Futbol klişeleri ile aram pek iyi değildir ancak hakikaten ''bir puanın dahi'' iyi sonuç sayılabileceği bir ortamda sahadan lazım olanı alarak ayrılmak başarı. Hele oynanan oyunu göz önüne getirirsek büyük başarı dahi diyebiliriz. Zira tarih boyunca eleme maçı oynayamayan ve oynanacak dakikalar ya da maçlar varken ya demoralize olup elek olan ya da maça yatmaya çalışıp eline yüzüne bulaştıran bir neslin torunlarıyız biz. Esasen bugün izlediğimiz maçta da puana yattık denilebilir gayet tabii yöntem de eleştirilebilinir. Ancak '' geleceğim '' diye bağıran ikinci gole hamle yapılmamasına karşılık, ben gelen puanı olumlu karşılıyorum. Önceden biz bunu da başaramıyorduk galiba ?
Çıkan kadroyu eleştirmek '' Alex küçük maçların adamı '' diyip üzerine '' Zico adam değil '' diye bağlayan ülkemizin futbol duayenlerinin işi. Ayağına top versen bomba diye karakola götürecek bu zihniyet elbet ne eylerse güzel eyler. Muhtemeldir de taraftarın sesi olup Sabri ve Selçuk Şahin'e sarar ki ben de tam bu noktada devreye girmek isterim. Evet, bu sezon hangi maçta oynadığını hatırlamadığım Çağlar'ın neden oynadığını bende merak ediyorum da hepsi bu. Asıl Sabri ve Selçuk üzerinden Milli Takım kurtaranlarla işim... Yahu; bahsedilen adamlar senelerce camialarına hizmet etmiş, gördükleri onlarca klup teknik direktörleri tarafından senede ortalama 25 adet maçta ilk onbire layık olmuş, Milli Takım antrenörleri tarafından da genel olarak kadroya çağrılma şerefine nail olmuş, özetle bu ülkenin '' seçkin futbolcuları '' arasına girmeyi başarmış isimler. Tamam; sağlıksız bir spor medyamız var, bunu kabul edebiliyorum. Ama taraftar olarak bizler hiç mi ders almayız? Ali Bilgin, Gökhan Emreciksin ve daha nicelerinin Anadolu'da '' Messi '' olup bu büyük camialarda tutunamamalarının sebebi hep mi antrenör, yönetim çapsızlığı olacak? Hadi bir dönem için böyle olsun. Peki bunca eleştiri ve önyargıya rağmen senelerdir buralarda barınmaya başarmaları neyin nesi bu oyuncuların? Uluslarası arenada büyük başarılara sahip onca antrenör '' kötü '' ama iki futbol izleyen herkes Mourinho ülkede. Eh, böyle devam öyleyse...
Saha içine dönecek olursak... Ben Arda Turan'a özel bir ödül verilmesi taraftarıyım. Objektif olalım; Arda Turan ne çok iyi bir pasör, ne çok iyi bir şutör. Hatta araya oynama kabiliyeti ortalamanın biraz üstü, şutu ortalama dahi diyebiliriz. Ek olarak Milli Takım performanslarının etkisiyle hızına da ortalama diyebiliriz. Ancak onun farkı zaten burada ortaya çıkıyor. Futbol sahalarında hala beyni ile oynayabilen oyuncular özel oyuncu olarak adlandırılıyor ki Arda Turan'da öyle bir oyuncu işte. Ve tabi ki tam bir ''Milli Takım oyuncusu.''
Esasen gelişimlerini başladığı yerden itibaren ilgiyle takip ettiğim çok yetenekli bir jenerasyona sahip olmalarına rağmen Belçika bize karşı oynayabilecek takım değil. Ancak hocanın yaşadığı kafa karışıklığı ve ''bir puan yeter'' anlayışı ile birleşerek oyuncuların zihin aleminde yer etmiş olacak ki epey kopuk bir Milli Takım izledik. Burak sezon performansı itibari ile ismini yazmadığınız taktirde ayıp edeceğiniz bir adam ki sahadaydı. Kazım Kazım her ne kadar istikrarlı ve formda bir sezon geçirmemiş olsa da Kompany'nin kucağına Semih'i atmaktan daha iyi bir tercihti, layıkıyla mücadele etti. Emre ve Volkan bildiğimiz gibi... Yalnız bende en büyük hayal kırıklığını kalitesine ve yeteneklerine güvendiğim Selçuk İnan yarattı. Ofansif ortasaha çıkışlı bir oyuncunun ön libero mevkisine devşirilmesi sonucunda yaşadığı mevki sıkıntısı sahada kendisini gösterir gibiydi. Zira çok yetenekli ve potansiyel şut tehlikesi olan bir oyuncu Selçuk. Ancak bugün bunları gösteremediği gibi çok ta yumuşak kaldı. Defansta üç adet çabuk sayılabilecek oyuncusu olan bir takımın defans ile ortasaha arasındaki mesafeyi ortasahaya yaklaşarak kapatmasını bekliyordum ki psikolojik olarak geriye yaslanan defansa ortasahada yarı sahaya gömülerek ; yani defansa yaklaşarak tepki verince olay Selçuk ve Emre'nin atacağı uzun toplara kalmıştı. Ancak bugün genel olarak çok koşup yorulan ortasaha oyuncularından tarz olarak kırılgan olanının tarafından pozisyon yiyerek tamamladık maçı. Selçuk'un hücum anlamında etkisi olmamasına karşın defans anlamında da oyundan düşmesi sebebiyle istenileni verememesi Sabri'yi çok zorladı. Sağımızdan gelen her atak potansiyel gol tehlikesi oldu diyebiliriz.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen çok değerli bir puan aldığımızı tekrarlıyor maçın adamı olarak Arda Turan'ı seçiyorum. Hatasız oynayarak '' hata yapsın da gülek '' diye bekleyenleri hayal kırıklığına uğratan Selçuk'un oyuna yaptığı pozitif katkıyı da çok beğendiğimi söyleyebilirim. Haddini bilip basit oynadığı sürece Selçuk Şahin bu ülkenin mevkisindeki en değerli oyunculardan biridir. Aynen Sabri gibi....
4 Haziran 2011 Cumartesi
Belçika-Türkiye Milli Maçının Ardından
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
abi adbülkadir kayalı'nın eskişehire gidişi kesinleşmiş face hesabında açıkladı
Yorum Gönder