22 Temmuz 2011 Cuma

Yine Bekleriz















Şu Fenerbahçe tribünleri ne kadar acaip bir topluluk değil mi yahu?

Sen o kadar şike yap, bir o kadar maç bağla. Sonra kendini bilmez taraftarın sahaya girsin.

Sen senelerce Türk futbolunun lekesi ol. Başkanın Türk Futbolunun anasını ağlatsın. Sonra bir grup taraftar Taraf binasının önüne gitsin, slogan atsın. Yok canım, iflah olmaz bunlar. Bu kadar yüzsüzlük fazla. Bu kadar da olmaz.

Fenerbahçe 104 senelik camia, Aziz Yıldırım ise bu camianın 14 senelik başkanı yahu. Nedir bu hukuğa karşı yürümeler, anarşist ayaklar? Kafanız mı güzel, yoksa sıkıntı daha mı derin?




























Ben cevap vereyim dilim döndüğünce;

Anlayamazsınız siz.

Daha bir sene önce Fenerbahçe tribünlerinde açılan '' Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan '' pankartı ile dün taraftarın kalbinden dökülen '' Hükümet istifa '' sloganlarının tezatlık katsayısı hesabını yapmaya çalıştıkça anlayamazsınız. Zira bunun hesabını yapmaya çalışırken aynaya bakamama aciziyeti gösterecek kadar zavallısınız.

Siz ki; her sene Fenerasyon diye ağlayıp, damgalı Fenerbahçeli M.Ali Aydınlar'ı Federasyon başkanı yapacak kadar omurgasızsınız.


Siz ki; Fenerli Medya diye bir yangın çıkartmaya çalışıp Fenerbahçe taraftarının o kendi tarafındaki(!) insanlara bakış açılarını görmeyecek kadar kör ya da gördüğü halde tersini söyleyecek kadar ikiyüzlüsünüz.


Siz ki 15 /16 yaşındaki çocukları dövüp bundan tribün destanı yaratacak kadar adamsınız.















Siz yalancısınız arkadaşım, hem de en pisinden.

Siz farklı olayım, namım yürüsün diyip Ramiz dayı triplerinde pankartlar açan ; farklı duracağım diye ona buna boyun eğerken kıçı açığa çıkartanlardansınız arkadaşım.

Siz yüzsüzsünüz, hem de dik alasından ! Zira sizsiniz şampiyon olmuş takımı su şişesi atma organizasyonu ile karşılayan... Yine sizsiniz tüm sezonu telef ettikten sonra acısını, acıtanın kafasına rakı şişesi atarak çıkarmaya çalışan...

Hikaye anlatmayı bırakın bize; biz böyle sevdik rengimizi. Aşkımız, tribünlerde sebebi belirsiz showlar yapıp '' En büyük biziz '' palavrası atma gereksinimi duymayacak kadar büyük. Caddede yürüyen on binlerin tanık olup sebep olduğu büyüklüğü, onlar; biz biliyoruz ya... Biz biliyoruz ya; kim eğri , kim doğru diye. Biz biliyoruz ya kavgamızın renginin sarı lacivert, adının ise Fenerbahçe olduğunu. Siz, varın Aziz koyun o adı. Siz varın hukuğa karşı görün davamızı....

Bu dakikadan sonra sakın düşünmeyin ama kanal kanal gezip hakimin karar vermediği konuları karara bağlama cürretini gösterenlerin kimliğini.

Sakın düşünmeyin görevinin dışına çıkarak, yetkili merci olmamasına karşın 19 maçta şike ispat ettik diyecek kadar abartanların neye hizmet ettiğini.

Sakın düşünmeyin; koskocaman camianın başkanının henüz hiçbir suçu ispatlanmamasına karşın medya linçi ile ülkenin en baba suçlusu figürüne uydurulmasının sebeplerini.

Ve yine sakın ama sakın düşünmeyin; '' Fenerbahçe düşmezse , biz bu deplasmana nasıl gideceğiz ? '' diye.

Düşünseniz de bir sonuca varamazsınız çünkü...

Düşünseniz de bu yangına en fazla odun atarsınız çünkü...

