28 Ağustos 2012 Salı

Futbol Adamları 1: Johan Cruyff





''...Cruyff futboldan herkesten iyi anlardı ama aynı zamanda herşeyi herkesten iyi anladığını düşünürdü. Chicagolu bir taksiciye şehre giden en kısa yolu söylemiş, Ian Woosnam'a ritmi değiştirmesini tavsiye etmiş ve baypas ameliyatından önce, cerrahıyla operasyon yönetimini tartışmıştı. Çocuklarının doğumunda Cruyff hemşirelerin bezi takışını denetlemiş, zaman zaman da kendisi el atmıştı.

... On iki yaşında okulu bırakan bir deha olarak sık sık düşüncelerinin kelime hazinesini aştığını fark ediyordu. Son aylarda Hollanda'da Cruyff'un Felemenkçesi hakkında çeşitli bilimsel makaleler yayımlandı. Ana karakteristik özelliklerinden biri '' ben '' demek isterken sık sık '' sen '' demesi; modası geçmiş Amsterdam işçi sınıfı ifadeleri kullanması ve görünüşe göre rastgele sözcüklere eğilimli olması idi.

... Çoğu büyük filozof gibi Cruyff da görünüşteki çelişkilere hakim:
' Şans mantıksaldır. '
' İtalyanlar seni yenemez ama sen onlara yenilebilirsin. '
' Bir hatayı yapmadan önce o hayatı yapmam. '

...1979 ' da tüm parasını Basilevitch adlı Fransız-Rus bir hilekara kaptırmasında bile bir keyif vardı. Bu kış sessice kitapçılara akın eden onbinlerce Hollandalı, aslında ve veda ediyor ve özür diliyor. Cruyff'un onlara diyeceği gibi; ' Ancak anladığın zaman görmeye başlarsın. '  ''

şeklinde anlatmış Simon Cuper Sarı Fare'yi. Öldürücü dribblingleri kadar çok bahsedilen sigara aşkı ve sigaraya dair söylediği derin anlamlı sözlerini atlamış. ''Belki de kitapta çocuklara kötü örnek olacak davranışları sergilemek istememiş '' denilebilir ancak gerçekte öyle değil.

                                         

Efsane  Hollanda Milli Takımı diyince akla gelen ilk isim diğer tüm yıldızlara rağmen Sarı Fare idi. Daima saçlarını limon ile getiren yatıran efsanevi  Rinus Michels'in '' Total Futbol '' ideolojisinin sahada parlayan yüzü olan Cruyff'un lideri olduğu takım, yeni nesil Hollanda Milli Takımından farklı olmak üzere saf Hollandalılar ile 74 ve 78 Dünya Kupaları'nda ikincilik kazanmıştı. Ancak futbolun an itibari ile geçirdiği birçok değişimin gerçek mimarı olmalarından sebep aslında kazanan onlardı.
                          
1974 Hollandası Dünya Futbolunda yeni bir başlangıçtı.  Fotoğraftan da görüleceği üzere uzun saçlı, rock yıldızını andıran bir futbol takımı ile herkesin ağzında hiç gitmeyecek bir tat bırakıyorlardı. Ancak final zamanı geldiğinde Abülkerim Durmaz'ın kendisinin meşhur ettiğini iddaa ettiği Gary Lineker'in sözü bir kez daha tüm gerçekliği ile Cruyff ve hocasının yüzüne tokat gibi çarpıyordu:

 "Futbol 90 dakika süren ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur.''

Siyah beyaz forma giymiş Bayern Münih takımı oyunu domine eden Portakallar'ın elinden kupayı aldığında bu görünüşe bakılırsa Rinus Michels'in ikinci mağlubiyeti idi. 28 Mayıs 1969'da Ajax-Milan maçında catenaccio'ya boyun eğmiş olsa da yolundan ve futbol doğrularından vazgeçmemişti. Araya Sarı Faresi ile beraber bir ton şampiyonluk ve kupa kazandırmıştı. Dahası büyük bir devrim...

Sarı Fare gerçek bir yıldızdı. Ve bunu kanıtlarcasına kötü alışkanlıkları mevcuttu. Maçlardan bir gün önce arkadaşları ile sigara ve alkol alarak, kampta kumar oynayarak maça hazırlanırdı. Ajax'ta hizmetli olarak çalışan annesinin bir gün yanında getirdiği ve annesi çalışırken sahada top oynadığı sırada keşfedildiği rivayet edilen Cruyff hiç bir zaman annesinin istediği çocuk olmadı. Ama her zaman futbol dünyasının istediği bir adamdı. Van Basten'i ''yeni Cruyff'' olarak tanıtan modern futbolun prensi, Simon Cuper'in aktardığı gibi birçok ünlü söz etmiştir. Ancak bunlardan benim için en keyiflisi Jorge Valdano'ya söyledikleridir. Cruyff'un Barcelona'sı Deportivo ile oynarken Cruyff bildiği tüm numaraları ve o meşhur '' Cruyff dönüşleri '' ile sahanın mutlak hakimi. Ancak takımını ve takım arkadaşlarını yönetmenin yanında hakemi de yönetince Jorge Valdano  dayanamayıp ''düdüğü de alıp maçı yönet o halde '' mealinde bir cümle kuruyor futbol filozofuna. Cruyff ilk önce adını soruyor bu delikanlının, sonra ise yaşını. 19 cevabı alınca da Valdano'ya saha içinde mini bir ayar veriyor;

'' İnsan 19 yaşındayken Cruyff'a '' Siz '' der. ''

Para herkes gibi Cruyff içinde vazgeçilmez ve çok önemli bir enstrüman oldu her zaman.  Kendisine ilk menajer tutan oyunculardan olan Cruyff hala Barcelona için büyük bir simge. Ancak Frank Rijkaard'a göre kendisi Hollanda futbolunun da babasıdır. Evet, kendisinin sağlam bir  inancı yoktur ve bunu '' İspanya'da 22 oyuncu da istavroz çıkartıyor, eğer bir faydası olsa tüm maçlar beraber biterdi '' şeklinde alaycı şekilde ifade edebilir ancak birçok Hollandalı'ya göre o gerçek bir Futbol Tanrısıdır.

Mourinho'ya deli gömleği giydirmek isteyen ve en güzel golün boş kaleye atıldığını iddaa eden futbol filozofunun belki de en büyük başarısızlığı oğlu Jordi Cruyff'tur. Babasının adı ile Barcelona ve Manu'da oynama şerefine ulaşmış olan Jordi hiçbir zaman babasının oğlu olamadı. Ancak babası da hiçbir zaman annesinin oğlu olamamıştı.

Aksini iddaa etse de şahsi fikrim jübilesine kadar yaşadığı en büyük kabus 74 Dünya Kupası finali idi Cruyff'un. Ancak jübilesinde onu bu sefer Bayern Münih forması giymiş Almanlar bir kez daha selamladılar. Cruyff'un jübilesi için Hollanda'ya gelen Bayern Münih kafilesi ilk önce tek bir yetkilinin kendilerini karşılamaya gelmemesi devamında ise havaalanında gördükleri muameleden dolayı çok kızdılar. Ancak gariplikler bununla bitmedi. Sıradan bir otele yerleştirilen Münih kafilesi otelden dışarıya adım attıklarında halkın '' Nazi Domuzları '' hakaretleri ile karşılaştılar. Bunun diyetini sahada ödetmeye kararlı olan Almanlar Cruyff'u yeşil sahalardan 8-0 lık mağlubiyetle uğurladılar.

Yine de Cruyff abimiz konu hakkında elbet birşey söylemiştir...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails