11 Haziran 2010 Cuma

Dünya Kupası Gruplar Analizi 8# H Grubu

H grubu: İspanya, İsviçre, Şili, Honduras

Ülkemizde Yeniköy kasabı(!) olarak adlandırılan Del Bosque'nin yönetimindeki son Avrupa Şampiyonu İspanya görüldüğü üzere grubun açık favorisi. Kadrosunu yazmaya dahi gerek duymuyorum zira Barcelona yazabileceğim isimleri son senelerde futbolla ilgili olan-olmayan herkese ezberletti.

Grubun diğer güçlü takımı İsviçre'de Wolfsburg'lu kaleci Benaglio, Lazio'lu Lichsteiner, yeni Fulham'lı Senderos, Leverkusen'li Barnetta, West Ham'lı Valon Behrami, Udinese'li Gökhan İnler , Luzern'li Hakan Yakın,yine Leverkusen'li Eren Derdiyok,Basel'li Frei, Twente'li N'Kufo gibi tanıdık ve iyi oyuncular mevcut. Küçük bir ihtimal olsa da Şili zorlayabilir kendilerini ama grupları ikincilikle bitireceklerini tahmin ediyorum.

Şili'nin kadrosuna baktığımızda Beşiktaş'lı Rodrigo Tello, Matias Fernandes, Valdivia, Mark Gonzales, Alexis Sanchez ve Humberto Suazo'dan başka göze çarpan oyuncu gözükmüyor. Kamerun Milli Takımı için söylediklerimi kendileri içinde söyleyeceğim zira zor da olsa doğru organizasyon ile grupları genel tahminleri çürüterek bitirebilirler. Bana göre olmayacak olsa da..

''Rambo'' Julio Cesar de Leon, Wilson Palacios ve David Suazo... Hiçbiri Honduras'ın maçlarını izlemem için sebep değil. Yok yere seyahat etmişler...

Sıralama tahminim;
1-İspanya
2-İsviçre
3-Şili
4-Honduras

Dünya Kupası Gruplar Analizi 7# G Grubu

G grubu: Fildişi Sahili, Brezilya, Portekiz, Kuzey Kore

Latin futboluna olan beğenim bir tarafa ben bu grupta Fildişi'nin en sağlam taraftarıyım sanırım. Tecrübeli hoca Sven Goran Eriksson yönetimindeki ekipten zor gibi gözükse de belki onlara olan sempatim sebebiyle bir süpriz bekliyorum. Kadrolarına baktığımız zaman bunu yapacak güçlerinin de olduğunu görüyoruz. Bir de Drogba sakatlanmasaydı...

Sol bek Arthur Boka, sağ bek Eboue, defansın ortasında Kolo Toure, ortasahanın ortasında Yaya Toure, Zokora, Romaric, şans bulursa Tiote, kanatlarda Kalou, Keita gerektiğinde Dindane ve Gervinho... En uçtada Seydou Doumbia. Fizik gücünün yanında teknik olarakta iyi seviyede bir takım. Gönlüm onlardan yana. Bir de bizi Ronaldinho'dan, Pato'dan yoksun bırakan; onlarsız bir Dünya Kupası izletecek olan Dunga'nın Brezilya'sının önünde bitirseler daha da birşey istemem.

Posta Dunga'dan girersem herhalde birgün boyunca yazarım. Okuyanları baymamak için Brezilya içinde kısa bir değerlendirme yapalım Dunga'dan arındırılmış şekilde...

Deportivo'lu solbek Felipe'nin sakatlanmasından sonra solbekte kesinlikle Andre Santos'u tercih edecek diye düşündüğüm Dunga orada sol ön çıkışlı Bastos'u kullanmayı düşünüyor. Sağbekte de Dünya'da mevkisinin en iyisi olan Maicon'un oynaması muhtemel. Vaziyet Dani Alves'i taca çıkartıyor ki kendisine üzülmemek elde değil. Defansın ortasında Lucio-Juan ikilisini bekliyorum ancak yinede Dunga'nın sağı solu belli olmaz. Alternatiflerden Luisao ya da Thiago Silva'yı sahaya sürerse şaşırmayacağım.

Brezilya uzun zamandır 4-2-2-2 oynamaya alışık bir takım , kabul. Ama Dünya'nın en meziyetli oyuncularını elinde bulundurmasına rağmen ortasahayı onlara nispeten bu kadar düz kurmak akıl işi değil. Gilberto Silva, Ramires, Elano, Melo, Kleberson,Julio Baptista ve Kaka... Elano ile Kleberson tercihlerini anlamakta güçlük çekiyorum.

En ileride ise Robinho, Luis Fabiano, Nilmar, Grafite...

Nerede Ronaldo'lu Rivaldo'lu takım nerede bu takım... Almanya, Brezilya ve biraz da İtalya'nın geçmişe nazaran güçsüz takımları İspanya ve İngiltere'yi ön plana çıkartıyor gibi. Bir de süpriz takımları...

Portekiz Milli Takımında turnuvaya iddaalı hazırlanan ekiplerden. Şayet gruplarda Brezilya'yı Fildişi ile beraber gerisinde tutmayı becerip 1. olursa iddaaları katlanarak artacaktır.Ricardo Carvalho, Bruno Alves, sakatlık durumu olan Pepe, Paulo Ferreira, Migel, turnuva sonrasında Valencia'ya imza atacağı söylenen Ricardo Costa defansın önemli isimleri. Ortasahada oyunun iki yönünü de çok iyi şekilde oynayan Deco ile Veloso ya Meireles ya da Tiago ile destekleyeceklerini düşünüyorum. Şayet Nani sakatlanmasaydı Ronaldo'yu en uca atıp Simao ve Nani destekli bir 4-3-3 oynayabilirlerdi ama mevcut şartlarda yeni Ronaldo diye tanıttıkları Coantrao'yu Nani'nin yerine koymaları zor gözüktüğünden en ileride Liedson ya da Hugo Almeida'dan birini seçip Ronaldo'yu kanada atmaları muhtemel. Bu kadro kağıt üstünde bana Brezilya'dan daha fazla heyecan veriyor umarım sahada da aynı heyecanı , tadı alırız.

Grubun diğer takımı Kuzey Kore'yi yazmaya gerek duymuyorum. 1 puan alırlarsa sokağa dökülsünler.

Sıralama tahminim;
1-Portekiz
2-3 Brezilya-Fildişi(tamamen duygusal)
4-Kuzey Kore

Dikkat edilesi oyuncular;
Tiote, Doumbia, Coentrao

Dünya Kupası Gruplar Analizi 6# F Grubu

F grubu: İtalya, Yeni Zelanda, Paraguay, Slovakya

Marcelo Lippi'nin çalıştırdığı İtalya için güzel bir grup. Alışılmış savunma anlayışlarının yanında ileri uçta çok formda Di Natale, Pazzini gibi oyuncularının olması İtalya adına önemli bir artı. Bunun yanında ortasahanın ortasında muhtemelen son Dünya Kupasını oynayacak olan oyuncuların extra motivasyonlarıda onları alışılmış şekilde üst tura çıkartacaktır. Daha fazla birşey yazmaya da sanırım gerek yok.

Roque Santa Cruz, Barrios, Nelson Valdez, Oscar Cardozo gibi hücumculara sahip Paraguay'ın forvet mevkisi haricinde hiçbir mevkide bu kadar tanınan oyuncuları yok. Belki defansta Boca'lı Morel ortasahada ise Barreto'yu sayabiliriz ancak hiçbiri yukarıda saydığımız forvet oyuncuları kadar şöhretli değil. Teknik direktör Gerardo Martin'in yerinde olmak istemezdim zira elinde çok adaletsiz bir kadro var.

Karhan'ın sakatlığı sebebiyle Slovak Milli Takımında Avrupa'nın bilinen takımlarında oynayan oyuncular dikkat çekiyor. Defansta Liverpool'lu Skertel ile Wolfsburg'lu Pekarik, ortasahada Hamsik ve Fenerbahçe'nin yeni transferi Stoch ilk bakışta göze çarpan isimlerden. Tabi Holosko ve Sapara'da... Paraguay ile girişecekleri ikincilik mücadelesinde şanslı olan taraf bence Slovakya.

Kadrosunda bulunan en bilinir isim Ryan Nelsen olan Yeni Zelanda'yı yazmaya gerek duymuyorum. Yok yere israf, başka birşey değil.

Sıralama tahminim;
1-İtalya
2-Slovakya
3-Paraguay
4-Yeni Zelanda

Dikkat edilesi oyuncular;
Marek Hamsik, Miroslav Stoch

Dünya Kupası Gruplar Analizi 5# E Grubu

E grubu: Hollanda, Danimarka, Japonya, Kamerun

Bert van Maarwijk yönetimindeki Portakallar grubun favori takımı gibi lanse edilse de sanırım gruplar çekildiğinde grubundan çok memnun olan Hollandalı yoktur. Nitekim bende Türkiye'nin Dünya Kupasında böyle grupta olmasını istemezdim.

Stam ve De Boer'dan sonra istenilen seviyede stoper çıkartamamaları bir yana hala Van Bronckhorst'a bel bağlamaları defansif anlamda yaşadıkları sıkıntıyı özetlemeye yetiyor. Hele takımın bir de ileri uç elemanlarına baktığımızda defans bölgesinin sıkıntısı daha iyi anlaşılır hale geliyor. Euro 2008'de bu sıkıntıları elenene kadar ileri uçtaki baskınlığı ile kapatan Hollanda'nın bana göre en büyük artısı forvet elemanlarının kalitesi kakdar ortasaha oyuncularının oyunun çift yönünü oynamadaki başarısı. Mark Van Bommel, Sneijder gibi formda ve etkili ortasaha oyuncularına sahip Hollanda'nın sahaya 4-5-1 ile dizileceğini düşünüyorum.

Robben'in yokluğunda Elia'nın ve Van Persie'nin Sneijder'e eşlik etmesi gerektiğini söylememize gerek yok sanırım. Zira en ileride yıllardır alıştığımız gibi '' Bay Tehlike '' Ruud Van Nistelrooy olmayacak.

Grubun diğer güçlü takımı Danimarka da kaliteli oyuncuların yanında teknik direktör Molten Olsen'in tecrübesi onları bir adım öne çıkartıyor. Arsene Wenger'in evliya sabrının ürünü Bendtner, Ager, Kjaer, Kahlenberg, Poulsen ve yılların eskitemediği kanat Rommedahl Danimarka'nın tanınan oyuncularından.

Basının senelerdir Fenerbahçe'ye yamamaya çalıştığı Paul Le Guen'in çalıştırdığı Kamerun'da Süper Ligden tanıdığımız isimler dikkat çekiyor. Kalesi Kameni ile emin ellerde olan Kamerun'da defans hattında
Benoit Assou-Ekotto, Aurelien Chedjou, Stephane Mbia, Song ve Geremi gibi isimler var. Achille Emana ve kuzen Song ile ortasahada da fazlasıyla mücadeleci bir takım görüntüsüne bürünüyorlar. İleri uçta Eto'o gibi bir usta var.

Paul Le Guen'in antrenörlük meziyetlerini sorgulamak adına güzel bir fırsat olacak. Zira Danimarka ve Hollanda'nun gruptan çıkacağını öngörsemde doğru bir organizasyon ile Kamerun'da bunu başarabilecek güçte bir ekip.

Japonya'yı izlemek için ise Takayuki Morimoto, Keisuke Honda ve Daisuke Matsui' den başka sebebim yok.

Sıralama tahminim;
1-Hollanda
2-Danimarka
3-Kamerun
4-Japonya

Dikkat edilesi oyuncular;
Takayuki Morimoto,Keisuke Honda,Eljero Elia

Benim Güzel Yöneticilerim #2

Bildiğiniz üzere Mustafa Denizli’nin ardından Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Bernd Schuster oldu…
Peki nasıl oldu?
Bunun cevabını yorum yaparak değil, süreci ortaya koyan maddelerle ortaya koymanın daha doğru bir yol olacağını zannediyorum…

O halde buyurunuz…

1- Beşiktaş yöneticileri Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu’nun Quaresma transferi için Madrid’e gitmesi…

2- Madrid’de bildiğimiz iki yöneticinin Milano’da Bernd Schuster ile görüştüğünün ortaya çıkması

3- Schuster’i temsil eden Aytekin Eray Abakan’ın Beşiktaş ile Alman teknik adamın ön sözleşme imzaladığını cümle âleme beyan etmesi…

4- Hemen ardından aradığımız Mustafa Denizli’nin şaşkınlıkla “Benim bilgim yok, yönetime sorun” demesi…

5- Bundan 20-30 dakika sonra Mustafa Denizli’nin yakın çevresine ve dolayısıyla basına “Bırakıyorum” haberini sızdırması…

6- Aynı gün içinde Beşiktaş kulübünün çıkan tüm haberleri yalanlayarak “Mustafa Denizli ile devam ediyoruz, Schuster’le görüşmedik” açıklaması…

7- Daha sonra Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu’nun Schuster ile otel lobisinde tamamen tesadüf eseri karşılaştıklarını söylemeleri…

8- Fazla vakit geçmeden Başkan Yıldırım Demirören ve tüm yönetim kurulunun hazır bulunduğu bir basın toplantısında Mustafa Denizli’nin sağlık sorunları sebebiyle Beşiktaş teknik direktörlüğü görevini bıraktığını açıklaması

9- Medyada Mustafa Denizli’ye yakın isimlerin, tecrübeli teknik adamın sağlık sorunlarından dolayı görevi bırakmak zorunda kalmasından ötürü ne kadar üzgün olduğunu yazmaları…

10- “İlgimiz yok”, “Tesadüfen lobide karşılaştık” denilen Schuster ile birlikte toplam 6 teknik adamın Beşiktaş teknik direktörlüğüne aday olduklarının İMKB’ye bildirilmesi…

11- Mircea Lucescu’nun tazminat probleminden dolayı Beşiktaş’ın Rumen hocayı transfer edememesi…

12- Juande Ramos, Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu’nun beraber kahve içerken çekilen fotoğraflarının basında yayınlanması…

13- Bu fotoğrafın Beşiktaş’ın hoca adaylarından bir tanesini bile temsil etmeyen Ahmet Bulut tarafından çekilmesi…

14- Fotoğrafın basının eline geçmesi konusunda pek çok spekülasyon yapılması…

15- Beşiktaş ile adı geçen altı teknik adamdan Bernd Schuster, Juande Ramos ve Manuel Pellegrini’nin Aytekin Eray Abakan isimli menajer tarafından temsil edilmesi…

16- Aytekin Eray Abakan’ın temsil ettiği teknik direktörlerle görüşen Beşiktaş yöneticilerinin transfer görüşmesinde Ahmet Bulut’un neden orada olduğunun izah edilememesi…

17- Beşiktaş’ın Bernd Schuster ile iki senelik sözleşme imzaladığının açıklanması


Bu listenin ardından daha fazla konuşmaya gerek var mı bilemiyorum…
Karar sizin…

Ahmet Erzurumlu

Benim Güzel Yöneticilerim #1


Benim güzel yöneticilerim...

Kayserinin Gökhan Ünalına, Manisasporun sonrasında ise Trabzonspor'un Selçuk İnanına, Kasımpaşa'nın Yekta Kurtuluşuna, Konyasporun Özdenine, Bursaspor'un Sercan Yıldırımına ve aklıma gelen nice Xspor'un formda oyuncularına her Galatasaray maçından önce teklif yapan, yapmasa da kafası karışsın diye menajerlerden haber yollayan, bunu da yapmazsa basına '' Galatasaray Xspor maçından önce Y'nin işini bitirdi.'' haberleri yollayan sanki bir başkası idi...

İlk önce Kayserisporun, sonra Kasımpaşanın en sonunda ise Trabzonsporun '' Galatasaray bu işlerde hiç etik davranmıyor, her maç öncesi oyuncuların kafalarını karıştırma girişimleri bir yana sözleşmeleri olan oyuncuları sırf bir iki kuruş aşağı indirmek için adına yakışmayacak çabalara girişiyor.'' diye tenkit ettiği bir başkası idi sanki.

Ve önce Kayserisporun sonrasında ise Trabzonsporun '' Aziz Yıldırım başkanlığında Fenerbahçe oyuncu transferleri konusunda tüm prosedürleri en doğru şekilde yerine getirdi. '' şeklinde övgüyle bahsettiği de Adnan Polat ile Haldun Üstünel'in salladığı Fenerbahçe değil sanki... Trabzonspor yöneticilerinin '' Vederson ve Semih'i kadromuza katmak isteriz. Ancak sözleşmeleri bitmiş olmalarına karşın Fenerbahçe'nin alacağı tavra göre hareket edeceğiz zira Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım oyuncu transferleri konusunda her zaman çok titiz davranıp hiçbir klubü zor duruma sokmamak için çok çaba sarfediyorlar, onların getirdiği bu yeniliği bozmaya niyetimiz yok. '' dediği camia Fenerbahçe değil sanki.

Transfer politikasının çıkış noktası '' Boş mezar bulursan içine gir. '' olanların sözleşmesi süren oyuncuları boşa çıkartmak için olan çabaları bir yana Stoch transferinden sonra söyledikleri manidar. Hele kendilerine tüm klüplerin yaklaşımı ortada iken...

Hele en trajik olanı ise Haldun Üstünel'den gelmiş; '' Bilseydik transfer listemizi verirdik...''

Hayır sayın Üstünel bu kadar feryat edeceğiniz bilse Fenerbahçe transfer listesini verirdi... Verirdi ki beklentiler böyle tavan yapmasın. Beklentiler bu derece yukarı çıkınca yere düştüğünde fazla incitir.

Ve yine... Sanırım bilinse idi baştan denilirdi '' Stoch ile ilgilenmeyin.'' diye... Zira Fenerbahçe'nin ilgilendiği oyuncuyu almak zor iştir.