Bırakın. Bizim ateşimiz yeter de artar bize.




















Klubün kapısını kitletip , Türk futbolunun kara lekesi Aziz Yıldırım'ı hapishane köşelerinde çürütseniz de bitirebilecek misiniz 6 yaşındaki çocuğun Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım sevdasını?

Bitiremeyeceksiniz arkadaşım, bi-ti-re-me-ye-cek-si-niz. Bak siz inandınız; siz suçu ispat edilmemiş bir adamı linç ettiniz ama o çocuk kadar aklınız yoktu sizin. O çocuk kadar temiz değilsiniz, o çocuk kadar saf değilsiniz.

O çocuğun '' suçlu olma ihtimaline karşı sevdiğinin yanında durma '' erdemini gösterecek kadar sahip değilsiniz aşkınıza ve aşkınızı paylaşanlara...

Bu ateş bundan yeter işte Fenerbahçeli olana; bir Aziz'i içeri aldın sevdasını kelepçeledin, ne fayda? Kelepçeleyebilecek misin 6 yaşındaki çocuğun sevdasını?

Yapamayacaksınız. Ancak yaptıklarınız yetecek size. Ve bir ihtimal yarın öbürgün aynı süreçten geçtiğinizde '' Hukuksuzluğa karşı yürüyoruz '' dediğinizde bulamayacaksınız kimsecikleri yanınızda. Bilakis, oturduğumuz yerden kıs kıs güleceğiz yüzsüzlüğünüze...

Biliyor musunuz; şaşırmayacağız, zor da olmayacak aslında...

Pardon, biraz alıştık ta...

5 Temmuz 2011 Salı

Sorular, Sorular ve Yine Sorular

Burada yeri geldiğinde çok sert Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman eleştirileri yapmış, basit bir bloggerım. Sonrasında da Aykut Kocaman'ın hakkını teslim ettiğinde olumsuz geri dönüşler almış, bir şampiyonluk ve kazanılan 16 maç neticesinde dönüş gösterdiği düşünülen basit bir blogger... Sanırım gelinen şu noktada sahip olduğum bakış açısı daha net olarak ortaya çıkacaktır.

Peşinen belirtmek gerekir ki Aziz Yıldırım'ın atarlı karakteri ve taraftarla olan iletişim bozukluğu sebebiyle kendisine hayranlık duyduğum söylenemez. Ancak bazen Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim etmek gerekir. Tıp ki hocaya ettiğimiz gibi...

Bir adam düşünün. Yerlerde bir ekonomiyi ayağa kaldırmış olsun. Tek haneli bir ekonomiyi üç haneye taşımış; Fenerbahçe üzerinden ticaret yapan, rant sağlayan zararlı taraftar gruplarını Fenerbahçe'nin yakasından düşürmüş olsun.Bir adam düşünün, Fenerbahçe sevdası sebebiyle hayat ortağından ayrılmak zorunda kalmış olsun.İşini gücünü bir kenara bırakıp her zaman en iyisini nasıl yapabilirim diye düşünen biri olsun. Fenerbahçe üzerinden para kazanma sevdası sebebiyle yönetime girmiş futbol çakallarına avcunu yalatmış, cebinden verdiği paraların bir kuruşunu dahi almayacağını beyan etmiş olsun. Çocuk gibi büyütmüş olsun kısacası sevdasını. Her türlü zorluğa -seveninin olmadığı bir ortamda- tek başına göğüs germek zorunda kalmış, tırnakları ile camiasını bir yerlere taşımış...

Böyle bir adam, böyle bir sevda uğruna yanlış yollara girebilir değil mi?

