5 Aralık 2011 Pazartesi

Fenerbahçe-Kartal A2 Maçının Ardından

Bugün Dereağzı'nda seyir zevki açısından oldukça düşük kalitede bir maç vardı. Ancak 0-0 biten maçı izlenir kılan, dikkat çekici oyuncular yok değildi.

Özellikle İlyas Yılmazer'den bahsetmek lazım ilk etapta. Herşeyden evvel belirtmek gerekiyor ki istikrarlı bir oyuncu İlyas. Sezon içinde oynadığı maçlarda takıma verdiği katkı her zaman üç aşağı beş yukarı aynı. Sadece sol bek de oynadığı zaman kendini bu maçtaki kadar göstereceği alanlar bulamıyor doğal olarak... Bugün ise çok iyi bir sol açık performansı verdi. Topla çok seri ve dönüşleri inanılmaz hızlı. Olağanüstü bir yetenek demek elbette güç ancak bu yaş grubu için artık yavaş yavaş fazla geldiğini belirtmek lazım. Adam eksiltmesi, sertliği, boyunun kısa olmasına karşılık özellikle üst bölgesinin genişliği ve seriliği ile A takıma geçişin sinyallerini vermeye başladı. İki sene önce geldiği Pendikspor'da A takımda da oynamışlığı olduğunu belirtmek lazım. İstikrarı ve yükselen çizgisi ile bana çok büyük umut veriyor İlyas... Yalnız şahsi fikrim hücuma katılma zamanı ve ters kademe gibi temel bek öğretilerini bünyesine katıp bek oynarsa çok daha iyi performanslar verebilir. Bugün onu sol açık performansı ile çok beğendim ancak kimi oyuncular arkadan geldiğinde daha etkilidirler ya, İlyas'da da bu söz konusu olabilir. Gerçi orada oynayamasa da, bugün oynadığı ön tarafta da gayet etkili, önümüzdeki senelerde A Takım'ın sol açık rotasyonuna katılması şaşırtıcı olmayacak benim için.

Recep Niyaz ilk yarı sonunda oyundan alınmasına karşılık topu her ayağına alışında nasıl bir futbolcu olduğunu gösterdi. Çok olağandışı işler yapmadı, skor üretemedi ancak top kontrolleri, seriliği ve adam ekarte etme becerisi yaşına göre çok fazla. Fiziksel eksikliklerini kapatmak için çok fazla zamanı olduğu için rahatlıkla Fenerbahçe'nin üst yapısına çıkıp senelerce katkı verecek yıldız potansiyelli bir oyuncunun geldiğini söyleyebiliriz.

Stoper Berkay'ı ilk izlediğim zamanlarda çok dağınık bulmuş konsantrasyon eksikliği olduğunu düşünmüştüm. Ancak özellikle son iki maçta kendisini iyi gördüm. Hava toplarında epey etkili. Tabi daha geniş alanlarda oynanan maçlarda hızlı rakiplere karşı da görmek gerekiyor.

Gökay İravul bugün geçen maça göre daha istekli ve iyiydi. Çok rahat ve oyunu iyi yönlendiriyor. Ancak bu sene bir kere gördüğüm '' A Takım havası solumuş oyuncu '' farkını sahaya yansıttığını söyleyemem.

6 yorum:

emir.z dedi ki...

A2'de neredeyse tüm takımlar çok ciddi performanslar sergiliyor. Bizim takımla Kasımpaşa arasında geçen gün oynanan maçta örneğin, iki takımı ayıran çok bariz farklar görmedim.
Berk, Gökay gibi A takımla maça çıkmış oyuncular bile farkedilmediler yaşıtları arasında. Kasımpaşalı Buğra onlardan çok daha göze batıyordu meselâ. Müthiş insiyatif alan, pozisyon sezgisi güçlü bir oyuncu...
Küçük takımların genç oyuncuları medya olanakları sayesinde bireysel gelişimlerine ciddi katkılar sağlıyorlar. Ayrıca antrenman teknikleri çok gelişti, yaygınlaştı ve bu bilgiye sahip antrenörler takımlar arasındaki mesafeyi çok kısalttı. Hem altyapıda hem profesyonel takımlarda...
Sözün kısası A takımı için düşündüğüm bir şeyi A2 için de söyleyeyim: Fark yaratmak için daha mükemmel bir sistem oluşmalı ya da daha mükemmel oyunculara sahip olunmalı. Herkeste olan şeyler, artık yeterli değil... Fenerbahçe sistemini ve oyuncu havuzunu her geçen gün daha da mükemmelleştirmeli, asıl ödevimiz bu..
Umarım şu kasvetli zamanları aşarız da Fenerbahçe tüm enerjisini kendi öz gelişimine yöneltir...
Bu arada yazılarınızı takip etmeye çalışıyorum, ellerinize sağlık...

Diferansiyel dedi ki...

Evet, özellikle bu seviyede takımlar ve oyuncular arasındaki makas daralmış gibi. Ancak buna sebep olan iki önemli detay var. 1. olanı, bazı Bank Asya takımlarının Fenerbahçe ile oynarken önemli sayıda A Takım oyuncularını aşağıya indirebilmeleri. Dolayısı ile fizik olarak çok kuvvetli bir hale geliyorlar. Diğer sebep ise bizim A takım oyuncularımızın A takım sözleşmesi almalarından ötürü bu kademeye süreklileşen in-çıklardan psikolojik olarak etkilenip tam performans verememeleri. Gökay ve Berk profesyonel olmadan önce daha bir başka oynuyorlardı bu takımda mesela...

Yine de sistemde arıza olduğu aşikar. Ama U18 ve U17 takımlarını da bir tarafa koyarsak bile ( ki oralarda da çok iyi oyuncular var ) U16 takımı geleceğe dair ümit beslememize yetecek kadar sistemli ve organize. A2 özelinde de 3 sene önce meydana gelen operasyon sebebiyle ( takımı komple değiştirip ağırlık olarak 92 doğumlulardan kadro yapmak) daha erken yaşlardan üst seviyede oynama şansı bulan oyunculardan minimum 3 tane A takım oyuncusu bekliyordum.Geçtiğimiz seneler itibari ile o sayı 4'dü ki İlyas Yılmazer'in de almasına kesin gözüyle baktığım sözleşmesi ile bu sayı 5 olacak gibi...

Teşekkür ederim. Sizin de fikirlerinize sağlık. Kendi kendimize yazmadığımızı bilmek güzel :)

Adsız dedi ki...

abi sol bekte ilyas mı yoksa onur karakabak mı? ayrıca recep niayzın oyun zekası ne durumda?

Diferansiyel dedi ki...

İlyas sol açıkta da oynayabildiğinden daha opsiyonel bir oyuncu. Ancak sadece bek performansı olarak Onur daha iyi gibi. İlyas ise daha komple bir oyuncu.

Recep Niyaz'ı anlatmak zor. Çıplak gözle izlemek lazım :) Yaşına oranla olağanüstü diyebilirim ama.

Adsız dedi ki...

peki abi eren hoş hakkında ne düşünüyorsun galiba bekleneni pek vermedi:D ayrıca bundan sonra biraz daha yaz be :D

Diferansiyel dedi ki...

Eren Hoş'u izlemedim neredeyse hiç :)

Tat kalmadı. İzlediğim maçları da yazmaz oldum neredeyse... 3 Temmuz travmasının ardına bir de sınavlar onlar bunlar gelip duruyor..

Ama sen '' adsız '' olmaktan vazgeçersen ben de daha fazla yazacağım :)

Related Posts with Thumbnails