21 Şubat 2012 Salı

Dereağzı'nda Geçen Bir Haftanın Ardından

Önce U 18 maçı ile başladı derbi haftası. Oyun çok fazla keyif vermese de skor yüzleri güldürmeye yetti. Ardından haftasonu benim çok büyük umutlar beslediğim U14 ve U15 takımının müsabakaları vardı Dereağzı'nda. Uzun süren ayrılığın ardından geri dönüşü Galatasaray derbileri ile yapayım istedim bende. Bana göre altyapıların en iyi takımlarından biri olan U16 ile U17 takımları deplasmanda olduklarından onları izleyemedik ama galibiyet haberleri ile haftayı 5'te 5 ile tamamladık.

İlk önce U18 takımı ile başlayalım. Daha önce çokça ifade ettiğimiz gibi Fenerbahçe'nin altyapı dönüşümünün başlangıcı U16 takımı. Dolayısı ile bende buraya oturmuş bir oyun formatı görme arzusundan çok kimi oyuncuları izleme arzusu ile gittim. Günün süprizi Beykan Şimşek'in A2 takımdan indirilip bu kategoride oynatılmasıydı. Yaşı itibari ile U17'de de oynayabilecek bir oyuncu olan Beykan'ın futbol karakterini ve yeteneklerini ilgiyle takip ediyorum. Ama sahada çoğu zaman bu kategoriyi reddeden bir vücut dili vardı. Golünü atıp kalitesini de ortaya koydu ancak ben şahsen daha çok fark yaratmasını beklerdim ki biraz daha konsantre bir Beykan'ın bunu yapacağına da eminim. Nihayetinde eski Beden Öğretmeni hocam olan iyi bir Fenerbahçeli Semih Özü'nün Fenerbahçesi maçı 2-1 galip bitirdi. Ben şahsen değişimin etkilerinin daha net şekilde hissedildiği diğer alt yaş gruplarının Semih hocanın eline geldiğinde hocanın isminden daha sık söz ettireceğini düşünüyorum.

Maçta akılda kalan oyuncular ise Metincan Cici, Oğuz Mataracı ve Mustafa Eren Yeniçeri idi Fenerbahçe adına. İlerleyen zamanlarda daha çok izleyip not düşeriz elbet...

Cumartesi gününün ilk maçı saat 12,00 da idi. Görkem Bitin'li U14 takımı rahat ve dominant bir oyun ile Galatasaray'ın 4-0 önüne geçtiğinde dakika henüz 40'tı. Akabinde bu yaş grubunun en dikkat çeken oyuncularından olan Görkem Bitin ve Yusuf Türk'ün dışarı alınması ile başlayan oyuncu değişiklikleri sebebi ile oyun 4-2 ye gelse de Galatasaray organizasyon itibari ile maçta eşitliği sağlayabileceğini hiç hissettiremedi. Nitekim maç da bu skorla bitti.
Galatasaray'ın kalecisinin ve defans kurgusunun hataları sebebiyle golle sonuçlanan iki korner skorun buraya gelmesinde çok etkili olsa da Fenerbahçe'nin bu yaş grubunun futbolun temel olgularını başarıyla yerine getirdiğinden bahsetmek gerek. Mesela kaymalar, alan savunması, saha parselizasyonu gibi önemli konularda Fenerbahçe U14 takımı rakibinin epey üstündeydi. Yaşları itibari ile fizikleri ve oyun tecrübeleri oturmamasından sebep kimi zaman oyun belirli bölgelerde sıkışsa da ben futbolcu adaylarının iyi niyetini ve futbolun temel doğrularını sahaya yansıtma azimlerini beğendim. Aynı zamanda yapılan yan top organizasyonlarını da...

Saatler 13.45 olduğunda sırada U15 takımı vardı. Bu yaş grubunda çok beğendiğim Boğtan Kızıltan harici çok fazla methini duyduğum Tarık Çalışkan ve Muhammed Samet Karakoç'un olması maça dair beklentilerimi arttırdı. Nitekim ilk 5 dakika dolmadan 10 numara forması ile oynayan Tarık Çalışkan usta işi bir aşırtma vuruşu ile oyunu 1-0'a getirirken Beşiktaş'a 8 farklı mağlubiyeti tattıran ekibin Galatasaraylı rakiplerine nasıl bir tarife hazırladığının haberini veriyordu binevi. 34. dakika geldiğinde Boğtan Kızıltan ters ayağı ile çok şık bir plase yaparak farkı ikiye çıkardı. 79. dakikada ise sahanın en iyisi olan Muhammed Samet Karakoç skoru 6-0a getiren golü atıp perdeyi indirdi.

U15 takımı içinde organize ve bütün bir takım olduğunu söylemememiz yanlış olmayacaktır. Boğtan , Tarık ve Muhammed ' de ışıl ışıl parladılar, beklentilerimin tamamını karşıladılar. Aynı zamanda tabiki Mehmet Eray isimli stoperimizde...

