yanında azıcık da olsa pas kabiliyeti - hatta daha doğru bir ifade ile- top tekniği olsa Fenerbahçe'de oynamazdı. Alman altyapısına verelim...

Uğur Boral senelerdir görmek istediğimiz işleri yaptı , Sevilla maçından kesitler sundu ki Uğur Boral bunları istikrarlı şekilde yapacak zihinsel olgunlukta olmasa da bu kadar istikrarsız olacak oyuncu da kesinlikle değil. Kendisi ile alakalı bir tespitimi daha doğrusu senelerdir söylediğimi haklı çıkartacak şekilde bir ''hücum beki'' karşısında muhteşem bir oyun çıkarttı... Dani Alves karşısında yaptığı gibi.. Yine savunma ağırlıklı Essien'in karşısında dökülüp oyuna Belletti girdiğinde 15 dakika içinde tüm maç yapamadıklarını yapması gibi... Uğur tarzında oyuncular için açık alanlar tabi ki önemli ama ondan önce karşısındaki oyuncunun karakterine dikkat etmek gerekiyor. Karşısında Abdurrahman, Sabri tarzında bekler varsa çekinmeden sahaya sürebilirsin.

Selçuk asistin dışında çok kritik top kayıpları yaptı ki rakip Sivasspor olmayıp Liverpool olsa idi sonuçlar muhakkak daha değişik olurdu. Bilmem kaç senedir bu konuda eleştiri alıp hatta alaya mağruz kalıp aynı hataları tekrarlayan futbolcuya ne denir bilmem ama medeni cesaretinden dolayı tebrik ediyorum kendisini ...


http://fenerbahce.org/pic_lib/2010-01-31_maccc446.jpg

Semih ilk yarıda çokça eleştirdiğimiz fiziksel sıkıntıları aşmış gibiydi. Devre arası belli ki ona da yaramış. Hiç kimse dikkat çekmiyor ama ilk golden önce arka direğe giderek stoperin birisini bakkala yollaması sonra ön direk koşusu ile ikinci stoperin önüne geçmesi '' Bir golcü neler yapmalı'' dersi idi benim adıma... Golü o iki kere yaptığı 2,5 metrelik koşularla attı benim gözümde. İkinci golde de zor topu kontrol edip oyunu bitirmesi tebrik edilecek cinsten... Güzel hareketler bunlar. Kimse farkında olmasa da Fenerbahçe'nin farklı tarzda ve kıymetli üç adet forveti var, tam Daum'un sevdiği şeyler...


Söylediğim gibi Emre'siz performans benim için çok önemliydi . Ama en az bunun kadar önemli olan şey ise Emre yokken takımın beraberlikten sonra vereceği tepki idi , devre arasında Daum sahada Semih ince ayarı çekti takıma ve Sivas'tan yüzü ak döndü Fenerbahçe. Yine de bu galibiyetler Mehmet Topuz'un geldiğinden beri mücadeleden öte hiçbir şey katmadığını gölgelemesin. Ciddi anlamda pozisyon bilgisi ve futbol altyapısı sıkıntısı gözüme çarpıyor Mehmet'de ki Daum'da bunu görmeyecek adam değil.. Zira bu eksiklikler olmasa o fiziksel dayanıklılık ve mücadele ile ön liberoda oynayacak oyuncu Mehmet Topuz olurdu Özer'in yerine... Şapkadan çıkan şutları da cabası. Ne yapıp edip kendisini geliştirmeli , üstüne koymalı Mehmet. Oyunda daha aktif olmaz ise , skor yükünün altına eline atmaz ise ancak ''çok iyi yedek'' diye bahsedebiliriz bu sistemde kendisinden.

Alex yine Mehmet gibi sahadaki etkisiz elemanlar arasındaydı ki bir kerelik hakkı olsun buna diyorum. Ayakları ile yazdığı şiirlere en kısa sürede devam edeceğinden zerre şüphem yok.Maçın hakemi bu görkemli galibiyetten sonra ''konuşulmayacak şeyler kategorisinin üyesi' olsa da benim gözüme görmek istemeyeceğim tarzda çok ince detaylar takıldı. Teker teker hepsini yazmaya gerek yok zira Fenerbahçe'nin atak geliştirdiği taraftaki sakat oyuncuyu atak anında Uğur'un önünden oyuna sokması tarzında işlerdi bunlar ki bu en kalınıydı belkide ve bunu hemen hemen her sporseverin farkettiğini düşünüyorum... Hakem kardeşimize dikkat edelim , her maç aynı senryoyu oynuyor ki bu senaryo dün hüsran ile bitmese de birgün Denizli'de ki gibi gözyaşı ile nihayet bulabilir. Dikkatlerden kaçmasın... 5/1'lik galibiyetten sonra benim gibi '' bırakın kardeşim hakemleri , işinize gücünüze bakın ; siz gol attınızda çizgiden hakem mi çıkarttı '' düşüncesine sahip olan biri bile hakeme dair birşeyler karalıyorsa '' Klasik Türk işte '' söylemlerini bir kenara bırakıp düşünmek gerek bence.

Sivasspor'a gelirsek... Toplama bir takım kurmuşlar. Oyuncuları kaliteli olsa da olmasa da işleri zor , her hattında çok ciddi problemleri var.

Topla aranız hiç iyi olmasa da sadece mücadele ile maç kazanabiliyorsunuz. Bundan sonra Fenerbahçe kuşkusuz kötü de oynayacaktır ama şu mücadelesi devam ettiği sürece boyun eğeceği kimsenin olmayacağını düşünüyorum. Darısı haftaya...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails