31 Aralık 2010 Cuma
Yok Böyle Asist
Yeğenimden aldığım bir video, izleyince insanın inanası gelmiyor. Nasıl bir hayal gücüdür bu pas gerçekten seyretmekten büyük keyif aldım. Yeni değil 24 ağustosta atılmış bir golün videosu.
Golü atan Fransa 2. liginde Le Havre forması giyen Brice Jovial ama o golü atmasa asisti yapan Hassane Alla'ye büyük ayıp ederdi.
Birde Le Havre de bir Fofana vardı sahi onun bonservisine ne oldu
21 Aralık 2010 Salı
Sezon Başından Bugüne...
Biri bana nelerin değiştiğini anlatabilir mi? Evet, ihtiyacım var şuan buna. Mesela stoperlerimiz rol model Barcelona'nın ( alınan modelin eşi benzeri daha görülmedi ya neyse) stoperlerinin çıktığı mesafenin yarısına çıkabiliyorlar mı? Veya 27 kişilik kadronun 20'si eski takımlarında lider oyuncu yani kaptanken Fenerbahçe sahaya bir karakter koyabiliyor mu en basitinden? Sahayı parselleyebiliyor mu geçen bunca süreden sonra? Yoksa baskısı adam kaydırmalara dayalı alan savunması değil de rakibe 3 kişinin deli dana gibi basmasından mı ibaret? Birikmiş sorunlarımız çözüldü mü acaba yoksa o birikmiş sorun hala maçlar, kelleler kurtararak sorun biriktirmeye devam mı ediyor(!) ? Fransa Ligi gol kralı, tank gibi forvet Niang , iki tane atlet kanat oyuncusu ile 4/3/3'e mi döndük yoksa elimize yüzümüze mi bulaştırdık bu hayalide... Yoksa istenmeyen adam konumuna getirilen adam evdeki hesabı çarşıya mı uydurmadı?
Bilinçli baskı deyimini de bugün itibari ile futbol lügatine armağan eden Ömer Üründül'den daha komik detaylar da mı vardı sahada? Mesela kazanılması gereken bir maça as oyuncuları takvimde yakın tarihte herhangi bir maç yokken yedek bırakmak gibi? Ya da baktık olmadı '' Hadi aslanlarım çıkın alın'' demek gibi. Ya da işler sarpa sardığında rüzgarda savrulmuş yapraklar gibi takımı alakasız bir şekilde sahaya sürmek gibi... Tabi sahanın en iyi iki oyuncusunu sahadan çıkarmak gibi.
Avrupa'da Fenerbahçe yok gibi. Eh ligde de şampiyonluk hayal gibi. Kupaya girmiyorum, o hayal bile değil gibi. Eh naptık biz bugüne kadar, bari sahada değişen ne var ki ilk günün üstüne hızla koyan bir Fenerbahçe gibi?
Gökay gibi bir gencecik bir değerin Ankaragücü maçından itibaren ortaya koyduğu istikrarlı yükselişi de gölgeliyoruz gibi. Sanki top alışı, kararlılığı, kabul edilirliği arttı gibi. Sanki abileri kabul etti gibi. Aynen çoğu şeyi kabul etmek zorunda bırakılmaları gibi. Sistemsizlik için savrulmalarına göz yumulmaları gibi...
Armanın Gururu Dünyanın En Büyüğü
14 Aralık 2010 Salı
6 Aralık 2010 Pazartesi
Denizli-İstanbul Hattı 1- Gökay İravul
17.04.2007... Bir çok insan için pek bir anlam ifade etmeyen bir tarih gibi gözükse de belki de herşeyin başlangıcı...Ağırlıklı olarak Milli Takımlarda gösterdiği performansların neticesinde Fenerbahçe'ye transfer olup bu sezon A takım kadrosunda şans bulan Gökay İravul'un Tff kayıtları altında Milli Takım formasını taşıdığı ilk tarih. Kim 17 Nisan 2007 ' de yazılmaya başlanan bu hikayenin kahramanının ilerleyen yıllarda Fenerbahçe gibi bir camianın geleceğe umutla bakmasını sağlayacağını düşünebilirdi ki?
