29 Mayıs 2010 Cumartesi
8-0 oldu Güntekin..
2-2 oldu demişsin ya hani.. 8 oldu Güntekin... Toraman da hattrick yaptı haberin ola...
Türkiye'nin en çok izlenen spor kanalında televizyon karşısına çıkan birisi olarak üstündeki siyah beyaz formayı çıkarsan artık... Ya da çıkarmıyorsan da Toraman'a sorsan birtakım sorular keşke...
Objektif Güntekin. Komik Güntekin...
27 Mayıs 2010 Perşembe
Çok oluyorsunuz...
Kadın basketbol, kadın voleybol, erkek basketbol derken şimdi de erkek voleybol... Ve oraya da bir Dünya Yıldızı... Bunun adı haksız rekabet. Gerçekten çok oluyorsunuz...
Leonel Marshall Kimdir?
1979’da Küba’da doğan Leonel Marshall, 1.96 boyunda ve üstün sıçrama yeteneğiyle tanınıyor. Sydney Olimpiyatları’nda takımının en genç oyuncusu olarak dikkatleri üzerine çeken smaçör, blokta 3.53 cm’e; smaçta ise 3.83 cm yüksekliğe ulaşabilmekte.
Kariyerinin büyük bir bölümünü İtalya’da geçiren smaçör, Livorno, Copra Piacenza, Roma Volley takımlarında forma giydi.
İki sezondur Copra Piacenza adına mücadele eden Kübalı sporcu; 2006’da Top Teams Kupası’nda, 2008 CEV Kupası’nda şampiyonluk yaşadı; 2009’da ise Copra Piacenza ile İtalya Lig Şampiyonluğu Kupası’nı kaldırdı. (Fenerbahçe Resmi Sitesinden Alıntıdır.)
22 Mayıs 2010 Cumartesi
Herkes Hakettiği Yerde...
Hadi Canım Sende
Beşiktaşın Çek futbolcusu Tomas Sivok ülkesinde Sportovni Noviny gazetesine konuştu. Ve
uzun süre gündemi meşgul edecek açıklamalar yaptı. "Bizim taraftarımız F.Bahçe´den nefret ediyor. G.Saraylılar da öyle. Bursaspor´a yenildikten sonra taraftarlarımızın üçüncülüğü kaybettiğimiz için bize kızacağını düşünüyorduk ama neredeyse Bursalılar kadar sevindiler. Bizi soyunma odasında da daha önceki mağlubiyetlerde olan sıkıntı yoktu. Herkes gülüyordu. Bazı arkadaşlarımız Bursasporluların eğlencesine katıldı. Ben de Zapo´yu kutladım. Onun için içtim ve Bursa´nın şampiyonluğunu kutladım" dedi.
Gündemi uzun süre meşgul etmek? Hadi canım sende...
uzun süre gündemi meşgul edecek açıklamalar yaptı. "Bizim taraftarımız F.Bahçe´den nefret ediyor. G.Saraylılar da öyle. Bursaspor´a yenildikten sonra taraftarlarımızın üçüncülüğü kaybettiğimiz için bize kızacağını düşünüyorduk ama neredeyse Bursalılar kadar sevindiler. Bizi soyunma odasında da daha önceki mağlubiyetlerde olan sıkıntı yoktu. Herkes gülüyordu. Bazı arkadaşlarımız Bursasporluların eğlencesine katıldı. Ben de Zapo´yu kutladım. Onun için içtim ve Bursa´nın şampiyonluğunu kutladım" dedi.
Gündemi uzun süre meşgul etmek? Hadi canım sende...
15 Mayıs 2010 Cumartesi
Tarihte Bugün -1-
Tarihte bugün(15.05.1982) Sivasspor hocası Bülent Uygun Sivasspor'un şampiyonluk yolunda yürümesinden sebep kendisini yapmak zorunda hissettiği ve başarılarını ''İstanbul'da Laila Sivas'ta La ilahe İllallah'' şeklinde özetlediği açıklamasından sonra takım kaptanlarının Sivas'ta sadece Sivasspor'lu oyuncuların eğlenmeleri için açtıkları gece klubünde sabaha kadar içip çılgınlar gibi dans ettikten sonra gecenin bitiminde meraklı basın muhabirlerine saldırmaları ve yolun ortasında sızmaları haberini alması sonucunda yaptığı açıklamanın üzerinden sadece on dakika geçtiğinde rahatsızlık geçirerek hastahaneye kaldırıldı. Hasta yatağında ''Ulan Memo, kaç defa söyledim bir nane yiyecekseniz evinizde yiyin, elaleme rezil olduk'' şeklinde sayıkladığı görülen Bülent Uygun sağlığına aradan iki hafta geçtikten sonra kavuştu. Olayın büyüsünün bozulduğuna inanmasından sebep '' İstanbul'da oyuncular terbiyesiz efendim, dininde imanında değiller, bizimkiler takılıyorlar ama sonra sabaha kadar da ibadet ediyorlar...'' şeklinde yeni bir açıklama ile başarılarını özetlemeye çalışan Bülent Uygun'un vücut dilinden bu söylediğine kendisinin de inanmadığı çıkartıldı.
