1 Mart 2010 Pazartesi

İ.b.b Fenerbahçe Maçının Ardından

Ligin Fenerbahçe'ye en ters takımlarından biri , dağ başında bir stad ve nice olumsuz faktör... Fenerbahçe'nin kadro ve moral sıkıntısının doruk noktaya ulaştığı bir zamanda oynanabilecek en zor maçlardan biri. Buna paralel sonuç...

Aslında Lille mağlubiyetinin hayırlı olacağını düşünenlerdendim. Zira kafamdaki düşünceye göre ilgi tek bir yere toplanacaktı. Bünyesinde birçok karakterli oyuncu barındıran Fenerbahçe de elenilen turun faturasını zor da olsa Büyükşehir'e kesecekti. Ancak çoğu zaman olduğu gibi evdeki hesap çarşıya uymadı. Stadın aldığı korkunç rüzgar hastalanmak üzere olan takımı direkt yatağa düşürdü.

Maça beklediğim gibi başlayamadı Fenerbahçe. En çok beğendiğim Türk antrenörlerden olan Abdullah Avcı ise sert ve korkusuz başlattı takımını. Bilica ve Selçuk'a da özel bir ilgi vardı ki kişisel tahminim bu Abdullah hocanın direktifi idi. Nitekim Fenerbahçe golü senelerdir topun sibopunu bulmadan pas atmayan (ki onu da hiç bulamadı.) Selçuk ve Bilica iş birliği ile geriye düştü. Alex' in vole plasesi eşitliği getirse de zaten fiziksel ve zihinsel olarak bitik takım bir de kaptandan yoksun kalınca mağlubiyet kaçınılmaz hale geldi.

Maçın taktiğinden tekniğinden bahsetmek istiyorum ancak yokluklar sebebiyle sağ açığında Deniz oynayan bir takımın herhangi bir taktiğe sahip olduğunu düşünmüyorum. En azından ben sahada ''nasıl olsa Alex yazar'' havasında bir takım gördüm ki bu kadar kısıtlı açık oyuncuları olan takım için başka alternatif söz konusu değil doğal olarak.

Yine de hakemden bahsetmezsek olmaz. Hayatında hakem konuşmayan birisi olarak ilk yarıdaki Diyarbakırspor maçından itibaren ( deplasman ) Fenerbahçe'nin ince ince doğrandığını yazdığımda çok tepki çekmiştim. Farklı Sivasspor galibiyeti sonrasında dahi buna dikkat çekmeye çalışmam garipsenmişti. Ancak dün yine facia bir yönetim vardı sahada. Guiza'nın pozisyonunda verilmeyen kırmızı kart , Deniz'in bence net golünün verilmemesi , sarı ile geçiştirilecek ( Daha ağırını Sivok Antep maçında Olcan Adın'a yapmıştı.) bir pozisyonun daha önce yaşanan bir diyalog(Bknz: Fırat Aydınus ile pas arası) ve Cristian'a verilmeyen kırmızı kartın etkisiyle kırmızıya dönüşmesi ve birçok şey sayılabilir. Ancak hepsinden çok acıtanı ise bariz ofsayt olan bir pozisyondan ikinci gol yenmesi ve Lig Tv'nin teknoloji harikası pierosunun golü geçerli sayacak çizgiyi seyirciye yansıtması... Bu kadar fazla kör taraftar olan bir memleketi , iki gün önce forvetinin gönlünü almak için Samandıra'ya akın ettiği halde iki maç sonra zorunluluktan farklı mevkide oynayan oyuncusunu ıslıklayan zihniyeti kandırmak zor olmasa gerek...



Ağır hasarlı olsa da matematiksel olarak şansın olduğu ve ligde toplamda oynanan maç sayısının dörtte biri kadar daha oynanacak maç olan bir ortamda ayağa kalkmasını bilmeli Fenerbahçe. Farklı bir senaryoyu düşünmek dahi istemiyorum.

1 yorum:

frknlbhr dedi ki...

bazıları uçuyor şampiyonluk naraları atıyor ama daha ÇOK şey değişecek.

Related Posts with Thumbnails