Bilmem kaç derecede , aslında lig sonunda oynanması gerekirken cehennem sıcağına alınmış bir maç... Belki sıradan, belki büyük bir heyecan... Hangisinin olduğunun çok önemi var mı ki?
Çalan düdük, başlayan maç... Ve 15 dakikada kupanın bu seneki renginin bordo mavi olacağını anlatmak istercesine Fenerbahçe yarı sahasında yuvarlanıp duran top... Belki Aragones dönemivari ruhsuz, kupa maçı finaline çıktığının farkında dahi olmayan futbolcular topluluğundan da bahsedilebilir. De ne gereği var değil mi?
Trabzonspor oyunuyla, arzusuyla hakettiğini aldı bugün; bize tebrik etmek düşer. Buraya kadar gelen Fenerbahçe'li futbolcuları da aynı şekilde. Hepsi bu; bir teknik analiz yazısı beklemeyin uzun uzadıya şimdi...
He eğer ki bekliyorsanız sosyolojik bir analiz yapmak isterim...
Maç bittiğinde Ali Sami Yen'de acıta acıta yendiğimiz takım taraftarlarından tutun, senelerdir Fenerbahçe nefreti ile , Fenerbahçe ismiyle ayakta kalmaya çalışan bir takımın taraftarına kadar herkes arıyordu... Sanki şampiyon olarak gittiğimizde bile '' Duşta da fantastik oluyormuş kocacım, suyun altında bir maç yapalım he, hehehe '' dercesine İstanbul'un su sorununu yaratan ve kaderini yaşamak isteyen bu takım taraftarlarını bir galibiyet sonrasında aramışım, bir maç geyiği yapmışım gibi... Sanki Bilica'ya bok attığı halde Norveçli forvetleri maçı kazanmak için penaltıyı atan oyuncunun ayağına basan ve buna ses çıkarma yüreğini gösteremeyen insanlara birşey demişim gibi... Ve her Fenerbahçe maçından önce '' Bak bu sefer bahane yok, biz hakemlere sığınmıyoruz, geleceğiz sizi yine yeneceğiz...'' diyip her Fenerbahçe maçından sonra hakemlere sallayanlarla en ufak dalga geçme girişiminde bulunmuşum gibi...He bir de galibiyet sayıları filan ortadayken ''yine yeneceğiz'' demeleri yok mu.. Hani sürekli bir şekilde yeniyormuş gibi; içeride dışarıda... Şampiyon olmuşken, şampiyonluğa giderken, ya da hiç bir amacı yokken...
Ama artık biliyorum; Trabzonspor'lu olan Trabzonspor'lusu da var memlekette, Trabzonsporlu olan Galatasaray'lısı da; Beşiktaş'lısı da...Fenerbahçe maçından önce dostluk rüzgarları estiren, barış elçisi Bursaspor'lusu da var, Bursaspor'lu olan Galatasaray'lısı da, Beşiktaş'lısı da... Fenerbahçe şampiyonluğa giderken aralarındaki küslüğü bitirmek isteyen Bursaspor'lusu da var, Mersin İdmanyurdu'nu tutan Beşiktaş'lısı da, Ankaragücünü tutan Siirtspor'lusu da... Söz konusu olan Fenerbahçe ise itina ile Yunanistanspor'lu da olunur, Fransaspor'lu da...
Zaten biliyordum ki; bu yüzden en büyüksün Fenerbahçe... Önü kesilmek için iş birliği yapılması gerektiği için, her maç Trabzonspor'lusunu Beşiktaş üzerinden Galatasaray'lı oradan ise Mecidiyeköyspor'lu yaptığın için... Adamları renkten renge soktuğun için...
Kupalar, galibiyetler herkese nasip olur da... Bir ülkenin gündemini belirlemek, gazetelerin umut kapısı olmak, bakkala, manava iş yapabilmesi için konuşacağı söz olmak herkese nasip olmaz. Ülkeyi bir amaç doğrultusunda birleştirebilmek hele...
5 Mayıs 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
süper yazmışsın halil. :)
Sacma yazi, besiktas trabzona oynasada cogu besiktasi desteklemezdi. Trabzon'nun kazanmasini isterdi. Bugun'ku durumda fenerin yerine galatasaray olsaydi. fenerliler'de bursa'nin sampiyon olmasini isterdi. Zaten biz bursayi sampiyonlukta destekleseydik maci verirdik.
senin yazina sacma dedim ama benimkide sacma oldu gibi :)
Yorum Gönder