Peki, o halde başka bir adam daha düşünün. Camiasının, taraftarının gücü ile yaptığı bir stad varken başka yollarla yapılan stadlar için '' Türk futbolu için bunlar lazım '' demiş olsun. Yaptığı tesis koskocaman ülkede yeni hamleler adına yol olsun. Keza stadı da... Kadınların 8. sınıf vatandaş olarak görülüp, ülkenin yönetiminde söz sahibi idarecilerin 2-3 kadınla yaşayarak kadınlık onurunu ayaklar altına aldığı bir ortamda bu ülkenin en başarılı kadın atletini , kadın basketçilerini, kadın voleybolcularını bünyesinde toplayıp Avrupa yolunda çığır açmış olsun. Herkesin üvey evlat olarak gördüğü amatör spor branşlarına gösterdiği hassasiyet ile - ki o hassasiyet idmanlarına gidecek kadar bir hassasiyet - sponsorları, camiaları , müessese takımlarını uyandırmış olsun. Getirdiği Dünya Çapındaki kadın basketbolculara karşılık onlar kadar iyilerini getirme zorunluluğu doğurmuş; kısacası ülkedeki tüm spor organizasyonlarında öncü olmuş bir adam olsun. Ama en can alıcısı, bugün satın almakla itham edildiği camiaların naklen yayın ihalesinden aldıkları gelirleri arttırmak için gecesini gündüzüne katmış, düşük bütçeli takımlar için çok büyük problem olan menajerlik hadisesini bitirmek için somut adımlar atmış olsun. Ve yine, sözde büyük camialar ''köylü kurnazlıkları'' ile Anadolu'da parlayan yıldızları kendileri ile olan her maçtan önce '' transfer '' ederken, bahsi geçen oyuncular kendisini aradığında '' Şimdi seninle görüşmem doğru değil, zamanı gelince klubünle görüşeceğiz '' diyebilmiş olsun. Bu kadar kötü bir adam düşünün yani ! Ve tabi ki bu kadar işbilmez... Zira işi biliyor olsa idi, o ''satın alacağı'' Anadolu kluplerinin gelirleri artsın diye uğraşmaz, kendi aldığı pay ile onları ezer geçerdi. Her geçen gün artan bütçeleri ile iyi futbolcular transfer eden bu klupleri alt etmek için şike gibi yollara başvurmazdı. Ama hem bu kadar kötü, hem de bu kadar işbilmez bir adamdan bahsediyoruz işte. Oysa ki ne kadar kolaydı değil mi X adlı oyuncu kapısına geldiğinde başını bağlayıp onun çıkaracağı sorunlarla klubünün o X oyuncusuna biçtiği meblağın yarısına transferi bitirmek. Ama bu kadar iş bilmez bir adam bu. Etik ? Hiç bilmez.

Beyler; oynanan oyunun farkında mısınız?

Fenerbahçe'ye gol atan ve sahada mücadele edip te en çok etki bırakan oyuncu olan Musa Aydın'ın Fenerbahçe aleyhine delil sayıldığının farkında mısınız ?

Fenerbahçe'ye atılan golün asistini yapan Mehmet Yıldız'ın da Musa'ya keza delil kabul edildiğini, Milli formayı giymiş bir futbolcunun nasıl utanarak emniyete girdiğinin farkında mısınız?

Aziz Yıldırım'dan sonra Fenerbahçe başkanı olması beklenen Mehmet Ali Aydınlar'ın, her sene ''Fenerasyon'' diye ağlayan camialar tarafından nasıl başkan yapıldığını, gelinen noktada başkanlık için ismi geçen Hamdi Akın ve Murat Ülker gibi isimlerin kimlere yakın olduğunun farkında mısınız?

Soruşturma kapsamında ifade vermesi beklenen Serkan Çalık gibi bir isim varken, soruşturmanın nasıl sadece Fenerbahçe'ye ihale edildiğinin farkında mısınız?

Geçen sezon Onur Kıvrak'a gol yemediği taktirde istediği herşeyi alacağını söyleyen Ozan İpek gibi, '' Trabzonspor için oynayacağız '' diyen Hurşut ve Aykut Demir'in isminin bir kere telafuz edilmemesinin farkında mısınız?

Aranma ve ifadesine başvurulma belgesi basına verilen Serdar Adalı'nın hala dışarıda rahat rahat gezebildiğinin farkında mısınız?

Geçen sezon hemen hemen her maç sonrası ortalığı yangın yerine çeviren Trabzonspor yöneticilerinin hala ''Kupamızı verin'' cıngarını çıkartmamalarının farkında mısınız?

