19 Mayıs 2011 Perşembe

Fenerbahçeli Ses Ver !

Fenerbahçeli;

Senin camianın şampiyonluk mücadelesi verdiği şu günler; senin birlik olma, en keskin virajlardan Fenerbahçe'ye leke sürmeden ve başını hiç öne eğmeden geçerek seni her daim sevindirmeye çalışanlarının yanında olma günüdür. Gün ; ne kadar büyük bir aile olduğumuzu ispatlama, içeriden ve dışarıdan emeğimize ve kupamıza göz dikenlerin karşısında avazımızın çıktığı kadar Fenerbahçe'nin gücünü haykırma günüdür. Sen de ses ver Fenerbahçe'li. Veya sesin olanın yanında dur.Senden ricam şuradan ulaşabileceğin linki paylaşabildiğin kadar Fenerbahçe'li ile paylaş ve paylaşmasına vesile ol. Ol ki ; takımının başarısızlığı üzerinden oy hesabı yapan, emeğin üzerinden rant sağlama kaygısı taşıyanlara karşı sesimiz çıksın.

6 Mayıs 2011 Cuma

Fenerbahçe'nin Genç Yetenekleri: Okan Alkan ( Bölüm 2 )

(1. bölüm için tıklayınız.)

... 4/1 kazanılan özel maçta sonradan gösterdiği performans kendisini iki gün sonra oynanacak maçta direkt 11 oynama şansı sundu. Okan bu şansı da iyi değerlendirdi. Ve Milli Takım forması altında oynadığı başarılı performansların yanında hocalarının da referansıyla İstanbul'un yolunu tuttu. Artık Galatasaray deplasmanında doksanıncı dakikayı görebilmek onun için çok daha yakın ve inanılır bir hedefti.2007 Haziran'ı itibari ile o artık Fenerbahçe'nin futbolcusuydu...












Tff kayıtlarına göre Fenerbahçe ile ilk maçına benimde bir zamanlar formasını giydiğim Anadolu Üsküdar 1908 karşında 2008'in Mart ayında çıktı. Ve o maçta yalnızca 26 dakika süre aldı. Ancak Milli Takımın sağbeki olarak oynamaya devam eden Okan, Anadolu Üsküdar maçından 15 gün kadar sonra birkaç sene içinde Fenerbahçe taraftarının kendilerine dair büyük umutlar besleyeceği Gökay İravul ve Berk Elitez ile beraber Ukrayna maçının ilk 11'inde yer alıyor..Müsabaka 1/1 eşitlikle bitiyor. Gol ? Oynadığı tüm Milli kademelerde olduğu tabii ki Recep Berk Elitez'den...


















2007/2008 sezonu itibari ile Okan Alkan ağırlıklı olarak 90'lı oyuncuların şans bulduğu DSGL liginde kısıtlı sayıda müsabaka deneyimi kazanması rağmen U15 Milli Takımı ile başlayan Milli Takım serüvenini bir üst yaş grubuna, yani U16 Milli Takımına taşımayı başardı. Ancak 2008/2009 sezonda göstermesi gereken daha çok şey vardı. Zira birkaç sezon birlikte oynayıp, kademeleri birlikte atlayacağı bir genç takım kurulmuştu. Okan Alkan, Gökay İravul, Hasan Erbey ve Berk Elitez'in yer aldığı takım sezona 6/1 Düzcespor galibiyeti ile başladı. 6 gün sonra Okan yine Milli Görev için Milli Takım ile beraber sahadaydı. Ancak gerek Milli Takım'ın altyapısındaki belirsiz ortam, gerek onun yeteneği çok kısa sürede onu U17 takımına taşımıştı. ''Milli Takımdaki belirsiz ortamda etkili oldu'' diyorum çünkü Tff kayıtlarından
ulaşabileceğiniz üzere 2008/2009 Avrupa Şampiyonları elemeleri süresince U16 Milli Takımından birçok yetenekli oyuncu üst yaş grubunda şans bulamadı. Ayrıca kadro istikrarı, yani çekirdek Milli Takım
kadrosu oluşmadı. Okan ise böyle bir ortamda şanslı çıkan oyunculardandı. 2/0 kazanılan Malta maçında oyuna 41. dk da dahil oldu. 3 gün sonra oynanan ve 3/3 biten Rusya maçında ise 90 dakika sahadaydı.



