Ama yinede almaya niyetlendiğiniz oyuncuyu Fenerbahçe'ye bildirmekte fayda var sanırım. O konuda da bir yanlış yok. Listede verilebilir hatta... Fenerbahçe cephesinden teyit almadan '' X oyuncu rüyalarında Galatasaray forması görüyor...'' diye haber çıkartmazsınız bu sayede.

Ve bu sayede Fenerbahçe'nin ilgilenmediği şeklinde haber alırsanız ümitlenebilirsiniz haklı şekilde.

Hem... Geçmişten ders almayanın geleceği olur mu hiç?

Nitekim sahiden olmuyormuş ta...

10 Haziran 2010 Perşembe

Miroslav Stoch Fenerbahçe'de

http://www.fenerbahce.org/pic_lib/giris.jpg
Sınavlara kasayım derken bir Fenerbahçe klasiğinin daha yaşandığı haberini aldım. Doğruluğunu anlamak için bilgisayar başına geçtim ki Fenerbahçe'nin resmi internet sitesinin yukarıda gördüğünüz karşılama töreni ile karşılaştım.

Twente ile oynanan maçtan sonra ondan bu satırlarda övgü dolu cümlelerle bahsettiğimi hatırlıyorum. Kısaca anlatmak gerekirse birebirde rakibini ekarte edebilen, hızlı olmasından sebep her an kontra tehlikesi olan, gol ve asist özellikleri iyi seviyede, meziyetli ve herşeyden önemlisi sağlam bir gelecek vadeden transfer... Galatasaray ve Beşiktaş'a atılan çalımlar nasıl Fenerbahçe klasiği ise bu transferin profili de o kadar alakasız...

Umarım bu da Fenerbahçe'nin klasikleri arasında yer alır. Bu arada alttaki yalanlama neyin nesi acaba?

9 Haziran 2010 Çarşamba

Dünya Kupası Gruplar Analizi 4# D Grubu

D grubu: Almanya, Sırbistan, Avustralya, Gana

Ballack'ın sakatlığı, Rolfes'in yokluğu, Hitzslperger'in kadroya alınmayışı...Dahası Frings, Gendtner gibi oyuncuların kafilede olmaması... Löw ne planlıyor bilemiyorum ancak Lineker Almanlara dair çok önemli bir söz söylemiş olsa da Trasch'ın sakatlığını da eklediğimde Almanların ortasahalarında Müller'in muhteşem formuna rağmen bir eksiklik göze çarpıyor. Sanki bu Almanya alışıldık topu koşturan, disiplinli oyun formatı ile her zaman en yukarılarda olan Almanya değil de Mesut Özil gibi Shweinsteiger gibi meziyetli oyuncuların ayağına bakacak bir takım gibi... Üstüne üstlük tüm deneyimine karşın Klose ve Gomez gibi formsuz forvet oyuncuları da cabası...O mevkide de Kiessling'in performansı belirleyici olacak gibi...

Tüm bunlardan gruplardan çıkamadıklarını beklemem gibi bir sonuç çıkartılmasın Almanya için gruplar her zaman formalite olmuştur. Nihayetinde 16 kez Dünya Kupasına gitmiş 3 kere de ipi göğüslemiş ciddi bir tecrübesi olan bir Milli Takımdan bahsediyoruz. Ama Kahn'dan sonra kaleyi alan Enke'nin yürek acıtan olayından sonra Adler'in de sakatlanmasından sonra kaleden başlayarak hemen hemen her mevkisinde önemli eksikler oluşan Almanya sanki o Dünya Kupalarını domine eden takımlarından uzak bir görüntü içerisinde... Yine de topu Lineker'e atalım, vardır bir bildiği diyelim...

Radomir Antiç'in önderliğindeki Sırbıstan gruplarda bir süpriz olacaksa bunun birinci adresidir benim gözümde... Defansın ortasında Vidiç ile Subotiç solda Dünya Kupası sonrası transfer yapması muhtemel isimlerden olan Kolarov sağda Chelsea'nin sağ beki İvanoviç... Ortasahada Stankoviç, Gojko Kaçar,Kuzmanoviç, Tosiç, Krasiç, Jovanoviç.. Forvette ise Panteliç, Zigiç ve Lazoviç... Radomir Antiç her ne kadar 4-4-2 de ısrar etse de bu takımın 4-5-1 oynaması gerektiğini düşünüyorum ve kendilerinin gruplarda süpriz yapma olasılığının yüksek olduğunu belirtmek istiyorum.

Sakatlığı sebebiyle Dünya Kupasını kaçıracak yıldızlardan olan Essien'in yokluğunun Gana için telafisi zor olduğunu belirtmek lazım öncelikle...Mensah, Muntari,Gyan gibi tecrübeli ve iyi oyuncuları olsa da yıllar önce Hollanda ile Dünya Gençler Şampiyonasını sallayan Owusu Abeyie'nin son durumunu görme şansının ötesinde bir anlamı yok Gana'nın benim için...

Neill, Kewell, Jedinak gibi Süper Ligde boy gösteren oyuncuların yanında Emerton, Schwarzer, Cahill gibi Premier ligde oynayan oyuncuları olan Avustralya'nın gruplarda şansının zor olduğunu görüyorum. Sırbistan ve Almanya'nın önünde yer almaları için Bresciano'nun geçmiş yıllarından fazlaca kesitler sunması gerek.

Sıralama tahminim;
1-2 Sırbistan /Almanya
3-4 Avustralya / Gana

Dünya Kupası Gruplar Analizi 3# C Grubu

C grubu: İngiltere, Abd, Cezayir, Slovenya

Elemelerde Ukrayna ve Hırvatistan gibi takımların olduğu gruptan sadece 1 mağlubiyet alarak Dünya Kupasına gelen İngiltere grubun ağır favorisi. Daha önceki turnuvalarda da turnuva favorilerinden gösterilip istenilen yerlere gelemeselerde bu sefer başlarında Fabio Capello gibi bir taktik mühendisi var. Kazanmaya alışık İtalyan hocanın oyun formatını merakle beklemekle beraber kafamdaki bir diğer merak unsuru sakat olan Ferdinand'ın yerine kimin oynayacağı... Upson, King, Carragher üçlüsü Terry'nin partner adayları. Sağ bekte Glen Johnson sol da ise Ashley Cole'un yeri garanti.