Hollanda karşısında 4/1 galibiyetle sonuçlanan maçta bugünlerde kendisi gibi çokça konuşulan Okan ile beraber terletiyordu Milli formayı. Okan Mardin' de Gökay ise Denizli'deydi. O kadroda Fenerbahçe'li olan sadece iki oyuncu vardı.(Barış Yardımcı, Aykut Kıratlı) Ki şu günlerde Fenerbahçe altyapısının Milli Takımları kuşatması da bundan, o zamanlarda Milli Takımlara verilen az sayıda oyuncunun yarattığı farkındalıktandır. O gün 40 dakika oynayan Gökay , Onur Karakabak , Okan Alkan , şuanda Fenerbahçe'den ayrılan Selçuk Evcim ilk etapta Milli olan iyi oyuncuları toplama düşüncesinin ürünü olarak Fenerbahçe'ye kazandırılan gençler olmuşlardı.
3 Temmuz 2007' de Fenerbahçe'li idi Gökay artık. Milli Takımda ise sürekli oynamaya başlayacağı yeni bir dönem başlıyordu. 18.09.2007' de U16 Milli Takımı ile Karşıyaka'da İrlanda karşısına çıktı Gökay İravul. O zamanlar Milli Takımlarda 2 numaralı formayı giyen bir sağbekti. Orhan Gülle, Berkin Kamil Arslan ve Gökhan Töre'li o takım daha sonra Fifa U17 Dünya Şampiyonasında Çeyrek Final'de Kolombiya'ya elenecek ancak çoğu oyuncu hafızalarda yakın bir zaman sonra karşılaşmak üzere yer edinecekti. İlk 90 dakikalık Milli performansını 2/1 kazandığımız bu maçta ortaya koyan Gökay Milli forma altındaki ilk golünü yine sağbekken 02.10.2207 tarihinde 3/1 kazanılan Belçika maçında ağlara bırakacaktı.
Fenerbahçe forması ile ilk maçını Deplasmanlı Süper Gençler Liginde 16.02.2008'de eski adı İstanbul Kartal Belediye olan Yıldırım Bosnaspor'a karşı oynadı Gökay. O maç 15 dakika şans bulmuştu. 29.03.2008'de oynanan Kocaelispor maçında şuan A takım kadrosunda bulunan Alper ve Okan ile beraber yedek klubesinde oturuyordu. Ve 2007/2008 sezonunun sonunda Ukrayna ile oynanan Milli müsabakada artık 7 numaralı forması ile daha ön tarafta sahaya çıkıyordu Gökay. Artık yanında alt yaş Milli takımların her turnuvasında gol kralı olacak Recep Berk Elitez' de vardı. Maç 1/1 sona ererken golü Recep Berk Elitez atıyordu.
2008/2009 sezonu başladığında Gökay İravul artık 11 oyuncusu olmuştu. Bazen 8 bazen 10 numaralı formayı giymesi onun sağbekken geçirdiği evrimin kısmi bir ispatı olsa gerek. Zira bir sağbek oyuncusuna göre fazla bir oyuncuydu Gökay. Önünde oynayan Recep Berk Elitez ile uyumu dikkat çekiciydi. Ancak bir ortasaha oyuncusuna göre gol sayısı halen istenilen düzeyde değildi. Ki 20.12.2008'de sezonun 12. maçında ağları bulmayı başardı Gökay. Ardından bir hafta sonra Fenerbahçe forması ile ikinci golüne imza atıyordu. 11.04.2009 tarihinde oynanan Gölcükspor maçı ile de sezonun kapanışını ilk golünü attığı takıma karşı yapıyordu.