Yerden Şut Üstten Aut Haber Arşivi
Yerden Şut Üstten Aut Haber Arşivi
10 Mayıs 2010 Pazartesi
9 Mayıs 2010 Pazar
7 Mayıs 2010 Cuma
Geldi Bahar Ayları Gevşedi Gönül Yayları
Olmadı İbra.
5 Mayıs 2010 Çarşamba
Herkese Nasip Olmaz
Bilmem kaç derecede , aslında lig sonunda oynanması gerekirken cehennem sıcağına alınmış bir maç... Belki sıradan, belki büyük bir heyecan... Hangisinin olduğunun çok önemi var mı ki?
Çalan düdük, başlayan maç... Ve 15 dakikada kupanın bu seneki renginin bordo mavi olacağını anlatmak istercesine Fenerbahçe yarı sahasında yuvarlanıp duran top... Belki Aragones dönemivari ruhsuz, kupa maçı finaline çıktığının farkında dahi olmayan futbolcular topluluğundan da bahsedilebilir. De ne gereği var değil mi?
Trabzonspor oyunuyla, arzusuyla hakettiğini aldı bugün; bize tebrik etmek düşer. Buraya kadar gelen Fenerbahçe'li futbolcuları da aynı şekilde. Hepsi bu; bir teknik analiz yazısı beklemeyin uzun uzadıya şimdi...
He eğer ki bekliyorsanız sosyolojik bir analiz yapmak isterim...
Maç bittiğinde Ali Sami Yen'de acıta acıta yendiğimiz takım taraftarlarından tutun, senelerdir Fenerbahçe nefreti ile , Fenerbahçe ismiyle ayakta kalmaya çalışan bir takımın taraftarına kadar herkes arıyordu... Sanki şampiyon olarak gittiğimizde bile '' Duşta da fantastik oluyormuş kocacım, suyun altında bir maç yapalım he, hehehe '' dercesine İstanbul'un su sorununu yaratan ve kaderini yaşamak isteyen bu takım taraftarlarını bir galibiyet sonrasında aramışım, bir maç geyiği yapmışım gibi... Sanki Bilica'ya bok attığı halde Norveçli forvetleri maçı kazanmak için penaltıyı atan oyuncunun ayağına basan ve buna ses çıkarma yüreğini gösteremeyen insanlara birşey demişim gibi... Ve her Fenerbahçe maçından önce '' Bak bu sefer bahane yok, biz hakemlere sığınmıyoruz, geleceğiz sizi yine yeneceğiz...'' diyip her Fenerbahçe maçından sonra hakemlere sallayanlarla en ufak dalga geçme girişiminde bulunmuşum gibi...He bir de galibiyet sayıları filan ortadayken ''yine yeneceğiz'' demeleri yok mu.. Hani sürekli bir şekilde yeniyormuş gibi; içeride dışarıda... Şampiyon olmuşken, şampiyonluğa giderken, ya da hiç bir amacı yokken...
Ama artık biliyorum; Trabzonspor'lu olan Trabzonspor'lusu da var memlekette, Trabzonsporlu olan Galatasaray'lısı da; Beşiktaş'lısı da...Fenerbahçe maçından önce dostluk rüzgarları estiren, barış elçisi Bursaspor'lusu da var, Bursaspor'lu olan Galatasaray'lısı da, Beşiktaş'lısı da... Fenerbahçe şampiyonluğa giderken aralarındaki küslüğü bitirmek isteyen Bursaspor'lusu da var, Mersin İdmanyurdu'nu tutan Beşiktaş'lısı da, Ankaragücünü tutan Siirtspor'lusu da... Söz konusu olan Fenerbahçe ise itina ile Yunanistanspor'lu da olunur, Fransaspor'lu da...