Ortasahanın ortası İngilizlerin en kuvvetli olduğu, daha önceki mesajlarda vurguladığımız Fransa ve Arjantin'in bu mevki bazlı zafiyetlerinin tersine onları farklı kılan mevki. Steven Gerrard ve Frank Lampard'ın yanında Gareth Barry ya da Carrick tercihini kullanacak olan Capello'nun ben turnuvada tek forvetle oynayacağını düşünüyorum ki böyle muhteşem box to box oyuncuların varsa çift forvet oynamak biraz sıradışı bir karar olur zaten... Shaun Wright, Joe Cole ve Aaron Lennon'un yanında bu sezonun büyük patlamalarından birisine imza atan James Milner'da kanatta forma şansı bekleyen isimlerden. Esasen Ashley Young'ı Milli Takıma almasını beklerdim Capello'nun ancak vardır elbet bir bildiği...

Forvet mevkisinde sezon sonuna doğru sakatlık belasından kurtulamamasına rağmen Premier Lig'e damgasını vuran Rooney'in yanında formda Defoe ve Crouch var. Ve tabi eski kaşarlardan Emile Heskey... Fazla söze gerek olmadığını düşünüyorum ; zira İngilizler gerçekten takım gibi takım...

Turnuvanın transfer piyasasının orta yerine koyacağını düşündüğüm Auxerre'li Valter Birsa, Köln'lü Novakoviç ve Handanoviç...Slovenya'nın Abd karşısında grup ikinciliği adına şansının olması için ekstra patlamalara ihtiyacı var. Ama yine de Valter Birsa için takip etmeye değer Slovenya...

Konferadasyon Kupasındaki performansı ile dikkatleri üzerine çeken Amerika'da kaleciden başlayarak forvete kadar belirli bir standartı olan epey oyuncu var. Sakatlığı sebebiyle Milan'a yılın kazığı olarak geri dönen Onyewu'nun son durumunu bilmek için eşi olmak gerek sanırım. Yinede defansta Bocanegra ve Spector gibi, ortasahada ise Beasley, Dempsey,Donovan gibi yetenekli oyuncuları olan Amerika'nın günden güne gelişen futbol karakterlerinin onları üst tura çıkartacağını düşünüyorum.

Karim Ziani , Matmour ve Djebbour dışında tanıdığım oyuncusu olmayan Cezayir ise boş yere yol masrafı yapıyor gibi...

Sıralama tahminim;

1-İngiltere
2-Abd
3-Slovenya
4-Cezayir

Dikkat edilesi oyuncular;
Valter Birsa

Dünya Kupası Gruplar Analizi 2# B Grubu

B grubu: Arjantin, Nijerya, Güney Kore, Yunanistan

Grubun açık favorisini Arjantin olarak görmemin onlara olan sempatim ile uzaktan yakından alakası yok! Maradona'nın Cambiasso'yu Milli Takım'a çağırmaması üzüntü verici olsa da Diego Milito, Higuain ve Carlos Tevez gibi bu sezonu gerçekten inanılmaz geçiren isimlerin yanında Messi gibi bir süperstarı izleyecek olmanın düşüncesi dahi heyecan verici...

Maradona'nın Cambiasso'nun yanında Gabriel Milito ve son kez Dünya Kupasında forma giyebileceğini söyleyen Zanetti'yi Milli Takım ile Güney Afrika'ya götürmemesi bence çok yanlış karar olmakla beraber kadroya şöyle bir baktığımızda bu isimler yokken Veron'un hala kadroda olması Maradona'nın tercihleri yaparken kafasının bulanık olduğunun göstergesi gibi... Oysaki Mascherano'nun yanına Cambiasso ve Zanetti tadından yenmezdi. Ortasahaya seçilen oyuncular kağıt üzerinde ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar üst düzey forvetlerin çokluğundan dolayı kimilerinin ortasahanın ortasına devşirilecekleri ortada... Bu da bir önceki postta Fransa için söylediklerimizin Arjantin içinde geçerli olduğunu söyletiyor bana... Ancak onlar harika çocukları sayesinde Fransa'dan daha şansılar bunu da belirtmek gerek... Kariyerinde birtek Dünya Kupası eksik olan Messi onu da almak için elinden geleni yapacaktır. Ancak Maradona'nın ona uygun bir oyun formatı belirlemesi şart...

Nijerya Milli Takımının kadrosuna baktığımızda kapı gibi sağ ve solbekleri olduğunu görüyoruz. Odiah ve Taiwo Obi Mikel'in de sakatlığı sebebiyle defansına göre daha zayıf olan ortasahaya da destek verebilecek yetenek ve fiziksel seviyede oyuncular. Defansta Yobo'nun partnerinin kim olacağı soru işareti... Ortasahada Ayyila Yussuf'un etrafındaki oyuncuların kim olacağı çok önemli.Haruna Lukman'ın diğer isimlere nazaran bir adım önde olduğu gözüküyor. Obi Mikel'in sakatlığı yaratıcılık olarak ortasahayı geriye götürecek olsa da mücadele ve direnç olarak pozitif etkilerde bulunabilir. Forvet hattında ise çok beğendiğim Yakubu, Martins ve yine büyük ilgiyle izledim Obasi gibi isimler var. İsveç Milli Takımının eski teknik direktörü Lars Lagerback'ın seçeceği dizilişin Nijerya için çok önemli olduğunu düşünüyorum zira skor üretecek önemli hücum silahları var Nijerya'nın.

Güney Kore hakkında da iki üç satır karalamak isterdim ancak oyuncu isimlerine baktığımda her seferinde içim daralıyor. Manchester'lı Park'ın önderliğindeki Güney Kore'de İtalya'yı yakan adam Ahn Jung-hwan'ın performansını merakla bekliyorum.Lee Young-pyo , Lee Chung-yong, Park Chu-young gibi deneyimli isimleri de kadrosunda bulunduran Güney Kore'de Ki Sung-yong'un göstereceği performans merak konusu..