Deplasmanlı Süper Gençler Liginde istenilen gol sayılarına ulaşamasa da oyun içinde bitmek bilmeyen enerjisi ve sorumluluk almaktan kaçmayan yapısı ile takımın Okan, Berk Elitez , Hasan Erbey ile beraber önemli bir parçası oluyordu. Bu performansı ona A2 takım kapılarını açtı. Artık asıl patlamayı yapacağı 2009/2010 sezonu gelmişti. 06.10.2010 tarihinde 10 numaralı forması ile Fenerbahçe'nin Kasımpaşa'yı 2/1 yendiği maçta iki gol atıp A2 klasmanında ilk gollerine ulaşıyordu. Sırada Milli forma ile Dünya Şampiyonası oynamak vardı. Burkina Faso ile oynanıp 1/0 galibiyetimiz ile sonuçlanan maçta son 30 dakika forma şansı buldu Gökay. Ancak bulduğu bu süre onun daha sonradan bu formayı sırtından çıkarmayacağının ispatı idi zira daha önce gerek Milli Takım gerek Fenerbahçe'de bulduğu kısa sürelerden sonra 3/4 maç içinde formasını kimseye vermemeye başlıyordu Gökay.28.10.2009 tarihinde Kostarika maçında 61. dakikada oyuna girip 70. dakikada attığı enfes gol formasının artık garanti olduğunun habercisi olmuştu. Artık Muhammet Demir ve Engin Bekdemir kadar konuşulan iki genç oyuncu daha vardı: Gökay İravul ve Okan Alkan...
Gruplardan çıkılmış hedefe emin adımlarla yürünüyordu.2. turda U17 Millilerin rakibi Birleşik Arap Emirlikleri idi. 39. dakikada 10 kişi kalmamıza karşın 2/0 ile turu geçerken Gökay 90 dakika sahada kalıyordu. Ancak Oğulcan'ın gördüğü kırmızı kart çeyrek final maçında etkisini gösteriyor son dakikada yediğimiz gol ile penaltılara giden maçta Kolombiya'ya 6/4 kaybediyorduk.
Dereağzının yolunu tutan Gökay'ın mesaisi daha yeni başlamıştı. Önce Beşiktaş'a sonra da Bursa'ya gollerini atarak onu izlemeye gelenlere gerekli mesajı yolluyordu. Nitekim gerek Milli Takım gerek Fenerbahçe altyapısında gösterdiği büyük gelişim sayesinde Okan Alkan ile beraber Fenerbahçe'nin A takımı ile devre arası kampına katılma hakkı kazanıyorlardı. Artık televizyondan izlediği oyuncularının yanında antreman yapacak belki de antremanda da olsa beraber oynamayı en çok istediği oyuncu olan Emre Belözoğlu'na bacak arası yapacaktı.
Sezon bittiğinde o artık 2 defa U15, 22 defa U16, 5 defa U17 formasını giyen bir oyuncu olmanın ötesine geçmiş Fenerbahçe'nin A Takım oyuncusu olmayı başarmıştı. Sezon başında onu A Takım idmanlarına çıkması için A takıma getiren Aykut Kocaman'ın hocası olması ise belkide en büyük şansı olmuştu. Ben dahil altyapıyı takip eden herkes forma giyeceği ilk maçı sabırsızlıkla beklemeye başlamıştık. Cumhuriyet Kupası adı altında oynanan Sivasspor maçında 90 dakika sahada kalsa da resmi olarak ilk defa 02.10.2010 Gençlerbirliği maçında Mamadou Niang'ın yerine son 4 dakika için Saraçoğlu çimlerine adımı atıyordu Gökay. Ve bir rüya gerçek oluyordu. Ardından Konya deplasmanında 76. dakikada Dia'nın yerine oyuna girip vasat bir performans ortaya koyuyordu.
Ona inanan bir hocasının olması silik görüntüsüne rağmen 2 maçta üstü çizilenlerden olmamasını sağlıyor ve Ziraat Türkiye Kupası müsabakasında Ankaragücü maçında 90 dakika forma şansı bulmasına yardım ediyordu. Gökay yine beklentilerin uzağında bir oyuncu gibi gözüküyordu. Ancak Aykut Kocaman onun oyunundan memnun olacak ki sakatlıklar sebebiyle Buca ve İbb maçlarında 90 dakika forma şansı tanıyordu genç oyuncuya. Ve Gökay bu maçlarda ona inanan hocasını da onu ilk izlediğinde büyük bir heyecanla bu satırlarda ona methiyeler düzen benide gururlandırıyor sahanın en çok koşan oyuncusu olmanın yanında Fenerbahçe'nin oyununa pozitif bir katkıda da bulunuyordu.