Geçtiğimiz sezon yanlış bir kararla ofsayt gerekçesi ile iptal edilen golünü değil de mağlup olduğu rakibi Trabzonspor'un '' verilmeyen penaltılarını '' konuşan Yıldırım Demirören'in söz konusu olaylarda adının dahi geçmemesinin farkında mısınız?

Deniz Feneri ile ilgili haberlerin yayın yasağına takıldığı bir ortamda talep edilen '' yayın yasağı '' nın kabul edilmediğinin, Fenerbahçe ismi ve camiasının alenen herkesin diline pelesenk edildiğinin farkında mısınız?

16 Nisan'ın bir başlangıç olarak görüldüğü söylenirken daha önceki tarihlerde oynanan Eskişehir-Fenerbahçe maçınında inceleneceğinin söylenmesinin ne anlama geldiğinin farkında mısınız?

Gizli bir soruşturmanın söz konusu olduğu söylenirken, daha ifadelerin dahi tamamlanmadığı bir soruşturma ile ilgili ''Fenerbahçe'nin küme düşürüleceğini'' ve daha çarpıcısı '' belgeleri incelediğini '' söyleyen bir gazetecenin varlığının farkında mısınız?

Şuan muhatap olduğu yasa çıkarılsın diye senelerce emek vermiş bir başkanın, son beş senede iki şampiyonluğu son maçta kaçırdığının ve bu yasa sebebiyle içeriden çıkamama durumu ile karşılaşma ihtimalinin olduğunun farkında mısınız?

Yine yasanın çıkış tarihi sebebiyle, averajın şampiyonu belli edeceği senelerde Ankaragücü'nü son maçta 8-0 yenen bir Galatasaray'a , linkteki yazı gibi bir ihbara rağmen Beşiktaş'a birşey olmayacağının farkında mısınız?



"Özellikle kariyerinin sonuna gelmiş oyuncularım resmen bana ve takıma ihanet ettiler. Başta Zago, Cordoba ve Ronaldo olmak üzere yabancılar iyice kenara çekildiler. Ama yöneticilere söylemiştim. Onlara kariyerinin sonuna gelmiş, para için oynayan futbolcuların, her şeyi deneyebileceğini anlatmıştım. Buna rağmen Beşiktaş yönetimi onların parasını vermedi. Onlara yol açtı. Boşluk bıraktı. Konya maçından sonra Cordoba'yı kenara çekip 'Maç sattın mı?' diye sordular... Geriye dönüp baktığımda, şüphelerimin yerine oturduğunu görüyorum. Şimdi kendime kızıyorum. Çünkü o zaman kötü adam ben olmuştum. Türkiye'deki sisteme karşı mücadele etmek çok zor.''

''Alaattin Çakıcı: ‘Sinan Sinan, ufak bir şey istiyoruz onu da halledemiyorsun. Oğlum, şampiyonlukta hiç mi payımız yok? O kadar olay oldu. Bir Allah’ın kulu açıp ağzını size bir şey söyleyebildi mi? Kızdırıyorsunuz beni.’


Sinan Engin: ‘Şey abi, tamam tamam... Abi, öyle değil başka bir şey oldu. Biliyorsun. Telafi ederiz abi. Kızma.’ ''
*****

15 Mayıs 2004 (Saat: 19.33)
VP: 11 numara Sinan var ya!
X: Abi, o özellikle koştu, abi biraz koşması lazımdı.
VP: Yok yok, .... çocuğu gol atmak için oynadı.
X: Yok abi! Sergen konuşmuş şimdi abi. Yemin ediyor öyle bir şey yok.
VP: Sergen mi diyor?
X: Evet.
VP: Ne dedin Sergen'e? .... edecek Vedat abin dedin mi?
X: Evet abi. Hiç koşmasak olmaz!
VP: Tamam onu da kaybetmeyelim! Hepsine teşekkür et, Sergen'le konuş. Hepsiyle konuş, hepsine teşekkür et.
X: Konuşacağım tabii abi!
VP: Uçakta beraber olacağım zaten hepsiyle ya!


Şeklinde demeç verme cesaretini göstermiş bir teknik direktörün sesini kulak vermeksizin, mafya babaları ile menajerler arasında geçen konuşmaların basında çarşaf çarşaf yazılmasına karşın söz konusu camianın herhangi bir cezaya muhatap tutulmayacağının farkında mısınız?

Şayet tüm bunların farkında değilseniz... Sorularıma cevap verin bir zahmet. Tüm bunları açıklayın bana...

Fenerbahçe'ye karşı takımlarının en etkili isimlerinden olan oyuncuların nasıl delil olabildiklerini mesela...

Veya çok büyük yolsuzluklara rağmen yayın yasağı ile haberlerin kesildiği konular sıcaklığını korurken, Fenerbahçe'nin yayın yasağı getirme talebinin reddedilme sebebini açıklayın. Gizli bir soruşturmada birtakım gazetecilerin nasıl belge temin edebildiklerini, daha ifadelerin alınma işlemi dahi bitmeden Türkiye gibi hukuk alanında ağır bir ülkede nasıl Fenerbahçe'nin düşürüleceğinden bahsettiklerini açıklayın. 3günlük bir soruşturma ile hangi sebeple kamuoyunda '' şikeci ve küme düşürülmüş Fenerbahçe'' algısının oluşturulmaya çalışıldığını da bir zahmet...

Bazı medya patronlarının sahibi olduğu, ülke geleceği ile son derece alakalı olan haberlerin atlandığı kanallarda daha bitmemiş bir soruşturma ile ilgili hangi hak ve hukuka dayanarak karalama kampanyası düzenlendiğini anlatın bana. Keza bunların amacını da...

Oynanan her maçtan sonra gözyaşları ile ülkeyi sele boğan rakip camiaların yöneticilerinin nasıl hala ses çıkartmadıklarını anlatın bana... Her ortamda Fenerbahçeliliğini vurgulayan, Fenerbahçe'nin sponsoru bir adamı , her sene Fenerasyon diye ağlanırken , hangi sebeplerle Federasyon başkanı yapılma isteğinin uyandığını açıklayın mesela...

Sosyal paylaşım ağlarında böyle bir soruşturmanın olacağını 10 gün öncesinden haber veren isimler varken başbakanın böyle bir soruşturmadan haberinin olmadığını söylemesini açıklayın bana... Aynı paylaşım ağlarında başbakanın Aziz Yıldırım ile ilişkisini bir hafta önce kestiği haberlerinin dolanmaya başlamasının sebebini de açıklayın bir zahmet... Ve tabi Fenerbahçe yönetimindeki Cihan Kamer ve Hüseyin Topbaş gibi isimlerin ortalarda neden gözükmediğini de...

Verecek cevabınız yok mu yoksa? O halde oynanan bu tiyatroya daha fazla seyirci kalmayın lütfen. Kalmayın ki yarın öbürgün bu tiyatronun kötü karakteri olarak sizin üzerinizden bir oyun sahnelenmesin. Bir suç varsa elbette cezası olacak, kurulduğu andan itibaren Türk Sporuna yön veren Fenerbahçe camiası bunun cezasını çekecektir. Tüm camialar ve vatandaşlar gibi Fenerbahçe Spor Klubününde hukuğun karşısında boynu kıldan incedir.Yalnız hukuksuzluğa karşı değil...Küme düşürülme cümlesini en basit gazetecenin bile şiddetle ve altını çizerek sarfettiği bir ortamda federasyonun vereceği karar son derece önemli ve manidardır. Zira bu kadar apar topar verileceği söylenen bir kararın soruşturma nihayetinde çıkacak karardan farklı olmasını beklemek hayalciliktir. Dolayısı ile önümüzdeki günler çok önemli gelişmelere gebe olup söz konusu gazeteci ve habercilerin söylemlerinin doğru çıkması durumunda sonuna kadar takip edilmesi gereken bir süreçtir. Bu noktada belirtmek gerekiyor ki, bu süreç sonunda Fenerbahçe taraftarının ''izleyici'' rolünü seçmeyeği de aşikardır.