Milli mesainin ardından Dereağzı tesislerine dönen Okan Alkan istikrarlı yükselişine devam ediyordu. Ve Okan adına beklenen an gelmişti. 2008 takvimini çöpe atmamıza 3 gün kala Okan Alkan Gebzespor deplasmanında Fenerbahçe formasını 13. kez giyip sahaya çıkıyor ve resmi müsabakalarda ilk golünü atıyordu. Gebzespor maçı dahil olmak üzere 18 maçlık periyotta Fenerbahçe inişli çıkışlı bir grafik çiziyordu. Ancak Okan Alkan bu süreçte U17 Milli Takımına özel maçlarda katkı vermeye devam ediyordu. 5 maçlık özel turnuvalarda Millilik sayısını arttıran Okan Gökhan Töre ve Engin Bekdemir'in sık sık rotasyon kurbanı olduğu bir ortamda Avrupa Şampiyonaları için sahada olmaya devam ediyordu. 2009 Nisan'ı geldiğinde Milli mesaiden fırsat bulup klup takımıyla iki müsabakaya çıktıktan sonra Avrupa Şampiyonası finallerine gidiyor yedekten oyuna girdiği ilk Almanya maçından sonraki iki müsabakada ( Hollanda ve İngiltere) sahaya yine 11 çıkıyordu. Turnuva Milli Takım için pek parlak geçmese de Okan basamakları hızla tırmanmaya devam ediyordu. 3 senede hayatı tam anlamıyla değişmişti. Artık hayalini kurduğu formaların altında mücadele ediyor daha büyük hedeflere ulaşmaya yaklaşmanın heyecanını yaşıyordu.
























2009/2010 sezonu Okan'ın kariyerinin belki de en önemli sezonudur. Gerek Fenerbahçe gerek Milli Takımda istikrarlı bir şekilde görev alan Okan 09/10 sezonunda A2 takımında forma giyecektir. Ancak bu sezonun başında bu detaydan çok daha önemli bir olay yaşanmıştır. Fenerbahçe Karşıyaka'nın başarılı sağ bek oyuncusu Rıdvan Şimşek'i transfer edip sağ bek rotasyonunu derinleştirmek ve geleceğini garanti altına almayı düşünmektedir. Tam bu noktada Şenol Çorlu alt takımlardan, 91 doğumlu Rıdvan'dan bir yaş küçük bir gencin gümbür gümbür geldiği bilgisini verir. Bir anlamda Okan'a yapabileceği en büyük güzelliği yapıp hem önünü açar hem de dikkatleri üstüne çeker. Nitekim Fenerbahçe'nin Rıdvan transferinden vazgeçmesi sonucunca Beşiktaş genç oyuncuyu kadrosuna katar. Artık sahne Okan'ındır. Hayallerine ulaşmak için yapması gereken tek şey çok çalışıp üst yapının dikkatini çekmeye çalışmaktır. Nitekim Okan sezonun ilk maçında gerekli mesajları vermeye başlamış, kanadını son derece etkili kullandığı müsabakayı bir asistle tamamlamıştır. Milli mesai arasından sonra oynadığı dört müsabakada da artık kendine çok güvenen ve yere sağlam basan bir Okan vardır. Benim kendisi ile tanışıklığımda aşağı yukarı bu zamana rastlar. Ve kendisi tüm bu olumlu referanslar ve performansı neticesinde unutamayacağı bir turnuvaya gider: FİFA U17 Dünya Kupası.Bu süreçte gruptan çıkmayı garantilediğimiz Yeni Zelanda maçı harici tüm maçlarda 11'de forma giydi Okan. 50 dakikasını 10 kişi oynadığımız 2. tur maçında Birleşik Arap Emirlikleri karşısında da 11'deydi. 2/0 kazanılan maç sonrasında Türkiye'nin tarafından finale çıkmak eşleşmelerin diğer tarafına göre daha kolay gözüküyordu. Ancak bir engel vardı. O da etkili oyunu ile dikkatleri üzerine çeken Kolombiya idi. 20. dk da öne geçtiğimiz müsabakanın 90. dk sında yediğimiz gol aslında maçın sonucunun önceden habercisi idi. Okan o gün Milli Takımlar forması altındaki ilk golüne önce uzatmalara sonra da penaltılara giden müsabakalarda imza atmasına karşın Türkiye bu fantastik maçta Kolombiya'ya penaltılar sonucunda elenerek yurda döndü.