Yunanistan Milli Takımı'nda kalede Nikopolidis'i izlemeyecek olmak onlar adına en şaşırtıcı gelişme...Şahsen kendisini 80 yaşına kadar izleyeceğimizi tahmin ediyordum. Yunanlıların Servet Çetin'i Kyrgiakos'un önderliğinde defans hattında Dellas'ın olmaması da bir o kadar şaşırtıcı... Ortasahada Karagounis ile beraber Ninis'in en etkili kozu olduğu Yunanistan Milli Takımında forvette senelerdir izlemeye doyamadığımız Charisteas, Gekas ve Samaras gibi isimler bulunuyor. Amanitidis'in neden kadroda olmadığını bilmemekle beraber genel olarak vasatın altı olarak gördüğüm bu kadroyu Kral Otto'nun ne şekilde oynatacağını merakle bekliyorum. Bu arada Zagorakis'te keşke bırakmasaydı futbolu...

Sıralama tahminim;
1-Arjantin
2-Nijerya
3-Yunanistan
4-Güney Kore

Dikkat edilesi oyuncular;
1-Ninis
2-
Ki Sung-Yong

Türkiye'de Spor Gazeteciliği

http://i.tmgrup.com.tr/ftm/EGAZETE/PF/2010/06/09/PF_20100609_01.jpg

Fenerbahçe Krasiç'in alternatifini bulmuş.

Daha teknik, daha süratli, daha genç. Hepine tamam da...

Daha ucuz neyin nesidir? Ayıptır yahu, insan yapacağı haberin içeriğini biraz araştırıp yapar... Dünya Futbolundan bu kadar habersiz insanlar'ın habercilik adı altında böyle saçma sapan haberler yapmasını kaldıramıyorum.

Dünya Kupası Gruplar Analizi 1# A Grubu

A grubu: Güney Afrika, Meksika, Uruguay, Fransa

A grubuna baktığımızda Güney Afrika'nın Carlos Alberto Pareira'nın şapkasından çıkacaklar dışında herhangi bir kozu olmadığını, dolayısı ile fazla ümit beslemesinin hayalciliğe kaçabileceğini görüyoruz. Ev sahibi olmak bir avantaj olsa da asıl avantaj sanırım zayıf bir ev sahibi ile aynı grupta olmak... Uruguay, Fransa ve Meksika gibi bu kupanın sürekli katılımcıları arasında mücadele etme zorunluluğu Güney Afrika açısından kötü...

Kağıt üstünde grup favorisi ilan edilen Fransa'nın en büyük dezavantajı İrlanda'yı el yordamı ile elemelerinden sebep aldıkları beddualar gibi gözüksede benim için Uruguay da Meksika da bu beddualar kadar korkulacak takımlar... Uruguay'ın sert oyun anlayışı, Meksika'nın da bu organizasyondaki tecrübesi Horozlar'ı rüyalarından erken uyandırabilir. Kalede Lloris'in olmasını beklediğim Fransa'nın favori olacak kadar uyumlu bir takıma sahip olduğunu da düşünmüyorum. Zira her mevkisi solbekleri kadar zengin değil... O bölgede Clichy, Abidal ve Evra'dan birisini izlemeyecek olmamız üzücü. Merak edilen konu bu üç oyuncudan hangilerinin kesileceğinin yanında stoperde Gallas'ın partnerinin kim olacağı... Kağıt üstünde Squillaci olacak gibi gözüküyor ki Fransa'nın efsane stoperlerinden sonra bu isim biraz sönük kalıyor. Yine ortasahanın ilerisinde birçok isim olsa da ortasahanın ortası favori takımlara kıyasla hayli zayıf ve uyumsuz gözüküyor. Alou Diarra, Toulalan,Diaby ve Gourcuff'tan kimlerin seçileceği hala soru işareti olsa da daha büyük problem Diaby'nin sene boyunca asıl mevkisinden alakasız yerlerde oynamasının yanı sıra Gourcuff'un da esasen serbest oyuncu olması... Orta sahası ısıran ve güçlü her takım karşısında ciddi sıkıntılar yaşayacak Fransa...

Diego Lugano'dan sebep A grubunda desteklediğimiz takım olan Uruguay'ın kadrosuna baktığımızda defans bölgesinde epey kuvvetli olduğunu görüyoruz.Lugano, Godin, Caceres gibi oyuncuların yanında Porto'da oynayan Fucile'de var. Sert bir oyun karakterine sahip Uruguay'ın defansif açıdan bir problem çekeceğini düşünmüyorum. Ortasahada Gargano,Eguren,Diego Perez,Pereira,İgnacio Gonzales gibi oyuncular grubu idare edecek gibi olsalar da ilerleyen turlarda Fransa'nın karşılacağını düşündüğümüz zafiyetin büyüğünü yaşayabilecekleri de ortada... Bir ihtimal sert futbol karakterleri bunu örtebilir. Ama yine de defansları kadar sağlam bir ortasahaları olmadığını belirtmek gerek. Teknik Direktör Oscar Tabarez'in tercih yaparken en zorlanacağı mevki ise forvet olacak... Sezonun altın çocuğu Luis Suarez ve Forlan'ın yanında Palermo'da her geçen maçta kendisini geliştiren Edison Cavani'nin varlığı rahat bir seçim yapmasını zorlaştıracak Tabarez'in. Cavani'nin sakatlıklar haricinde oyuna yedek başlayacağını tahmin ediyorum.

Grubun diğer takımı Meksika'nın da Uruguay gibi sağlam bir defans hattı olduğundan bahsetmemiz lazım sanırım... Rafael Marquez,Salcido,Osorio,Hector Moreno Meksika'da defansın önemli isimlerinden. Ancak ortasahaya baktığımızda kanatlarda oynayan Giovanni Dos Santos ve Guardado haricinde çok önemli bir isim olmadığını görüyoruz ki Uruguay ve Meksika'nın ortasahalarındaki bu zafiyet Fransa'yı bir adım öne çıkartıyor.Guadalajara ağırlıklı Meksika'nın hücum hattında ise Medina, Franco ve Vela gibi isimler mevcut. Vela'nın patlama yapması ile Medina'nın potansiyeline erişmesini beklemekten başka çareleri yok gibi...

