Maç öncesi Şenol Güneş'e maça dair fikrini,stratejisini ve nasıl bir kurgu izleyeceğimizi sorsak muhtemelen geçen sene Bursaspor'da izlediğim gibi agresif,önde basan ve rakibi kapatmaya çalışan ve önemli ölçüde başaran bir takım izleyeceğimizi söylerdi. Karşı cepheye aynı soruyu yönelttiğimizde ise daha dengeli, bir puanı cebinde tutan ve hamle üstünlüğü ile oyunu almaya çalışacağı bir senaryodan bahsederdi. Ancak sahada görünen iki hocanın da muhtemelen maç önü beklentilerinden çok daha farklıydı.
Bu bağlamda bir dizi istatistik paylaşmak faydalı olacak.
Bu bağlamda bir dizi istatistik paylaşmak faydalı olacak.
Topla oynama ve pas adetlerine baktığımız zaman geçen sezonların aksine Beşiktaş'ın gerisinde bulunan Fenerbahçe'nin bu iki istatistiği domine ettiğini görüyoruz.Özellikle pas adedi anlamında lig 6. olan Fenerbahçe bu alanda lig 2. olan Beşiktaş'a standartından 200 pas , kendisinden 100 pas eksik yaptırmış. Bu bağlamda Başarılı paslarda ilk 5'ten 4 oyuncunun Fenerbahçe'den olması şaşırılmayacak bir istatistik. Sürekli hücumu kaleye dik şekilde zorlayan Volkan'ın pas yüzdesi de dikkat çekici. Ancak ben burada gözden kaçabilecek bir detayı işaret etmek istiyorum. Gerek rakipten kop kapma gerekse başarılı pasta Simon Kjaer hatalarına karşılık iyi istatistikler tutturmuş ki sezonun şuana dek süren diliminde bu böyle.Bruno Alves'in ikili mücadele anlamında istatistik kağıdını doldurmaması da izlenilenin matematiksel ifadesi; zira dağınık ve posası kalmış olan Bruno Alves'in varlığı Kjaer'i oyun içinde inanılmaz zorluyor. Birebir oyunda da Fenerbahçeli oyuncuların listenin tamamını doldurmasının bende ifade ettiği anlam da şu; Fenerbahçe oyunu gerek takım istatistiklerinde gerekse bireysel istatistiklerin önemli kısmında domine etmiş.
Yukarıdaki rakamlar genel ve ofansif oyuncu istatistikleri.Önemli pas noktasında (Ö.P) Fenerbahçe'nin sağ bekinin Beşiktaş'ın oyunun büyük kısmı üzerine kurulu olan Gökhan Töre kadar iş yaptığını görüyoruz.Bu alanda gözüme çarpan diğer bir istatistikte Ozan Tufan'ın da buraya matematiksel katkısı.Oguzhan-Atiba-Sosa üçlüsünün toplamda 1 adet tehlikeli adledilebilecek pası olmasına karşın Fenerbahçe'de Ozan tek başına 2 adet önemli pas yapmış. Üçlü karşılaştırması anlamında Jose Sosa'nın %60'da kalan pas isabet oranı %87+ pas isabet oranı yakalamış Fenerbahçe ortasahasının oyunu öne nasıl ve neden attığının da ispatlarından bir tanesi. Yine dikkatimi çeken bir diğer nokta da genel itibari ile oyuna pek dahil olmayan Beşiktaş beklerinin gerek genel gerekse anahtar pas noktalarında oyunu sürekli domine etmeye çalışan Şener Özbayraklı'dan geride istatistiklere sahip olması. Şener gücü ile oyuna verdiği ofansif katkı haricinde oyunun şekillenmesi aşamasında da daha net katkı ortaya koymuş. Ki futbol işte tam olarak böyle. Bazen sadece 1 hata çiziyor kaderini.
Isı haritasında hücum yönü soldan sağa.Yukarıdaki haritada 1. olan grafik Beşiktaş'ın ilk yarı haritası,2. si Fenerbahçe'nin aşağıdaki haritada 2. yarıda yine oyun soldan sağa iken 1. grafik Beşiktaş'ın, 2. olan Fenrbahçe'nin İkisinin ortak noktası? Çok açık.