Türkiye kupaya hüzünlü bir şekilde veda etmişti. Ancak oynanan oyun ve bu yaş grubundaki oyuncular heyecan vericiydi. Orhan Gülle, Engin Bekdemir, Muhammet Demir ve tabii ki Okan Alkan. Milli oyuncular yurda dönmeden isimleri basında daha sık yer almaya başlamıştı ki içlerinde benim açımdan en çarpıcı olanı '' Gökhan Gönül'ün Mardinli veliahtı '' başlıklı haberdi. Ve nihayetinde önce U18 , sonrasında ise U19 Milli Takımına yükselen ve gerek Milli Takım gerekse A2 takımda etkili performanslarına devam eden Okan A takıma yükseliyor, Antalya kampına katılıyordu. Yanında ise seneler önce Mardin'den kalkıp Milli Takım kampına gittiğinde karşılaştığı ve o günden beri çok samimi bir dostluğu olan Gökay İravul vardı.















A Takım performansı herkes tarafından biliniyor Okan'ın. Ben geçmişinden ve basamakları nasıl tırmandığından bahsetmek; 5 senede hayatının nasıl değiştiğine dikkat çekmek istedim. Okan'ın bu kademelerdeki performanslarını da çok önceden ( A Takıma çıkmadan ) buralara not düştüm, hatta kendi çapımda büyük çaplı isteklerde bulundum. Dönemin hocası Daum pek oralı olmasa da Okan ve diğerleri Aykut Kocaman ile gerçek manada şans bulmaya ve kendilerini göstermeye başladılar. Ancak ben Okan Alkan hikayesine son vermeden önce birkaç ufak detayda eklemek istiyorum. Fenerbahçe altyapısında izlediğim oyuncular arasında yetenek bakımından benim en çok etkilendiğim oyuncuların başında geliyor Okan Alkan. Hızlı, seri, teknik ve hırslı bir sağ bek oyuncusu. Ben kendisini Dani Alves'e benzetiyorum. Yalnız bu benzetmenin teknik yanları olduğu kadar mental yanları da var. Hırsından ve basamakları çok hızlı tırmanmasından sebep mağlubiyetlerde ya da olumsuz durumlarda kontrolünü kaybedebiliyor Okan. Basamakları sindire sindire tırmanmamasına sebep olan tek bir faktör var; o da kuşkusuz yeteneği. Ancak bazen hem yeteneğinden hem de bahsettiğimiz diğer sebeplerden dolayı kontrolden çıkabiliyor Okan. Bu da hem diline hem oyununa çok çabuk şekilde yansıyor. Öncelikli olarak bu yanlışlardan kurtulması gerekiyor.. Son dönemde gereksiz bir mevki polemiğine girip kesik yediğini riqfutbol.com ve çeşitli kanallardan duysak ve yine ek olarak başka sıkıntıları da işitsekte doğru bir rehabilitasyon süreci sonrasında Okan'ı yazın bir yerlere... Oynayamayacağını söylediği sağ ya da sol önde de oynar başka yerde de. Yeter ki hayallerinin kıymetini bilsin...

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Fenerbahçe-Tavşanlı Linyitspor Maçının Ardından

Böylesine güzel bir havada Dereağzı Lefter Küçükandonyadis tesislerinde müsabaka olup gitmemek? Yerden şut üstten aut blogunun tarzı olan hareketler değil tabi. Nitekim ne geç kaldım ne de tribünde yer bulamayıp tellerin arkasından izlemek zorunda kaldım maçı. Zemin, hava, takım; kısaca herşey güzeldi. İki senedir takip ettiğim organizasyondan ilk defa bu kadar tat aldım diyebilirim.

Maç mahalle maçı edasında başladı desek yanlış olmaz sanırım. İlk 15 dakika geçildiğinde skor çoktan '' üst '' olmuştu. Ki çok ta önemli bir detay olduğu söylenemez zaten. Zira bizim bu müsabakaları takip etmemizin sebebi hem sistem hem oyuncu kalitesi açısından muhteşem bir takıma sahip olmamız değil tabiki. Bilakis Fenerbahçe altyapısının en kör topal ilerleyen takımı dahi denebilir. Ancak sahada A takıma çıkan oyuncuların tamamı olunca bunların pek bir önemi kalmıyor tabi. Oyun ve fizik olarak nerelere geldiklerini gözlemlemeye çalışmakla geçiyor zaman.