Bu grupta Güney Afrika'ya puan bırakanın turnuvaya veda edeceğini düşünüyorum. Özellikle bu söylediğim Uruguay ve Meksika için çok önemli...

Sıralama tahminim;
1-Fransa
2-Uruguay
3-Meksika
4-Güney Afrika

Dikkatle izlenmesi gereken oyuncuların da listesini yazmak isterdim ancak bu grubun transfer piyasasına oyuncu kazandıracağını düşünmüyorum. Umarım grup maçları sonunda Meksika ile Fransa'nın yer değiştirdiği bir sıralama ile karşılaşırız.

U-18 Türkiye Şampiyonu Fenerbahçe

Sene boyunca Dereağzında oynanan Fenerbahçe A2 maçlarını kaçırmayacak kadar altyapı organizasyonu ile ilgili birisi olarak bu yazıyı bu kadar geç yazmamam gerekirdi sanırım... Ama bu vesile ile bu altyapı yazılarının ne kadar takip edildiğini anladım.Sağolsunlar, kimi arkadaşlar normal şartlarda bu şampiyonluğu atlamayacağımı öğrenmiş olacaklar ki mailler attılar...Nitekim haklıydılar da, normal şartlarda böyle anlamlı bir başarıyı atlayacak değildim. Ancak sınavlar vs derken yazıda şimdiye sarktı... Anlamı var mıdır bilemeyeceğim ama mazur görünüz...

Tunuva başlamadan Fenerbahçe'nin şampiyona kafilesini bildiğimden gözümde açık ara favoriydi Fenerbahçe. Sene boyunca A2 organizasyonunda rakiplerine nazaran çok küçük yaştaki futbolcularla mücadele eden Fenerbahçe'nin bu seviyeyi görmüş olan oyuncularının kendi yaş gruplarında fark yaratacaklarını düşünüyordum. Ki haksız olmadım.

Grup maçları tamamlanırken turnuva ilk süprizine tanık oluyordu...Konya Şekerspor, Gençlerbirliği, Altay gibi altyapı organizasyonları son derece düzgün işleyen (hoş Konya'nınkinden haberim olmasa da Gençlerbirliği ve Altay'ı biliyoruz en azından...) takımların bulunduğu gruptan iki galibiyet bir beraberlikle çeyrek finale yükselen senelerdir altyapı organizasyonu sebebiyle yerden yere vurulan Fenerbahçe olurken; Galatasaray D grubunda Trabzonspor, Kayserispor ve Denizli Belediyespor'un ardından 0 çekerek sonuncu oluyordu. A grubundan Beşiktaş ile Pendikspor, B grubundan Bursa ve Bucaspor, C grubunda Fenerbahçe'nin yanında Gençlerbirliği, D grubunda ise Trabzon ve Denizli Belediyespor diğer çeyrek finalistler olarak adlarını bir üst tura yazdırıyordu...



Çeyrek finalde Denizli Belediyespor ile eşleşen Fenerbahçe turnuvanın gol kralı Recep Berk Elitez'in yedek bırakılmasının faturasını ağır ödeyebileceği bir maçı 75. dakikada öne geçmesine rağmen 90. dakikada şanssız bir gol yiyip maçın uzatmalar ve ardından ise penaltılara gitmesi sonucunda 6-5 tur atlayarak hasarsız atlatıyordu. Trabzonspor bu turda Gençlerbirliğini elerken ikinci süpriz Beşiktaş'ı eleyen Bucaspor'dan geliyordu. Bu sene Süper Lig'e yükselen Buca'nın altyapıdaki işlerliğinden ayrı bir postta daha geniş bilgiye sahip olduğumuzda bahsederiz. Şuan konu Fenerbahçe'nin şampiyonluğu olduğundan Buca kısmını kısa kesiyorum.. Son yarı finalist Bursaspor'u 2-1 ile geçen eski Fenerbahçe'li oyuncu Kutsal Manici'nin sürüklediği Pendikspor oluyordu...

Yarı finalde Fenerbahçe'nin Trabzon ile eşleştiğini duyunca bu turu geçtiğinde kupayı kazanacağından emindim. Nitekim bu turu geçeceğinden de.. Zira Berk Elitez gibi çok formda bir golcü vardı ki kendisi bu maçta gol krallığını garantilemiş gibiydi... Nihayetinde Trabzonspor maçında yine sahneye çıkıp attığı iki golle Fenerbahçe'ye finali getiriyordu...

Yarı finalin diğer ayağında sansasyonel bir skorla Bucaspor'u 6-0 ile geçen Pendikspor finale yükselmişti. Biz de hemen Tff sitesinden Pendikspor ile oynanan maçlara bakmıştık. Gençlik Geliştirme Liglerinde aynı grupta yer alan Pendikspor ile Fenerbahçe'nin karşılaşmalarını incelediğimde daha önceden kafamda beliren '' Trabzonspor maçını kazanan kupayı da kazanır...'' düşüncesi iyice sağlamlaşmıştı. Ve turnuvanın son maçında sene boyunca yaş olarak küçük olan oyuncuları A2 organizasyonunda çekinmeden oynatan Fenerbahçe kupayı penaltı atışlarından sonra da olsa müzesine götürmeyi başardı. İki kez yenik duruma düştüğü müsabakayı 2-2 bitirdikten sonra penaltılarla rakibine 6-5 üstünlük sağlamıştı Fenerbahçe...