Zaten biliyordum ki; bu yüzden en büyüksün Fenerbahçe... Önü kesilmek için iş birliği yapılması gerektiği için, her maç Trabzonspor'lusunu Beşiktaş üzerinden Galatasaray'lı oradan ise Mecidiyeköyspor'lu yaptığın için... Adamları renkten renge soktuğun için...
Kupalar, galibiyetler herkese nasip olur da... Bir ülkenin gündemini belirlemek, gazetelerin umut kapısı olmak, bakkala, manava iş yapabilmesi için konuşacağı söz olmak herkese nasip olmaz. Ülkeyi bir amaç doğrultusunda birleştirebilmek hele...
Çalan düdük, başlayan maç... Ve 15 dakikada kupanın bu seneki renginin bordo mavi olacağını anlatmak istercesine Fenerbahçe yarı sahasında yuvarlanıp duran top... Belki Aragones dönemivari ruhsuz, kupa maçı finaline çıktığının farkında dahi olmayan futbolcular topluluğundan da bahsedilebilir. De ne gereği var değil mi?
Trabzonspor oyunuyla, arzusuyla hakettiğini aldı bugün; bize tebrik etmek düşer. Buraya kadar gelen Fenerbahçe'li futbolcuları da aynı şekilde. Hepsi bu; bir teknik analiz yazısı beklemeyin uzun uzadıya şimdi...
He eğer ki bekliyorsanız sosyolojik bir analiz yapmak isterim...
Maç bittiğinde Ali Sami Yen'de acıta acıta yendiğimiz takım taraftarlarından tutun, senelerdir Fenerbahçe nefreti ile , Fenerbahçe ismiyle ayakta kalmaya çalışan bir takımın taraftarına kadar herkes arıyordu... Sanki şampiyon olarak gittiğimizde bile '' Duşta da fantastik oluyormuş kocacım, suyun altında bir maç yapalım he, hehehe '' dercesine İstanbul'un su sorununu yaratan ve kaderini yaşamak isteyen bu takım taraftarlarını bir galibiyet sonrasında aramışım, bir maç geyiği yapmışım gibi... Sanki Bilica'ya bok attığı halde Norveçli forvetleri maçı kazanmak için penaltıyı atan oyuncunun ayağına basan ve buna ses çıkarma yüreğini gösteremeyen insanlara birşey demişim gibi... Ve her Fenerbahçe maçından önce '' Bak bu sefer bahane yok, biz hakemlere sığınmıyoruz, geleceğiz sizi yine yeneceğiz...'' diyip her Fenerbahçe maçından sonra hakemlere sallayanlarla en ufak dalga geçme girişiminde bulunmuşum gibi...He bir de galibiyet sayıları filan ortadayken ''yine yeneceğiz'' demeleri yok mu.. Hani sürekli bir şekilde yeniyormuş gibi; içeride dışarıda... Şampiyon olmuşken, şampiyonluğa giderken, ya da hiç bir amacı yokken...
Ama artık biliyorum; Trabzonspor'lu olan Trabzonspor'lusu da var memlekette, Trabzonsporlu olan Galatasaray'lısı da; Beşiktaş'lısı da...Fenerbahçe maçından önce dostluk rüzgarları estiren, barış elçisi Bursaspor'lusu da var, Bursaspor'lu olan Galatasaray'lısı da, Beşiktaş'lısı da... Fenerbahçe şampiyonluğa giderken aralarındaki küslüğü bitirmek isteyen Bursaspor'lusu da var, Mersin İdmanyurdu'nu tutan Beşiktaş'lısı da, Ankaragücünü tutan Siirtspor'lusu da... Söz konusu olan Fenerbahçe ise itina ile Yunanistanspor'lu da olunur, Fransaspor'lu da...
Zaten biliyordum ki; bu yüzden en büyüksün Fenerbahçe... Önü kesilmek için iş birliği yapılması gerektiği için, her maç Trabzonspor'lusunu Beşiktaş üzerinden Galatasaray'lı oradan ise Mecidiyeköyspor'lu yaptığın için... Adamları renkten renge soktuğun için...
Kupalar, galibiyetler herkese nasip olur da... Bir ülkenin gündemini belirlemek, gazetelerin umut kapısı olmak, bakkala, manava iş yapabilmesi için konuşacağı söz olmak herkese nasip olmaz. Ülkeyi bir amaç doğrultusunda birleştirebilmek hele...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)