Şimdi ezeli rakibe karşı alınan ezici skorlardan daha önemli bir noktaya temas etmek istiyorum. U16 yaş grubu ve bu takımın alt kategorilerinin bir farklılık gösterdiğini yazının başında belirtmiştim. Bunu biraz açmak gerekirse evvela bu takımların hepsinin üç aşağı beş yukarı benzer bir oyun karakteri ortaya koyduğunu söylemek lazım. Belki kağıt üstündeki dizilişler farklı, belki yaşa bağlı olarak oyuncuların fiziksel kapasiteleri farklı ancak ortak olan birçok nokta var. Örnek vermek gerekirse U16,U15 ve U14 takımının oyunu rakip yarısahada oynama istekleri çok fazla benzerlik gösteriyor. Ve tabiki bunu uygulamaya geçirme konusundaki benzerlikleri de. Top oynamayı seven, oyun genelinde ve son paslarda sabırlı ancak top rakipteyken sabırsız oynuyor altyapı takımlarımız. Saha parselizasyonu, defansların çıktığı yer ve kaymalar da yine hem daha büyük abilerine göre hem de rakiplerine göre daha oturmuş ve organize şekilde gerçekleşiyor. Defans arkasına atılan topların oyun içi zamanlaması, ( Ramazan ve Bertuğ'un Aziz Ceylan'a, Muhammed Samet'in Tarık'a ) , duran toplardaki ezici hakimiyet gibi birçok ortak ve fazla nokta daha gösterilebilir. Ve tabiki aynı mevkilerde oynayan oyuncuların benzer oyun karakterleri de çok önemli benim için. U16'daki Ramazan'dan aldığım keyif, oyuna kattığı ve oyun karakteri ile U15'teki Muhammed arasında çok büyük bir fark yok. Aksine benzeşen çok nokta var. Aynı şekilde sol ve sağbekler arasında da... Oyuncu tarzı anlamında tek fark U16'nın Aziz Ceylan gibi çok donanımlı ve kullanışlı bir forvete sahip olması. Ancak diğer yaş gruplarının ileri uç elemanları da fazlasıyla ümit veriyor...

Sözün özü bana göre Fenerbahçe için yepyeni bir sayfa açacak kadar organize ve ne yaptığını bilen bir altyapı geliyor. Uygun zamanınızda Dereağzı'na bekleriz. Eminim pişman olmayacaksınız.

2 Şubat 2012 Perşembe

Deplasmanda Kayıp:Samsunspor 3 - 1 Fenerbahçe SK

Başlıktan gidelim; ilk yarıda ki Mersin deplasmanından beri 10 tane daha maç yapmışız dış sahada. Bu maçlarda alınan galibiyet sayısı rakamla 2, yazıyla iki. Otuz puanlık ralliden sadece ve sadece on tam puan almışız, tabi ne kadar tam puan denirse.

Öyle çok zor deplasmanlarda değil aslında Samsun,Ordu,Gençler,Antalya ve köprünün öteki yakasında ki Belediye.  Kendi evinde oyunu dominant oynamaya çalışan takım hüviyetinden sadece boğaz köprüsünü geçince bu kadar uzaklaşmak inanılır gibi değil.

Gelelim fotoğrafa; geçen sene kanat beklerinin takıma katkısı Santos 5 gol 2 asist, Gökhan 3 gol 8 asist. Bu gol ve asist katkısı aslında çok şey ifade etmiyor tek başına. Bu sene Reto şu ana kadar 4 asist ile oynuyor ancak takıma hücum olarak katkısı sadece bu asistler ile sınırlı. Arkadaşlarının ileride oynamasına bu asistler dışında katkı veremiyor. Özellikle ikinci devre performansı gittikçe düşmeye başladı, ne ileriye çıkıp hücum gücünü  artırıyor nede savunmada sertlik ve denge kazandırabiliyor.
Gökhan ve Retodan  geçen sene ki seviyede destek alamayan forvet hattında nereye koşacağını çok iyi bilmeyen Henri, yürümekte zorlanan genç Semih olunca takımın kazanması daha da zorlaşıyor. Moussa Sow'un transferi aslında en çok bu anlamda eksikleri giderecek. Beklerin formu çok üst seviyede olmasa da daha çok gezen yanında adam taşıyan ileri uç kanat adamlarına şut ve boş alan sağlayarak deplasmanlarda kazanma alışkanlığını tekrar edinmemizi sağlayacak. Sezer bu dönemde çok ihtiyacımız olan merkez orta saha oyuncusu olacaktı Aykut hocanın planında ama bir türlü sakatlıktan kurtulamaması da cenabet senenin bize yüklediği yüklerden.
Tabi şu sarı adamı da unutmamak lazım, takımın ihtiyacı olan süpriz golü geçen sene 8 defa attı. Bu sene aynı role kimseyi sokamadık savunmayı önümüzde ki sene planlarken dikkate alsak iyi olur.

Dipnot: Gekasın gollerini süper ligde atması güzel de keşke bizi pas geçseydi :)
Related Posts with Thumbnails