Her turnuva gibi bu turnuvada kimi oyuncuları piyasanın orta yerine çıkartıp bıraktı. Birisi penaltıdan olmak üzere 9 golle turnuvayı gol kralı bitiren Recep Berk Elitez kuşkusuz bu isimlerin başında geliyor. Aşırı hızlı olmasının yanında uzun sayılmayacak boyuna rağmen hava toplarında epey etkili olan Berk Elitez son vuruşlarının da bu özellikleri kadar iyi olduğunu birkez daha gösterdi. Şüphesiz kendi yaş grubunun en iyi forvetlerinden biri ki bence en iyisi... Peşinde dolaşan ünlü kluplerin olduğunun haberini aldığımız şu günlerde Fenerbahçe yönetiminin uyumaması, gerek oyunu gerek ise tavrı ile gol atmak için yaratılan bu genci yuvada tutması en büyük dileğimiz...

2-3 senedir yapılmaya başlayan altyapı atılımlarının somut ilk meyvelerini bu sene u-14 ve u-18 takımlarının şampiyonlukları ile aldı Fenerbahçe. Ümidimiz bu başarıların bu kategorilerde kalmaması, bu kategorileri domine edenlerin başarılarının üstyapıya çıkarılarak taçlandırılması... Sürekli bu organizasyonun içinde olan birisi olarak bunu hakeden oyuncuların olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim... Yeterki biraz cesaret, biraz da inanç olsun...



Unutmadan Fenerbahçe U-18 takımını bu başarı sebebiyle tebrik ettikten sonra bir tebrikte turnuvanın asist kralı Görkem Kulbay'a gitsin. O forma altında daha çok kupa kazanınız... Belki farkında değilsiniz ama size inanan ve sizi bekleyen milyonlarca Fenerbahçe'li var...

8 Haziran 2010 Salı

Mustafa Denizli ve Beşiktaş'lı Duruşu

http://www.besiktaspostasi.com/wp-content/uploads/2009/05/mustafa-denizli.bmp

İki satır post içinde Beşiktaş'lılarla dalga geçmek değil amacım.. Sadece canımı sıkan birkaç husus var, hepsi bu...

Mağlum, bu güzel insan ile Beşiktaş yollarını ayırdı. Hoş; kendisinin teknik direktörlüğünü beğenmesemde adamlığından en ufak şüphem olmadı bu zamana kadar... Bu kibarlığın her zaman kaos içinde olan, pislikten geçilmeyen Türk futboluna fazla olduğunu düşünsemde çok şey öğrettiği için bu işte her zaman olması gerektiğini de savundum...

Sene başında sağlık problemleri sebebiyle yollarını ayırma noktasına gelmişti Mustafa Denizli Beşiktaş ile... Ancak o zamanlar kazanılan iki kupa vardı tabi, böyle bir hocayı yolladıktan sonra taraftarın tepkisi ile başkanlık dahi gidebilirdi... Gerçi taraftar daha ne tepkisi koyacaksa...

Fenerbahçe maçından önce ise sözleşme uzamıştı hesapta... Bende '' ulan galiba Yıldırım Demirören akıllanıyor..'' demiştim kendi kendime... Mustafa hoca Mourinho olduğundan değildi akıllandığını düşünmem, sadece her hoca yeni bir hikaye, farklı bir sistem ve bunun için geçecek tonla zamandan sebepti...

Lig bitti, Schuster iddaaları ortaya çıktı... Kılıf lazımdı bir de; o da Mustafa Denizli'nin sağlık durumu idi... Şimdi ise sanırım '' bari tüy dikmeyelim...'' diyerek altı hoca ile görüştüklerini açıklıyorlar.. Açıklıyorlar da kimin inanacağını düşünüyorlar acaba?

Çok şey kaybediyor Beşiktaş... Mustafa Denizli son anında bile Yıldırım Demirören'in yanlışlarını örtbas etmeye çalışsa da Beşiktaş'ta o hep dillendirilen '' duruş'' da kalmadı basitinden...

Sen hocan ile sözleşme imzaladım diyip milyonları kandırmaya çalışıyorsan, şampiyon hocanın arkasından Bizans oyunları çeviriyorsan... Ve o adam hala senin yanlışlarını arkasından dönen oyunlara rağmen kapatmaya çalışıyorsa... O adam hakaten büyük adamdır...

Ve Beşiktaş şampiyonluktan fazlasını kaybediyordur.Haberi olmasa da...

Nadal

http://i48.tinypic.com/e9w1sh.jpg

Diego Maradona

6 Haziran 2010 Pazar

Seydou Doumbia



Young Boys'un bu sezonki başarılarında çok büyük pay sahibi olan, izlediğimde '' adama bak yahu bizimkiler nasıl görmüyor böyle topçuları'' dedirten Seydou Doumbia'yı Cska Moskova almış. Aynı zamanda Fildişi Milli Takımı ile Dünya Kupasına da gidecek olan Doumbia (1987) Drogba'nın yokluğunda şans bulur diye tahmin ediyorum..

Bir Basketbolcudan Çok Daha Fazlası...

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifbh4rP7dX7B_CU9WVHYsSjqTJRq7SkWAUTB5oGRQWB5srPh0GJKHs6BHxUuGnIkq3Aod1Z1H_8xERPs9z0OuTal8h4P3wPnQiOXOcNblHaO6z7JrWE_yT5mdzVpv3KenIRqzDtttZknY/s400/cemal-nalga.jpg

Cemal Nalga Lietuvos Rytas ile iki seneliğine anlaşmış. Litvanya temsilcisi akıllı iş yapmış bu transferlerle.. Bakarsın Tufan olmuş, bakarsın Jasaitis... Bir transferden çok daha fazlası.

5 Haziran 2010 Cumartesi

Oldu mu şimdi ?

http://i47.tinypic.com/1zv8kco.jpg

Drogba, Ferdinand, Obi Mikel'in ardından Robben de Dünya Kupası öncesi sakatlandı. Durumu hakkında net bir bilgim yok ancak bu Dünya Kupasında en çok onu izlemek istiyordum. İşallah ciddi birşeyi yoktur Robben'in...

2 Haziran 2010 Çarşamba

Şampiyon Fenerbahçe Ülker...

http://fenerbahce.org/pic_lib/2010-06-02_fbson1.jpg

Türkiye' nin en büyük spor klubü...

Gerçekten Fenerbahçe ve Diğerleri..Emeği geçen herkese teşekkürler.
Related Posts with Thumbnails