Yine de zaman zaman kimi yerlerde Gökay İravul'un Fenerbahçe için çok düz bir oyuncu olduğu yorumunu okuyorum. Peşinen belirtmek gerekiyor ki bu son derece basit, hiçbir altyapısı olmayan bir düşüncedir. Çok değil 10 ay evveline kadar A2 müsabakalarında 20/30 kişiye oynayan bir oyuncunun bu rakamların bin misline oynamasını değerlendirme dışı bırakarak yorum yapanların iyi niyetini ayrıca sorgulamak gerek tabi. Şunu belirtmek gerekiyor ki Gökay ne o A2 maçlarında Messiliğe soyunuyordu ne de iki seneye kadar oynayacağı Şampiyonlar Ligi müsabakalarında bu işi yapacak. Gökay'ın en önemli meziyeti bu oyunu düz, basit ve olabildiğince etkili oynamasıdır. Bu sebeple kimse kendisinden kurtarıcı rolü oynamasını beklememeli. Çünkü Gökay futbol bilgisi ve oyun karakteri itibari ile çok iyi işleyen bir sistemin en önemli oyuncularından biri olabilecek kapasitede olsa da hiçbir zaman Messi olmayacak. Kimi zamanlar maç kurtardığı da olacak ama bunu düzenli şekilde yapmasını beklemek hem Gökay'a hem de Aykut Kocaman'ın oluşturmaya çalıştığı Fenerbahçe düzenine haksızlıktır.
Gökay İravul sahada duruşu ve yaptıkları ile herhangi bir Türk oyuncunun çok ötesinde bir oyuncu. Pozisyon bilgisi, yardımlaşması üst düzeyde. A Takım müsabakalarında ön libero olarak görev alsa da kendisi orta sahanın her yerinde oynayabilen bir oyuncudur. Ben kendisini Bastian Schweinsteiger'e benzetiyorum bu yönden. Kendisi ise Steven Gerrard'ı örnek alan bir oyuncu ki bu da futbol karakteri hakkında bilgi sahibi olmamız açısından önemli bir donedir. Düzgün ve etkili şutlar atar, takımı için her zaman elinden geleni yapar. Gereksiz gösterişe kaçmaz ancak birebir kaldığı taktirde rakibini ekarte edebilecek kadar çalım atabilecek kapasiteye sahiptir. Bunun yanında çok efendi, Fenerbahçe formasını layıkıyla taşıyacak karakterde bir oyuncudur. Bu yönüyle de bende yeri farklıdır. Kısacası Gökay'ı değerlendirmeden futboldan ne anladığımızı sorgulamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Eğer futbol Almanların oynadığı ise Gökay İravul'u zamanla 11'inizin vazgeçilmezi yapacaksınız. Ama eğer ki Brezilya aşığı bir futbolseverseniz Gökay İravul'u uzun bir süre size hitap etmeyecek. Hele hele 18 yaşındaki bir gencin 12 ayda atladığı bunca kademeyi göz önünde bulundurmamak gaddarlığına sahipseniz; üzgünüm Gökay İravul hiçbir zaman sizin istediğiniz Gökay İravul olmayacak. Ama o tüm bu yazılarda( sırayla rakamlara tıklayınız: 1, 2 ,3 , 4, 5 ) bahsettiğim ve arama bölümüne Gökay İravul yazdığınız taktirde diğer yazılarda da görebileceğiniz gibi her maç takımı için savaşacak ve zamanla Fenerbahçe'nin vazgeçilmezi olacaktır.
Bir Yıl Önce Bir Yıl Sonra
Brezilya da günün karesi bu, geçen sene zon maçta kümede kalan Fluminense Guaraniyi 1-0 yenerek şampiyon oldu.
Bir yıl önce Adriano'nun önderliğinde şampiyonluğu kucaklayan Flamengo ise ligde zar zor kalabildi. Bu sene ki şampiyonluğun en önemli adamı bir arjantinli "Conca".
Şampiyonluğu getiren golü ise eski bir Flamengolu Emerson'un atması ise hafızalara kazınan detay oldu.
Şimdi karnaval zamanı Rio da.
Bu sene milli takım hocası olması klüp yönetimi tarafından engellenen Ramalho ise bir sene içinde takımdaki bu dönüşümün en önemli unsuru.
Sao Paolo da ard arda üç şampiyonluk kazanmıştı kendisi bu başarı ile seri a'nın son dönemlerdeki en başarılı hocası ünvanınıda elde etmiş oluyor.
Darısı Fenerbahçemizin başına
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)