2 Temmuz 2011 Cumartesi

Kısa Kısa Yeni Genç Oyuncular



Soldan sağa: Hasan Erbey,Mehmet Topçu,Berk Elitez,Gökay,Aykut Kıratlı, İlyas Yılmazer, Recep Niyaz

Özellikle A2 sezonu başladığında daha ayrıntılı şekilde yazacağız ama şimdiden meraklısı için kısa kısa notlar düşelim dedim.

Hasan, Berk ve Gökay iki sezon önce devre arasında kampa dahil edildiği için tanıtıma ihtiyaç duymuyorum. Oyuncu künyesi için arama kısmına bu oyuncuların ismini yazarak arama yapabilirsiniz.

Öncelikle Mehmet Topçu'dan başlayayım. Kendisi orjinal ve ''süpersolak'' tanımına uygun bir oyuncu. Oyun görüşü ve pas kabiliyeti çok iyi. Yalnız , bahsi geçen klasman A takım klasmanı ise bunlar yetersiz kalabiliyor. Mehmet'in bu dakikadan sonra yapacağı şey fiziksel yüklemelerle özellikle üst bölümünü geliştirmek. Klasik , pasör 10 numaradır kendisi. A Takımın sağlık heyeti Beşiktaş'ın Muhammed'e uyguladığı programın benzerini Mehmet'e uygulayabilir. Kendisi İngiliz takımlarının takip ettiğini ve Fenerbahçe'nin ciddi uğraşlar sonunda camianın içinde tuttuğu belirtmek lazım.

Aykut Kıratlı yanılmıyorsam Fenerbahçe'nin futbol okullarından gelip altyapıya yerleşen, oralarda da her klasmanda oynadıktan sonra A Takım alınan bir isim. Ben kendisini çok fazla izleme şansına sahip olamadım ama içeriden gelen haberler kalecilik yeteneğinin çok iyi olduğu yönünde. Keza ayağınında iyi olduğu söyleniyor. Seneye a2 takımda direkt oynamaya başlayınca daha çok şey yazarız elbet.

İlyas Yılmazer geçtiğimiz sezonun devre arasında Pendik'ten alınan iki genç oyuncudan birisi. Esasen sol açık olmasına rağmen Aykut Kocaman'ın Hasan Erbey'i ön libero denetme isteği üzerine stopere kayan sol bek oyuncusu Devrimcan'ın yerine sol bekte oynadı sezonun önemli bir bölümünde. Ayağı pas yapan, rastgele top atmayan, hırslı,mücadeleci ve sert bir oyuncu. Genç yaşında Pendik'te A Takım oynaması önemli bir referans hakkında. Zira oynadığı ligde (Spor Toto 2. Lig) bu yaşta müsabakaya çıkmak kolay iş değildir. Nispeten daha tecrübeli ve fizik olarak iyi seviyede olan oyuncuları tercih ederler ki İlyas Pendikspor'un altyapı takımlarında kazanılan başarılarda başrol oynadığı için A Takıma layık görülenlerden olmuş. Onun içinde daha detaylı değerlendirmeyi önümüzdeki zamanlarda yazarız.

Recep Niyaz Denizli'den gelen ve gerek fiziksel özellikleri gerek yeteneği ile '' Yerli Messi '' etiketini üstünde taşıyan bir oyuncu. Yalnız Messi yakıştırması aldatmasın, zira Recep'in bence kendine has ve yaş grubunun üstünde bir oyun tarzı-kafası var. Futbolun topsuz yanını çok iyi oynayan, ayağına gelen top gelmeden ne yapacağına karar verip ; topla buluştuğunda en kısa zamanda en basit şekilde en verimli kararı veren bir oyuncu. Hani Messi gibi üç kişiyi bağlayıp gittiğine çok tanık olmasam da a2 takımından bir oyuncunun benim Muhammed Demirci'yi övmem karşısında '' Bu da birşey mi, bizim Recep bundan çok daha iyi; ayağından top alamıyoruz '' dediğini de vurgulamak gerek. Üç dört kişiyi bağlayan oyuncu görme arzusunu kısa vadede tatmin etmez ancak bu yönününde olduğu sıkça söyleniyor. Kısacası değişim sürüyor, darısı sahada görmeye...
Related Posts with Thumbnails