Öncelikle yarın hikayesinin ikinci parçasını yazacağım Okan ile başlamak gerekiyor sanırım. Beni bu kademede en çok etkileyen oyuncu kendisidir. Seri, süratli, yetenekli. Hatta bir sağ bek oyuncusuna göre fazla yetenekli. Ancak Okan A takım idmanlarına bir seneden beri çıkıp, Alex ile, Gökhan Gönül ile aynı havayı soluyan bir oyuncu. Kazandığı ciddi deneyimin oyununa yansımaması beni hayal kırıklığına uğrattı. Fazla yeteneğinin farkında bu da başına iş açıyor. Her topla iki - üç oyuncu bağlamak istiyor, topa olan sevdasından sebep hatalı kararlar verip ; atakları başlamadan bitirebiliyor. Oysa ki iyi oyuncu kendisi oynadığı kadar yanındakileri de oynatan oyuncudur. Bence bu maçı bir kez daha izlemeli. Ve kendisinin A Takım idmanlarına çıkan, fark yaratması gereken bir oyuncu olduğunu unutmamalı.

Bu bağlamda Gökay bence Okan'ın neleri yanlış yaptığının canlı örneği. Gökay bugün Okan'ın aksine son derece basit, topu paylaşarak oynadı. Ancak çok etkiliydi. Fark yarattı. Dışarıdan izleyen bir izleyici kendisini '' A Takım adayı '' değil, '' A Takım oyuncusu '' olarak rahatça ayrıştırabildi ki altyapıdan üstyapıya çıkan oyuncularda en başta aradıklarımdan biri bir alt kategoride fark yaratmasıdır. Kullanmadığı ayağı ile attığı iki tane ters top ve top kendisine gelirken baskı altında olduğunu bildiği için kontrolünü aynı zamanda rakibi ekarte etmekte kullanması Gökay İravul'da gördüğüm olumlu değişikliklerden. Ve en güzeli, sahada anlamsız yere kendisine tepki gösterilen tepkiye yanıt vermek zorunda kalsa da o verdiği tepki dahi iyi bir futbolcu kadar iyi bir insan da kazandığımız canlı örneğiydi. Ben Fenerbahçe taraftarı bir futbolsever olarak Arda Turan'ı nasıl seviyorsam Gökay İravul'da Arda gibi sevilecek bir oyuncu olacaktır. Hatta Arda Turan'ı sevmeyenler için Ergün Penbe dahi diyebiliriz.

Recep Berk Elitez vücut çalışmaktan çıkan kanatlarının etkisi ile uçacak gibi olsa da futbol anlamında ben üstüne koyduğu herhangi birşeyi tespit edememiştim bugüne kadar. Bugünde tablo değişmedi. Hızlı, aya kafa atacak kadar hava toplarında baskın ancak hala dar alanda birebir kaldığında gösterecek bir numarası yok gibi. Ancak mevcut özellikleride lazım olabilir, tabi üstüne biraz daha sezgi koymak şartıyla.

Hasan Erbey ise benim bugün sahada en çok beğendiğim oyunculardan biriydi. Yalnız, nasıl Aykut Kocaman'a olumsuz gördüğümüz bir konuda eleştiri getiriyorsak Hasan Erbey'i ön liberoda kullanılmasına vesile olmasından dolayı tebrik etmeliyiz. Hasan ayağı yere sağlam basan ve hava toplarında etkili bir stoperdi. Bu sebeple Beşiktaş derbisinde onu ön liberoda gördüğümüzde Aykut Kocaman'ın isteği doğrultusunda bu mevkide oynatıldığını öğrenene kadar bir şaşkınlık yaşamıştık. Aykut Kocaman Hasan'ı epey beğeniyor ve farklı özelliklerde yüklemek istiyor ki Hasan bu rolü oldukça iyi oynadı bugün. Hatta stoper performanslarından daha fazlasını verdi denilebilir.

Fenerbahçe A2 takımında olmasını anlayamadığım oyuncuların başında sol bek Devrimcan geliyordu. Ancak Hasan'ın ön liberoya geçmesinden sebep stoper olan Devrim'i ben çok iyi buldum. Sol bek olmasından dolayı ayağı herhangi bir stopere göre oldukça iyi. Bunun yanında agresif yapısı ile göbekte epey iş yapıyor. Tabi biraz daha izlemek gerekiyor ama eski performansları bugün verdiğinin yanından bile geçemez desek yanlış olmaz.

Gözümüz A Takım oyuncularının üstündeydi ancak sağ bek Ömer Kandemir'in maç boyunca yaptığı bindirmeler dikkat çekiciydi. Keza Beykan attığı golde seri çalımlarla iki üç kişiyi çok dar mesafede bağlayarak yaş handikapına rağmen neden bu takımda olduğunu gösterdi. Henüz 16 yaşında olduğunu göz önünde bulundurarak gelişimine umut bağlamak yanlış bir hareket olmaz sanırım.


Related Posts with Thumbnails