İstatistikleri severim zira gözümle gördüğümün rakamsal ifadeleri benim için değerlidir. Bu bağlamda iki Td'ün de kurgulamadığı bir oyun olduğunu düşündüren hocaların genel felsefelerinin ve geçmiş performanslarının istatistiklerle örtüşmemesi. Dün sahada genel olarak oyun genelinde özel olaraksa geriye düştüğünde güzel refleks veren yeni bir takım vardı. 2-3 senedir beraber oynayan bir orta üçlüye üretim yapma imkanı vermeyen buna karşın kendisini verimli rakamlar üreten bir ortasaha,ilk büyük takım sezonunda arkasına aldığı Milli Takım sağbekinin ismi altında büyük oranda ezilmeyen bir Şener vardı.Tüm bunlara rağmen olumsuz detaylar da yok değildi. Her çıktığı topta faul yapma alışkanlığını sürdüren ve oyun içi Kjaer'e büyük yük bindiren Bruno Alves, Rvp'nin adı ve klası altında ezilen Fernandao, formsuz olduğunu düşündüren ancak hocanın kendisine yüklediği anlam itibari ile bekleneni veremeyen ve verecek motivasyon düzeyinde olmayan Caner.
Tüm bu söylenenlerin ışığında hocanın işinin çok zor olduğuna inanıyorum. Gerek kadro yapmak, gerek oynamayanı kaybetmemek,gerek oyunculara uygun saha dizilişi bulmak ve gerekse bunu oturtmak uzun bir süre alacak.Zamanın hocada Fatih Terim'in son dönüşünde 4-3-3 ile başlayan ancak sonrasında 4-4-2'ye dönen takımında gözlemlenen değişiklikler gibi değişiklikler yaptırma ihtimali de çok yüksek. Bunun üzerinden hocanın esnekliğini de görmüş olacağız.
Sene başından beri hocaya bakış açımı birçok kişi bilir. Şu satırları yazmış olmam itibari ile şunu da söyleyebilirim ki esnemek istemese de esneyen,deneme yanılma ile doğruyu bulmaya doğru giden bir hoca var ancak istediği doğruyu yapsın; takımın en yetenekli 3-5 oyuncusundan olan Caner ve Rvp'nin vücut dilleri olumlu sinyaller vermiyor. Çok fazla öne çıkan bir takıma sahipken beklerinin çıkmasının istememesi anlaşılır olabilir ama mevcut ortasahadan alabileceğin ofansif katkı bu maçtan en fazla 1 tık üstünde olacağı ortada iken Caner'e verilen rol Fenerbahçe'yi köreltmekten başka bir işe yaramıyor.Yine futbol hiyerarşisi diye bir şey vardır ki o da tam olarak RVP'nin sahada olması ve asıl patron olmasını işaret eder.Nasıl Sneijder Galatasaray'a çok şey vermiş Selçuk İnan ve Hamza Hamzaoğlu'nun önündeyse ve asıl patronsa, nasıl Messi ''sistem takımının'' asıl patronu ise hatta nasıl Aatıf Sivasspor'un patronu ise Rvp'de Fenerbahçe'nin patronudur. Günlük ego gösterileri bu gerçeği değiştirmez ancak hedeften uzaklaştırır. Bu sebeple bu eşiğin de en az hasarla atlatılması önemli zira normal şartlarda bir adet RVP 20 senede bir geliyor.
Oyunun hikayesini yazmak da en sevdiğim şeylerden birisi olmasına karşın bugün için böyle bir hevesim yok. Dün hakem hataları kadar net gözüken birşey vardı gözüme, futbolun şans kavramı Beşiktaş'tan yanaydı ve çok ağır şekilde mağlup olacakları bir maçtan 3 puanla, liderliği alarak çıktılar. Beşiktaş'ın oyuncu grubu oyunu Fenerbahçe'ye kabul ettirecek kadar-en azından Fenerbahçe'de ki gruba göre- kaliteli değil ve dün sahada tam olarak bu söylediğim vuku buldu. Ancak başka bir gerçek de şu ki; Beşiktaş'ın oyuncu grubu kapanan takımlara karşı maçlara Fenerbahçe'de bulunan oyunculara göre daha fazla ve çeşitlilikte çözüm üretebilecek görüntüde şuan. Bu bağlamda Volkan Şen'in kısa mesafe katkısı ve bir kez daha bunları Fenerbahçe'de de yapabilirliğini kanıtlaması önemli idi zira ziyadesi ile atlet ancak kısa mesafede bir o kadar problemli olabilecek bir takıma sahip Fenerbahçe bu oyun anlayışı içerisinde. Çözüm olarak da gözüken; Ersun Yanal Fenerbahçe'si gibi daha direkt oynayan,defansını daha öne atma hamlesi yapan bir oyun içi kurgu. Ümidim var mı? 442'den 433'e dönüşünü Rizespor maçından sonra yapacağını, zamanın kendisine bunu yaptıracağını düşündüğüm hoca buna da mecbur kalacaktır. Umarım geç kalmaz.